Gelir vergisi kesintisine tabi alacaklar 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 61. maddesinde düzenlenmiş olup, takip konusu hiç bir alacağın gelir vergisinden istisna tutulan alacaklardan olmadığı-
Temyiz itirazları reddedilen şikayet sebepleri dışındaki diğer tüm şikayet sebeplerinin tek tek incelenmek suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Takip konusu ilam hükmünün, taraflar yönünden karşılıklı edimleri içerdiği, hisse senetleri teslim borçlusu aleyhine takip yapılması para borçlusunun borcunun faizinin başlangıç tarihini tesbitte önem arzettiğinden yasaya aykırılığın bulunmadığı, kendi edimini yerine getiren tarafın karşı taraftan edimini yerine getirmesini isteyebileceği-
Hükmün, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kapsaması gerekeceği-
Kal'e ilişkin davalar sonunda verilen kararların kesinleşmeden icrası ve daha sonra hükmün bozulması halinde, telafisi imkansız zararların meydana geleceği nazara alınarak, bu konuda verilen kararların kesinleşmeden icra edilemeyeceğinin kabul edilmesinin gerekeceği-
25.02.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanun'un 20/5-c maddesinde "Bu Kanun hükümlerinden yararlanmak üzere başvuruda bulunan ve açtıkları davalardan vazgeçen borçluların bu ihtilaflarıyla ilgili olarak bu Kanun'un yayımlandığı tarihten sonra tebliğ edilen kararlar uyarınca işlem yapılmaz ve bu kararlar ile idare aleyhine hükmedilmiş yargılama gideri ve vekalet ücreti bulunması halinde bunlar talep edilemez" hükmü olup, takip dayanağı ilamın tebliğ tarihinin anılan Yasa'nın yayım tarihi olan 25.02.2011 tarihinden önce olduğu, alacaklı idare lehine ilamda hükmedilmiş yargılama gideri ve vekalet ücretinin tahsiline engel teşkil etmediği-
3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'un, 3678 sayılı Yasa ile değişik 4/a maddesinde; Sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde, Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının uygulanması gerekeceği-
Şikayetçilerin bankaya borcun belirtilen miktar kadar olmadığı itirazlarının İcra Mahkemesi'nce değerlendirilip karara bağlanması gerekeceği-
İlamda alacağın faizi belirlenirken “04.08.2010 tarihinden Merkez Bankası'nın bir yıllık döviz mevduat hesabına uyguladığı en yüksek faiz oranı” şeklinde hüküm kurulması karşısında, hükmedilen faiz oranının ne şekilde uygulanacağı ve faiz başlangıç tarihi müphem olup, bu hususlarda tereddüt oluştuğu; Merkez Bankası sitesinden alınan faiz tablosunun, fiilen uygulanan değil uygulanması muhtemel olan en yüksek mevduat faiz oranlarını göstermekte olduğundan buna göre hesap yapılamayacağı-
Vekile tebliğ zorunluluğunun bulunmasının asile tebligat yapılması lüzumunu ortadan kaldırmayacağı, cezaların şahsiliği kuralı gereğince, icra suçları yönünden borçlu asilin cezai yönden sorumlu tutulabilmesi için icra emrinin borçlu asile de tebliğinin zorunlu olduğu, bu şikayetin ilama aykırılık şikayeti niteliğinde olup, süresiz incelenebileceği-