İhale tutanaklarında, “üç taşınmazın da satış şartnamesinde gösterildiği şekilde, belirlenen saatler arasında yapıldığı”nın belirtilmesine rağmen, bu tutanakların aksine, sadece bir tanığın ifadesine itibar edilerek “satışın ilan edilen saatlerde yapılmadığı” kabul edilerek, bu nedenle ihalenin feshine karar verilemeyeceği-
Borçlunun icra dosyasındaki ödeme taahhüdü altında, icra müdürü veya yardımcısı kâtibin imzası bulunmadığından, bu taahhüdün yer aldığı belgenin “icra tutanağı” niteliğinde kabul edilemeyeceği; ödeme taahhüdünün altındaki tarihin de “borçlunun haciz işlemini öğrendiği tarih” olarak kabul edilemeyeceği-
Bir taşınır malı elinde bulunduranın onun maliki sayılacağı (İİK. mad. 97/a), haciz işleminin borçluya ödeme (icra) emrinin tebliğ edildiği adreste yapılmış olması halinde «mülkiyet karinesi»nin borçlu (ve dolayısıyla alacaklı) yararına sayılacağı, davacı-üçüncü kişinin bu yasal karinenin aksini ancak «yemin» ve «tanık» dahil her türlü kesin ve inandırıcı delillerle kanıtlayabileceği–
İcra müdürünün (yardımcısının) -ve "alacaklı" ile "borçlu"nun- imzasını içermeyen tutanakta yer alan ödeme taahhüdünün geçerli olmadığı (bu taahhüdün yerine getirilmemesinin suç teşkil etmeyeceği)–
İcra tutanağının aksini ispat etmenin kural olarak özel bir şekle bağlı olmadığı, ancak icra tutanağının bir hukuki işlemi belgelendiriyor olması halinde -örneğin; üçüncü kişi, icra tutanağında kefil olduğunu ikrar ederek tutanağı imzalamışsa veya borçlu icra tutanağında borçlu olduğunu ikrar etmiş ve tutanağı imzalamışsa- icra tutanağının aksinin yazılı delille ispat edilebileceği, buna karşın maddi bir olaya dayanan iddianın -örneğin, «fazla artırım talebinin ihale tutanağına geçirilmediği» iddiasının- tanıkla ispat edilebileceği–