İhtiyati haciz sırasındaki borcu kabul beyanlarının müzayaka (manevi baskı) altında yapıldığı farz edildiğinden bu tür beyanların geçerli olmayıp borçluyu bağlamayacağı-
İhtiyati haciz kararının infazı sırasında borcun kabulünün, hukuki nitelik olarak “harici ikrar” sayıldığından, başka emare ve delillerle teyit edilmedikçe bağlayıcı olmayacağı; borçlunun bu ikrarının kendisine ödeme emri tebliğ edildikten sonra “imza itirazı”nda bulunmasına engel teşkil etmeyeceği-
İcra zabıtlarının incelenmesinde borçlunun birinci artırma sırasında hazır bulunduğu anlaşıldığından kendisine satış ilanının bu tarihte tebliğ edildiğinin kabulü gerekeceği,bu nedenle borçlu satışın yapıldığı on gün sonraki ikinci artırma gününden önce haberdar olmuş sayılacağından borçlunun bu durumda yapılan ihalenin feshini isteyemeyeceği sonucuna varılması gerekeceği-
Tahliyenin infazı sırasında hazır bulunan üçüncü kişinin “taşınmazı borçludan kiraladığına ve işyerini ortak olarak çalıştırdıklarına” dair beyanının –bu tutanağın aksi kendisi tarafından ispatlanmadığı için– kendisini bağlayacağı-
Tutanak hakkındaki iddianın maddi bir olaya dayanıyor olması halinde, aksinin tanıkla ispat edilebileceği, buna karşın “icra kefaletini kabul beyanı” hukuki ilişkiyi ifade ettiğinden, yani maddi olay olmadığından, bunun aksinin tanıkla ispat edilemeyeceği-
İcra müdürlüklerinin verdikleri kararlardan kendiliklerinden dönerek yeni bir karar vermelerinin kural olarak mümkün olmadığı; “adli işlem” niteliğindeki icra müdürlüğünün işlem ve kararlarına karşı ilgililerin şikâyet yoluna başvurmaları gerekeceği-
"Bir hukuki işlemi -örneğin, borç ikrarını, senetteki imzanın kabulünü- ilgilendirmeyen" tutanakların aksi sabit oluncaya kadar geçerli olduğu, buna karşın, "bir hukuki işlemi ilgilendiren" tutanakların aksinin ise ancak yazılı delil ile isbat edilebileceği–
Satışa konu taşınmazın «ayrık üç kat konut alanı olduğu»nun satış ilanı ve şartnamede belirtilmemiş olmasının, ihaleye katılımı etkileyeceğinden ihalenin feshi nedeni olacağı—
İcra tutanaklarının aksi sabit oluncaya kadar geçerli olduğu, bu tutanakların aksini ispat edebilmenin kural olarak özel bir şekle bağlı olmadığı, ancak icra tutanağının bir hukuki işlemi belgelendiriyor olması halinde, o zaman tutanağın aksinin ancak yazılı delil ile ispat edilebileceği-