Soyut tanık anlatımlarına dayalı olarak tellalın satışın başladığını bağırarak duyurmadığı iddiasına itibar edilemeyeceği- Şikayet niteliğindeki ihalenin feshine müdahalede bulunulmasının mümkün olmadığı-
Haciz tutanağının İİK.’nun 8. maddesi anlamında bir “icra tutanağı” olması nedeniyle, bunun sahteliğinin dar yetkili icra mahkemesinde incelenemeyeceği-
Birinci ve ikinci ihalenin ilan edilen satış tarihlerinde yapılmadığının ve ihale tutanaklarının da satış kararına uygun düzenlenmediğinin anlaşılmasının ihalenin feshini gerektireceği-
Artırmanın yapılışı ve sonuçlanması hakkında icra müdürlüğünce bir tutanak düzenlenmesi, satışta satışı gerçekleştirecek icra müdürü veya yardımcısı ya da katibi ile birlikte tellalın da hazır bulunarak ihale tutanağını imzalamalarının zorunlu olduğu, ihaleye ilişkin tutanaktaki bu eksikliğin ihalenin feshi sebebi olacağı-
“Kanun yararına temyiz yolu”na başvurma yetkisinin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına ait olduğu, bu yetkinin kullanılabilmesi için Adalet Bakanlığı’nın bunu “gerekli görmesi”nin icab ettiği-
İtiraz ve cevap dilekçelerindeki icra müdürlüğü zabıt katibi tarafından imzalanmak suretiyle yapılan havalelerin geçerli olduğu; cevabi yazılarında da dilekçeler üzerindeki tarih kaşelerinin icra müdürlüğüne ait olduğunun tespit edildiği bildirildiğinden üzerilerinde yazılı tarihlere itibar edilmesi gerektiği-
İhtiyati haciz sırasında verilen icra kefaletinin geçerli olduğu, asıl borçlu hakkında yapılmış olan takip iptal edilmediği sürece, kefaletin geçerliliğinin devam edeceği, ancak usulüne uygun icra kefaleti olsa dahi, hakkında takip yapılan borçlu yönünden takip kesinleşmedikçe icra kefiline “icra emri” çıkarılamayacağı gibi, borç miktarının kesinleşmemesi halinde, takibin devamının da mümkün olmadığı-
Borçlunun ihtiyati haciz tutanağında yer alan borca kabul beyanı (ikrarı) müzayaka adı altın alınmış farzedileceğinden geçerli olmamasına rağmen, icra takibinin kesinleşmesinden sonra yapılan kesin haciz sırasında, haciz tutanağında yer alan borcu kabul beyanlarının kendisine bağlayacağı (Bu nedenle borçlunun açtığı menfi tesbit davasının reddine ya da alacaklının açtığı itirazın iptali davasının kabulüne karar verilmesi gerekeceği)-
İhtiyati haciz tutanağındaki borçlu şirket temsilcisinin borcu kabul beyanının müzayaka altında gerçekleştiği varsayılarak borçluyu bağlamayacağı-
İhtiyati haciz sırasındaki borcu kabul beyanlarının müzayaka (manevi baskı) altında yapıldığı farz edildiğinden bu tür beyanların geçerli olmayıp borçluyu bağlamayacağı-