İİK'nun 89. maddesi uyarınca menfi tespit istemine ilişkin davada, mahkemece davacı şirket ile dava dışı borçlu şirketin ticari defter ve kayıtları getirtilerek ve gerekirse konusunda uzman bilirkişi heyeti marifeti ile inceleme yaptırılarak sonucu gidilmesi ve dava konusu iddiaların araştırılması gerektiği-
Her ne kadar iflasın ertelenmesi davası ve bu dava kapsamında verilen ihtiyati tedbir kararı takip borçlusu olan şirket hakkında olmayıp, kendisine 89/1 haciz ihbarnamesi gönderilen şikayetçi 3. kişi şirket hakkında ise de; şikayetçi şirket hakkında verilen ihtiyati tedbir kararının amacı, niteliği ve bu dava sonunda verilecek kararın etkileri nazara alındığında, adı geçen şirket yönünden de borçlu konumunda olmasa dahi haciz ihbarnamesi gönderilemeyeceğinin kabulü gerekeceği, yine her ne kadar ilk derece mahkemesince şikayet kabul edilmiş ise de kararın gerekçesinde hataya düşülerek, şikayetçi şirketin borçlularına haciz ihbarnamesi gönderilemeyeceğine dair tedbir hükmü ve henüz verilmediği halde iflas erteleme kararı verilmiş gibi gerekçe oluşturulduğu, bu durumda Bölge Adliye Mahkemesi'nce, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde hata edildiği tespit edildiğinden, HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince, yukarıda izah edildiği üzere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesi düzeltilerek 3. kişi şirketin şikayetinin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Takip dayanağı ilamının, bozulması üzerine İİK. mad. 40/1 uyarınca takibin olduğu yerde durması gerektiği, takip dosyasına, dayanak ilamın bozulmasından sonra mahkemece yargılama yapılarak verilen, kesinleşmiş bir karar sunulmadığı da görülmüş olup icra müdürlüğünün haciz ihbarnamesi gönderilmesi yönündeki işleminin usul ve yasaya aykırı olduğu-
İcra müdürlüğünün şikayete konu işleminin dayanağı gönderilmiş olan haciz müzekkeresi olup, 3. kişi durumundaki bankanın bu haciz yazısına karşı mevduat üzerinde rehin, takas ve mahsup hakkının olduğunu ileri sürmesi istihkak iddiası niteliğinde olduğundan, icra müdürünün İİK mad. 99 gereğince işlem yapması gerekmekte olup, paranın bankadan istenmesinin yasaya aykırı olduğu, icra mahkemesinin, icra müdürlüğünün işlemine ilişkin yapılan şikayetin kabulü gerektiği-
İİK'nun 89. maddesi uyarınca menfi tespit istemine ilişkin davanın üçüncü haciz ihbarnamesine karşı 15 gün içinde açılması gerektiği-
Şikayetçi üçüncü kişi adına çıkarılan haciz ihbarnameleri tebliğlerinin "7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21. maddesinin 2. fıkrası muhatabın mernis adresi olup evrak mahalle muhtarlığına tebliğ edildi. 2 nolu örnek yazılarak adresin dış kapısına yapıştırıldı” şerhi ile tebliğ edildiği, tebliğ zarflarında "mernis adresi" olması dışında, usulünce düşülmüş bir şerh bulunmadığı, bu nedenle de tebliğ memurunca, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre yapılan tebliğ işlemlerinin usulüne uygun olmadığı anlaşıldığından, mahkemece, tebligatların usulsüzlüğü kabul edildiğine göre, TK'nun 32. maddesi uyarınca öğrenme tarihinin tespitiyle, 89/1 haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinin bu tarihe göre düzeltilmesine, usulüne uygun olarak 89/1 haciz ihbarnamesi çıkarılmadan 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnameleri çıkarılamayacağından veya çıkarılmış olsa bile hükümsüz sayılacaklarından 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnamelerinin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
İİk mad. 89 göre tazminata hükmedilmesi için, haciz ihbarnamesinin üçüncü kişiye tebliğ tarihi itibariyle borçlunun üçüncü kişi nezdinde kesinleşmiş, muaccel bir alacağının varlığı zorunlu olduğundan, somut olayda haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi itibariyle, davalı üçüncü kişinin, takip borçlusuna borcunun bulunup bulunmadığının tespiti açısından, davalı üçüncü kişi ve takip borçlusunun ticari defterleri üzerinde birlikte inceleme yaptırılarak, Yargıtay denetimine imkan verecek şekilde bilirkişi raporu alınması ve buna göre kara verilmesi gerektiği-
İcra dosyasında takip alacaklısının beyan ettiği bir kısım bankalara İİK.’nun 89/1. md. gereğince haciz ihbarnamesi gönderildiği, bunun dışında borçlunun taşınır taşınmaz malları ve 3. kişilerdeki hak ve alacaklarının yeterince araştırma yapılmadığı bu nedenle bu aşamada icra müdürlüğünün talebi reddetmesinde yasaya aykırılık bulunmadığı sonuç itibariyle ilk derece mahkemesi kararı doğru olmakla istinaf talebinin reddi gerektiği-
Alacaklı tarafından, hem ceza hem tazminat talep edilmiş ise davada ceza hakimi sıfatı ile bakılması icra ceza mahkemesi olarak bağımsız mahkemenin bulunduğu anlamına gelmeyip, mahkeme, tazminat hakkındaki davayı genel hükümlere göre inceleyip sonuçlandırmakla görevli olduğu, hem ceza hem de tazminat istemi ile açılan davanın ''icra ceza mahkemesi'' sıfatı ile açılması gerekmeyeceği, dava icra hukuk mahkemesine hitaben açılmış olsa bile, icra mahkemesi bu davayı ceza davalarına mahsus olan esas defterine kaydedip, ceza hakimi sıfatı karara bağlayacağı, ayrıca kararında ceza mahkemesi sıfatı ile davaya bakıldığını belirtmesi gerektiği, alacaklının üçüncü kişi aleyhinde hem tazminat hem de cezalandırma istemi ile Konya İcra Mahkemesi'ne hitaben dava açtığı, davanın ceza davalarına özgü esas defterine kaydı yerine hukuk işlerine özgü esas defterine kaydedilerek görülmeye başlandığı anlaşıldığından, mahkemece, davanın, tazminat istemi yanında cezalandırma istemini de içermesi nedeniyle kendiliğinden, hukuk davalarına özgü esas defter kaydının kararla kapatılıp, ceza davaları için tutulan esas defterine kaydının yapılarak, ceza mahkemesi sıfatı ile işin esasının yöntemince incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Şikayetçinin itiraz dilekçesi ile birinci haciz ihbarnamesinden haberdar olduğu anlaşıldığına göre, bu tarihe göre icra mahkemesine yaptığı başvuru, yasal yedi günlük süre geçirildikten sonra olduğundan, mahkemece, istemin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği-