Para alacağı üzerine İİK. mad. 89 uyarınca konulan haciz tarihinden itibaren altı aylık sürede alacaklı tarafından paranın istenmemesi halinde para üzerindeki haczin kalkacağı- Para üzerindeki haczin kalkması halinde, dava tarihinde geçerli bir haciz bulunmadığından istihkak davasının da ön koşul yokluğundan usulden reddine karar verilmesinin gerektiği-
İİK'nın 89. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkin davanın genel mahkemede değil "icra mahkemesinde" görülmesi gerektiği-
Haciz ihbarnamesine vekil aracılığı ile itiraz edildiği ve vekilin fiilinden dolayı asilin cezalandırılmayacağı gerekçesi ile sanığın beraatına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilemeyeceği- İİK’nın 338. maddesi uyarınca cezalandırma isteği ile birlikte aynı kanunun 89/4 maddesi uyarınca da tazminat talep edildiği, itirazın vekil tarafından yapılması durumunda dahi tazminat şartlarının doğmasına engel bir durum bulunmadığından, aynı kanunun 89/4 maddesindeki “îcra mahkemesi, tazminat hakkındaki davayı genel hükümlere göre halleder.” hükmü ile Harçlar Kanunu’nun 32. maddesinde yer alan “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz.” hükmü uyarınca tazminata ilişkin dava ile ilgili olarak, yargılamanın yapılabilmesi için harcın yatırılması gerektiği cihetle, şikayetçi vekiline eksik dava harcı yatırması hususunda süre verilerek sonucuna göre hukuki durumun takdiri gerekeceği
İcra müdürlüğünce alacaklının "emekli ikramiyesinin haczine" ilişkin talebinin kabulüne karar verildikten sonra, alacaklının, "borçlunun emekli ikramiyesinin haczine yönelik bir talebinin bulunmadığı" belirtilerek "yeni" bir kararın verilmesinin, "icra müdürlüğünün kendi kararından kendiliğinden dönemeyeceği" ilkesine aykırı olacağı- İcra müdürlüğü, kendi kararından vazgeçemez ise de, şikayete konu işlemin icra mahkemesince denetlenerek usulüne uygun olup olmadığının belirlenmesi gerektiği ilkesi de nazara alınarak, alacaklının icra müdürlüğüne yaptığı talep yazısı ile müdürlüğün bu talebe ilişkin kabul kararı ve aynı tarihli e-haciz işlemi birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, alacaklının söz konusu talebi göz ardı edilerek, sadece önceki tarihli haciz istemi esas alınmak suretiyle, eksik inceleme ile sonuca gidilmesinin hatalı olduğu-
Konkordato geçici mühleti ile tedbir kararı veren ticaret mahkemesinin imtiyazlı alacaklar yönünden verdiği ihtiyati tedbir kararının sadece muhafaza tedbirleri ile satışın önlenmesine yönelik olup, bu alacağa (işçilik alacağına) dayalı olarak takip başlatılabileceği gibi haciz işlemi yapılmasına da engel bir durum bulunmadığı- Sınırlı yetkili icra mahkemesince ihtiyati tedbir kararının yorum yoluyla genişletilerek tedbir kararı içeriğinde yer almayan haciz işleminin yapılmamasına yönelik bir sonuç çıkarılmasının mümkün olmadığı, icra mahkemesinin genel mahkemeden verilen tedbir kararını sadece tedbir kararında yer alan haliyle değerlendirmek zorunda olduğu, tarafların tedbirin genişletilmesi ya da değiştirilmesi konusunda talepleri varsa bu taleplerini kararı veren mahkemeye iletmeleri gerektiği-
Adi ortaklığın borcu nedeniyle ortaklar müteselsilen sorumlu olduklarına ve ortaklığın mal varlığı elbirliğiyle idare edildiğine göre, birlikte sorumluluk gereği adi ortaklığın borcu nedeniyle adi ortaklığa ait mal veya alacağa haciz konulabileceği ve alacaklı tarafından ortaklığın mal varlığından tahsilat yapılabileceği-
Postadaki gecikme nedeniyle uğranılan zararın tazminine ilişkin davanın -PTT'nin özel hukuk kurallarına göre yönetilmesi nedeniyle- adli yargıda görülmesi gerektiği-
Vekilin beyanından asil sorumlu tutulamayacağından, haciz ihbarnamesine vekil aracılığı itiraz edilmesi halinde "gerçeğe aykırı beyanda bulunmak” suçunun unsurlarının oluşmaması nedeniyle sanığın beraatine kararı verilmesi gerektiği- Tazminata ilişkin dava ile ilgili olarak yargılamanın yapılabilmesi için harcının yatırılması gerektiği, şikayetçi tarafa eksik dava harcını yatırması hususunda süre verilip, harcın ödenmesinden sonra birinci haciz ihbarnamesinin tebliği tarihi itibariyle üçüncü şahısın asıl borçluya kesinleşmiş ve muaccel bir borcu bulunup bulunmadığı hususunda her iki tarafa ait ticari defter ve belgeler ile aralarındaki sözleşme hükümleri gözönüne alınarak bilirkişi raporu düzenlettirip sonucuna göre hukuki durumun takdiri gerektiği-
"Şikayet hakkının düşürülmesine" karar verilmesi, tazminat şartlarının doğmasına engel olmadığından, haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi itibariyle üçüncü şahıs sanığın, takip borçlusuna kesinleşmiş ve muaccel borcu bulunup bulunmadığı konusunda, borçlu ve üçüncü şahsın defter ve belgeleri incelenerek karar verilmesi gerektiği-
İİK'nun 89. maddesi uyarınca açılan menfi tespit davasında, davalı tarafın takip alacaklısı olduğu; ancak takip alacaklısı yanında takip borçlusunun da taraf olarak gösterilebileceği-