İİK’nun 72. maddesinde düzenlenen menfi tespit davasının, takip borçlusunun takip alacaklısına karşı açacağı bir dava olduğu, kendisine İİK. mad. 89 uyarınca haciz ihbarnameleri gönderilen ve 89. madde uyarınca dava açmayan üçüncü kişinin davacı, takip borçlusu olmadığından, 72. madde hükmünün uygulanmasının mümkün olmadığı, takip kapsamında davacı tarafça yapılmış herhangi bir ödeme bulunmadığından, davaya istirdat davası olarak da devam edilemeyeceği-
Takip dosyasında şirkete ödeme emri tebligatı çıkartılmamış olup, tebligat yapılmadan ve takip kesinleştirilmeden alacaklının haciz talebinin kabulü ile borçlunun hak edişlerinin haczi için haciz ihbarnamesi çıkartılmasının usulsüz olduğu, şirketi, asıl borçlunun tebligatları almaya yetkili temsilcisi olsaydı da, süresinde borca itiraz etmiş olduğundan takip duracağı, bu durumda da borçlu aleyhine haciz uygulanması usulsüz olacağı-
Birinci haciz ihbarnamesine üçüncü kişi tarafından itiraz edilmiş olması halinde, alacaklının İİK. mad. 89/4 gereğince tazminat davası açması mümkün olduğu ve bu nedenle borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunmasına engel bir durum olmadığı-
Ödemenin ilk haciz ihbarnamesi’nin gönderildiği takip dosyasına yapılması gerektiğinden, üçüncü kişinin haciz ihbarnamesinin tebliğinden sonra başka bir icra dosyasından gönderilen haciz ihbarnamesine istinaden ödeme yapmış olmasının, kendisini borçtan kurtarmayacağı, bu nedenle davacı-üçüncü kişinin yapmış olduğu kötü ödeme (yanlış ödeme) nedeniyle menfi tespit davasının reddi gerektiği-
Üçüncü kişinin gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunu, davacı takip alacaklısının her türlü delille ispat edilebileceği, icra mahkemesince, genel hükümlere göre yargılama yapılarak sonuca gidilmesi gerektiği- Dava, genel hükümlere göre karara bağlanacağından dava değeri üzerinden nispi harç yatırılması gerektiği- Mahkemece, öncelikle davacıya başvurma harcı ile dava değeri üzerinden peşin karar ve ilam harcının tamamlattırılması ve anılan eksiklikler giderildikten sonra genel hükümlere göre yargılama yapılması gerektiği-
Haciz ihbarnamesinin muhatabı olan adi ortaklığın ayrı bir tüzel kişiliği olmadığı ve taraf ehliyetinin bulunmadığı- Ehliyetsizliğe ilişkin bu durumun kamu düzeni ile ilgili olduğu ve re’sen dikkate alınması gerektiği ve bu hususun adi ortaklığı oluşturan ortaklardan herbiri şikayet konusu yapabileceği- İİK'nin 89. maddesine göre çıkartılan haciz ihbarnamesinin yok hükmünde olduğu-
Üçüncü kişi nezdinde doğacak (beklenen) alacakların İİK. mad. 89 uyarınca haciz ihbarnamesi gönderilerek haczedilebileceği- Şikayetçi ve şikayet olunanlar haciz tezkeresi ile borçlunun emekli ikramiyesine haciz yazısı gönderdiklerinden, İİK. mad. 88 uyarınca, haciz müzekkeresi tarihinde henüz haczi mümkün bir para bulunmaması halinde bu tarihte haciz konulduğundan söz edilemeyeceği- Mahkemece emekli ikramiyesinin tahakkuk tarihi ve haciz müzekkerelerinin SGK'na tebliğ tarihleri nazara alınarak haciz müzekkerelerinin haczedilen para karşısındaki durumlarının değerlendirilmesi gerektiği-
İflasın ertelenmesi davası ve bu dava kapsamında verilen ihtiyati tedbir kararı takip borçluları hakkında olmayıp, kendisine 89/1 haciz ihbarnamesi gönderilen şikayetçi 3. kişi şirket hakkında ise de; şikayetçi şirket hakkında verilen ihtiyati tedbir kararının amacı, niteliği ve bu dava sonunda verilecek kararın etkileri nazara alındığında, adı geçen şirket yönünden de borçlu konumunda olmasa da haciz ihbarnamesi gönderilemeyeceğinin kabulü gerektiği-
Öncelikle, sanıkların üçüncü şahıs şirketi temsile yetkili olup olmadıkları hususu ticaret sicilinden sorulup; İİK mad. 89/1'e göre üçüncü şahsa gönderilen haciz ihbarnamesi ile maaş haczi yapılmasının bu hususa ilişkin aynı kanunun 355 ve 356. maddelerinde özel düzenleme bulunması nedeniyle mümkün olmamasına rağmen İşK mad. 2 gereğince asıl işveren olan üçüncü kişi şirkete haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği tarih itibarıyle İş Kanunu, iş sözleşmesi ya da alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülükler nedeniyle takip borçlusunun üçüncü şahıs şirketten kesinleşmiş ve muaccel bir borcu bulunup bulunmadığı tespit edilerek sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının tayini gerektiği-