Sözleşenlerin eğer gelişmeleri baştan kestirebilselerdi, sözleşmeyi bambaşka koşullarla kurmuş olacakları söylenebiliyorsa, ayrıca, beklenmeyen gelişme yüzünden sözleşmeye baştan kararlaştırılmış koşullarla olduğu gibi katlanmak taraflardan biri için özveri sınırının aşılması anlamına geliyorsa, nihayet, yasal ve sözleşmesel risk dağılımı çerçevesinde taraflardan sözleşmeye baştan kararlaştırılmış koşullarla bağlı kalmaları beklenemiyorsa, sözleşmeye hakimin müdahalesinin gündeme geleceği- Boşanma sürecinde davalının ev hanımı olduğu; davacının ise emekli olduğu ve sonradan deri ticareti yaptığı ancak iflas ettiği, yeniden evlendiği ve bu evliliğinden 1 çocuğu olduğu dikkate alınarak anlaşmalı boşanmayla kabul edilen nafakaların hakkaniyete uygun bir miktarda azaltılması gerekeceği-
Yoksulluk nafakası bağlanmasına rağmen yoksulluktan kurtulan eş için gelecekteki durumlar düşünülerek, ilerde tekrar yoksulluğa düşebilir düşüncesi ile nafaka miktarının kaldırılması yerine, indirilmesi yoluna gidilemeyeceği-
Davalının çalışmadığı sürece nafaka ödenmesi kararlaştırılmış ise de, davacının evlenmesi ve çocuğunun olması nedeniyle giderlerinin arttığı, kira ödediği, davalının ise SGK. dan maaş aldığı, oturduğu evi ile kira getiren taşınmazının bulunduğu, tarafların sözleşme tarihindeki ekonomik ve sosyal durumunun değiştiği, nafaka miktarının yüksek olduğu da gözetilerek, durumun nafakanın kaldırılması ya da azaltılması yönünden değerlendirilmesi gerekeceği-
Karşılıklı Boşanma-Tedbir Nafakası
Taraflar arasında görülen nafaka davasında, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine ve özellikle eğitim giderleri davalı tarafından karşılanmakta olan müşterek çocuğun tedavisi halen devam eden rahatsızlığı ve eğitim dışındaki diğer ihtiyaçları gözönüne alındığında; mahkemece, müşterek çocuk için takdir edilen nafaka miktarı az olup hakkaniyet ilkesine uygun olmadığı-
Evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşayan kadının boşandığı eşinden aldığı yoksulluk nafakasının kaldırılacağı-
Boşanma kararının kesinleştiği tarihte hükmolunan tedbir nafakası sona ereceğinden bu tarih itibariyle hükmolunan iştirak nafakasının muaccel hale geleceği-
Mahkemece; kadının taşınmazlarından elde ettiği gelirle, davalıdan aldığı nafaka miktarı toplamının, onu, yoksulluktan kurtaracak düzeyde bulunmadığı gözetilmek suretiyle yoksulluk nafakasının bir miktar artırımına karar verilmesi gerekeceği-
Talep olmadan yoksulluk nafakasına hükmedilemeyeceği- Dava dilekçesinde olmasa da davanın her safhasında yoksulluk nafakası istenebileceği-
Davacının tazminatlar için faiz talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu- Aylık irat biçiminde ödeme halinde süresiz takdir edilebilecek olan yoksulluk nafakasının, toptan ödeme halinde nafaka tutarının “iki yıllık süre” nazara alınarak belirlenmesinin yasaya uygun olmadığı-