• “1998 ve 1999 Tasarısı”ndaki Gerekçe

     “Madde 176- Yürürlükteki Kanunun 145 inci maddesini karşılamaktadır.

    Maddenin birinci ve ikinci fıkrası yürürlükteki maddeden aynen alınmıştır.

    Yürürlükteki maddenin ikinci ve üçüncü fıkrası birleştirilmek suretiyle üçüncü fıkra olarak kaleme alınmış; iradın arttırılması veya azaltılmasını gerektiren hâller maddede dördüncü fıkra hâlinde; hükme bağlanmıştır.

    Maddenin beşinci fıkrasıyla istem hâlinde, hâkime, maddi tazminat ya da nafakanın gelecek yıllarda ne miktarda ödeneceğine ilişkin ekonomik ve mali açıdan güçsüz olan nafaka alacaklılarının her yıl masraf ve emek sarfı suretiyle arttırım davaları açmaları önlenmek ve bu nedenle mağduriyetlerine son verilmek istenmiştir."



  • 3444 Sayılı Kanuna Ait Hükümet Tasarısı Gerek-çesi

     ‘Madde 7- Bu madde ile Türk Kanunu Medenîsinin 145 inci maddesi değiştirilmektedir. Boşanan eşe ödenecek irat hük-mü çeşitli ödemelerin özelliği gözönünde tutularak daha önce tek fıkra şeklinde olan madde dört fıkra olarak yeniden düzenlenmiştir.

    Manevî tazminatın irat şeklinde hükmedilmesi isabetli görülmediğinden bunun mümkün olamayacağı ikinci fıkrada belirtilmiştir.

    Diğer taraftan, maddî tazminat veya nafakanın irat şeklinde ödenmesine karar verilen hallerde alacaklı veya borçlu ölünce iradın kesilmesi işin niteliği icabı görülmüştür. Ancak alacaklının ve borçlunun bir sözleşme ile aksini kabul etmeleri halinde irat alacağı veya borcunun mirasçılara geçmesini önlemek için bir sebep kalmamaktadır.

    Kendisine irat tahsis edilen eşin yeniden evlenmesinden başka, haysiyetsiz hayat sürmesi de iradın kesilmesi sebebi sayılmıştır. Böylece iradı kaybetmemek için evlenme yerine, evlilik dışı ilişki sürdürme yolu kapatılmıştır.’:

    *

    Manevî tazminata irat şeklinde hükmedilemez.

    Kendisine maddî tazminat veya nafaka olarak bir irat tahsis edilmiş olan eşin, haysiyetsiz hayat sürmesi, yeniden evlenmesi ya da eşlerden birinin ölmesi hâlinde, aksine bir sözleşme olmadıkça bu irat kesilir.

    İrat şeklinde maddî tazminat veya nafakayı gerektiren sebep ortadan kalkar ya da önemli ölçüde azalır veya borçlunun malî gücü önemli ölçüde eksilirse iradın indirilmesine veya kaldırılmasına karar verilebileceği gibi değişen durumlara göre ve hakkaniyet gerektiriyorsa iradın arttırılması da istenebilir.



  • 3444 Sayılı Kanuna Ait Adalet Komisyonu Rapo-ru

     “1971 Tasarısı”ndaki Gerekçe:

    ‘1) Terim ve ifade : 145 inci maddenin bugünkü metninin kenar başlığı sadece (irat)’tan bahsetmektedir. Oysa maddenin metni maddî ve manevî tazminatın ne surette ödenebileceği hakkında kural koymuştur. Bu sebeple kenar başlık (tazminat ve nafakanın ödenme yolu) şekline konulmuş ve buna paralel olarak maddenin metninde bunların toptan veya taksitle ödenmesine karar verilebileceği açıklanmıştır.

    2) Biçim değişikliği : Eklenen fıkralarla madde dokuz fıkra olmuştur.

    3) Hüküm değişikliği : Tedbir nafakası, kocanın evi geçindirme, aileye bakma ödevini yerine getirmesinin bir devamı niteliğini taşıdığından bunun her ay başında peşin olarak ödenmesi gerektiği maddede belirtilmiştir.

    Yoksulluk nafakasının irat şeklinde ödenmesi gerektiği esas tutulmuş olmakla birlikte bunun sermayeye çevrilmesi hususunda eşlerin bir anlaşmaya varma imkânları da sağlanmış ve maddenin üçüncü fıkrası bu yolda kaleme alınmıştır.

    145 inci maddenin tasarıdaki dördüncü fıkrası bugünkü metnin birinci fıkrasına uymaktadır. Ancak bu fıkra maddî ve manevî tazminatı kapsamayıp yalnız yoksulluk nafakası iradına tahsis olunmuştur. Ayrıca bugünkü metin, nafaka alacaklısının yeniden evlenmesi halinde (irat kat olunur) diyerek bunun mahkeme kararıyla kesileceği düşüncesini uyandırmakta ve bundan da mahkeme kararına kadar ödenmiş olan iratların geri istenip istenemeyeceği hususunda tereddütler doğmaktadır. Bu sebeple yukarıki ibare yerine (iradı ödeme yükümü kesin olarak sona erer) şeklinde değiştirilmiş ve böylece evlenme halinde icra dairesine gösterilecek bir belge ile, herhangi bir mahkeme kara-rına ihtiyaç olmaksızın, iradın kestirilmesine imkân sağlanmıştır. Boşanmadan doğan tazminat ve nafaka alacaklarının mirasçılara aktif veya pasif olarak geçip geçemeyeceği meselesinin kanunda açık bir şekilde çözümlenmesi gerekmektedir. Bu nokta tasarıda 145 inci maddenin altıncı fıkrasında düzenlenmiştir. Maddî ve manevî tazminat alacağının ister toptan, ister taksitle ödenmesine karar verilmiş olsun, bu alacak mah- keme kararının kesinleşmesiyle gerçekleşeceği için bunun her iki taraf mirasçılarına aktif ve pasif olarak geçmesi pek tabii olmakla beraber herhangi bir tereddüde meydan verilmemesi amacı, bu fıkranın ilâvesiyle sağlanmıştır.

    Yoksulluk nafakasına gelince : Eğer bu nafaka irat şeklinde bağlanmışsa bu, ister mahkeme kararıyla, ister tarafların sözleşmesiyle yapılmış olsun, alacaklının veya borçlunun ölü-müyle iradın kesilmesi tabiidir. Bu nokta yedinci fıkrada belirtilmiştir. Zira yoksulluk nafakasının, boşanan eşlerin doğrudan doğruya kendi şahıslarına bağlı olan bir hak veya borç niteliğini taşıması bu çözüm tarzını gerekli kılmaktadır. İrat şeklinde karar verilen yoksulluk nafakasının alacaklının veya borçlunun ölümünden sonra ödenmesine devam edilmesi nafakanın bu şahsilik karakterine uymamaktadır. Bununla birlikte irat şeklinde karara bağlanan nafaka, taraflarca sermayeye çevrilip henüz ödeme yapılmadan önce tarafların biri ölmüşse bu durumda alacak hakkı ve borç toptan ve tarafların rızasıyla meydana gelmiş olup artık geleceğe sirayet eden karakteri ortadan kalkmış olduğundan bu sermayenin aktif ve pasif olarak mirasçılara geçmesi tabii görülmüştür.

    Maddî ve manevî tazminat mahkemece karara bağlanmış olmayıp ta, taraflarca mahkeme dışında bir anlaşmayla çözüme bağlanmışsa, kurumda, sözleşmelerle ilgili genel kurallar uygulanır.

    Tazminat ve nafaka borçlusunun iflâsı halinde durum İcra ve İflâs Kanunundaki esaslara göre çözümlenecektir. Ancak tazminat ve nafaka alacaklarının imtiyazlı olduğu maddenin son fıkrasında belirtilmiştir.

    Nafaka veya tazminat alacaklısının alacağını teminata bağlatması imkânının her zaman sağlanması için sekizinci fıkra eklenmiştir. Böylece alacaklı eğer dava sırasında veya davanın başında istememiş olsa bile, dava karara bağlandıktan sonra dahi tazminat ve nafaka alacağının teminata bağlanmasını isteyebilecektir. Bu teminat aynî veya şahsi bir teminat olabilir.

    Kısaca belirtmek gerekirse, 145 inci maddenin asıl amacı, 143 üncü maddede olduğu gibi, boşanan eşlerden özellikle karı-nın malî istikbalini teminata bağlamak ve böylece boşanma hükümlerinin, eskisine kıyasla kolaylaştırılmış olmasının, er-kek yararına işleyen kurallar şeklinde uygulanması suretiyle boşanan kadının sefalete düşmesine meydan vermemektir.’:

    3. Tazminat ve nafakanın ödenme yolu.

    Madde 145- Maddî veya manevî tazminatın toptan veya, durumun gereklerine göre, taksitle ödenmesine karar verilebilir.

    Tedbir nafakası her ay başında peşin olarak ödenir.

    Yoksulluk nafakasına aylık irat şeklinde karar verilir; bununla birlikte bu nafakanın başka türlü taksite bağlanması veya sermayeye çevrilmesi için eşlerin yapacakları sözleşme ge-çerlidir.

    Kendisine yoksulluk yüzünden irat bağlanmış olan eş yeniden evlenirse, iradı ödeme yükümü kesin olarak sona erer.

    Yoksulluk yüzünden bağlanan irat, yoksulluk durumu ortadan kalktığı veya önemli ölçüde azaldığı veya borçlunun malî gücü iradı ödeyemeyecek derecede eksildiği takdirde, borç-lunun istemi üzerine, indirilir veya büsbütün kesilir.

    Maddî ve manevî tazminatın taksitle ödenmesine karar verilmiş veya nafaka iradı taraflarca sermayeye çevrilmiş olup ta borcun ödenmesinden önce alacaklı ölürse, borç mirasçılarına ödenir; borçlu ölürse miras kurallarına göre borç onun mirasçıları tarafından ödenir.

    İrat şeklinde bağlanmış olan nafaka, alacaklının veya borçlunun ölümüyle kesilir.

    Tazminat veya nafaka alacaklısı alacağının teminata bağ-lanmasını her zaman mahkemeden isteyebilir; mahkeme bu istemi yerine getirmek zorundadır.

    Tazminat ve nafaka alacakları imtiyazlıdır."

    **

    6. Tasarının 7 nci maddesi ile Türk Kanunu Medenisinin 145 inci maddesi başlığı ile birlikte değiştirilmektedir.

    Halen yürürlükte bulunan 145 inci maddenin birinci fıkrasında “Bir mukavele veya hüküm ile kendisine maddî veya manevî tazminat ve nafaka olarak bir irat tahsis edilmiş olan karı veya koca yeniden evlenirse, bu irat kat olunur,” hükmü mevcuttur. Buna paralel olarak tasarıya da “Sözleşme” kelime-sinin ilavesinin uygun olacağı düşünülmüştür.

    Diğer taraftan yapılan değişiklikle, bu fıkrada, nafakanın kesilme sebeplerine, nafaka alan eşin “bir evlenme akdi olmadan fiilen karı - koca gibi yaşaması” da ilave edilmiştir. Çünkü nafakanın kesilme sebeplerinden olan “haysiyetsiz hayat sürmesi” bir başkası ile karı - koca gibi yaşama durumundan başka hususları kapsamaktadır. Uygulamada meydana gelebilecek tereddütlerin önlenmesi bakımından fıkraya bu hususun da ilâvesinde fayda mülahaza edilmiş ve üçüncü fıkra bu görüşler doğrultusunda yeniden düzenlenmiştir.



  • “1984 Tasarısı”ndaki Gerekçe:

    ‘Madde 140- Madde, yürürlükteki Kanunun 145. madde-sini karşılamaktadır. İrat hükmü, çeşitli ödemelerin niteliği göz önünde tutularak yeniden düzenlenmiştir. Manevî tazminatın irat şeklinde hükmedilmesi isabetli görülmediği için bunun mümkün olamayacağı ikinci fıkrada belirtilmiştir.

    Diğer taraftan, maddî tazminat veya nafakanın irat şeklinde ödenmesine karar verilen hallerde alacaklı veya borçlu ölünce iradın kesilmesi, işin niteliği icabı görülmüştür. Ancak alacaklı ve borçlunun bir sözleşme ile aksini kabul etmeleri hâlinde irat alacağı veya borcunun mirasçılara geçmesini önlemek için bir sebep kalmamaktadır.

    Kendisine irat tahsis edilen eşin yeniden evlenmesinden başka haysiyetsiz hayat sürmesi de iradın kesilme sebebi sayıl-mıştır. Böylece iradı kaybetmemek için evlenme yerine evlilik dışı ilişki sürdürme yolu kapatılmıştır.

    Maddede yapılan diğer bir değişiklikle şartların değişmesi hâlinde iradın indirilmesinin veya artırılmasının istenebileceği kabul edilmiştir.’:

    3. Tazminat ve nafakanın ödenme şekli

    Madde 140- Maddî tazminat ve yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irat şeklinde ödenmesine karar verilebilir.