Nafakanın, tarafların yaptıkları sözleşmeye dayansa bile indirilebileceği-Ayrıca, Borçlar Kanununun 19 ve 20. maddelerine aykırı bulunmayan karşılıklı sözleşmede, edimler arasındaki denge, umulmadık gelişmeler yüzünden sonradan bozulacak olursa güven sorumluluğu ve ivazsız iktisabın korunmazlığı ilkesi (TMK.md.2) gereğince sözleşme koşulları değişen maddi koşullara uyarlanabileceği-
Yoksulluk nafakasının yıllık artış oranının değiştirilmesine yönelik davanın aile hukukuna ilişkin olduğundan dolayı, davaya Aile Mahkemesinde bakılması gerekeceği- 4721 Sayılı Yasa ile getirilen gelecek yıllar için nafaka artış oranının belirlenmesi isteminde (TMK. md.182/son), Yargıtay tarafından benimsenen görüş, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından ilan edilen Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) oranında artırım yapılması olduğu halde, mahkemece Vergi Usul Kanununca belirlenen yeniden değerlendirme oranında artış şartı konulmasının uygun olmayacağı-
Anlaşmalı boşanma sonucu düzenlenen sözleşmeyle hüküm altına alınan yoksulluk ve iştirak nafakalarının, tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde, hâkim tarafından artırılabileceği veya azaltılabileceği-
Sırf boşanmayı sağlayabilmek için, bilerek ve isteyerek mali gücünün üzerinde bir yükümlülüğü üstlenen ya da karşı tarafın mali durumunun iyi olduğunu ve geçinmek için nafakaya ihtiyacı olmadığını bilen kişinin, sonradan bu yükümlülüğün kaldırılması veya azaltılması yönünde talepte bulunması da iyiniyet, doğruluk-dürüstlük ve sözleşmeye bağlılık ilkeleri ile bağdaşmayacağı-Ancak Borçlar Kanununun 19 ve 20. Maddelerine aykırı bulunmayan karşılıklı sözleşmelerde, edimler arasındaki denge, umulmadık gelişmeler yüzünden sonradan bozulacak olursa, sözleşme koşullarının değişen koşullara uyarlanacağı-
Davada, aylık 100.-YTL fark üzerinden yıllık toplam 1.200.-YTL (fark) yoksulluk nafakası istenmiş olup bu miktar direnme kararının verildiği tarihte yasal temyiz edilebilirlik sını­rının altında kalmakta ise de nafaka davala­rının hukuki niteliği ve hükmedilecek mikta­rın takip eden yıllar için istenebilecek nafaka miktarına etkisinin ard etkisi kapsamında de­ğerlendirilmesinin gerekeceği-
Yoksulluk nafakası karara bağlandıktan ve kesinleştikten sonra , yoksulluk nafakasının artırılması veya azaltılması (kaldırılması) davasında yeniden kusur araştırması yapılamayıp; artık yoksulluk nafakasının sona erme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin (TMK.nun 176.mad.) incelenmesinin gerekeceği-
TMK. 175/I VE 176/IV'ün Anayasa'ya (madde 2'ye) aykırı olmadığı-
Önceki nafakanın takdir edildiği tarih­ten yaklaşık iki yıllık bir sürenin geçmesi ha­linde sosyal ve ekonomik durumların değişti­ğinin, ihtiyaçların arttığının, enflasyon ora­nında alım gücünde azalma olduğunun kabu­lünün gerekeceği-
Nafakanın bağlandığı tarihten çok kısa bir zaman sonra artırılması talebiyle dava açılması durumunda; bu dönem içerisinde tarafların mali durumlarında önemli ölçüde bir değişiklik meydana gelip gelmediğinin araştırılmasının zorunlu olacağı-
Boşanma protokolünün 8.maddesinde "başkaca nafaka" talep edilmeyeceği konusunda taraflar anlaşmış olsalar bile, protokolün 5 ve 6. maddelerinde üstlenilen gelir sağlama borcunun ihlal edilmesi durumunda nafaka alacaklısının bu nafakanın aylık irat şekline dönüştürülerek ödenmesini talep edebileceği-