Hor kullanma sonucu oluşan zararın kefalet sözleşmesinin tanzimi sırasında önceden bilinebilir ve belirlenebilir mahiyette olmadığından davalı kefilin sorumlu olmayacağı gibi adı geçen davalı adi kefil olup; kefil adına, kefalet akdinden sonra borçlunun iflas etmesi veya hakkında takibat icra olunup da alacaklının hatası olmaksızın semeresiz kalması yahut borçlu aleyhinde Türkiye'de takibat icrasının imkansız hale gelmesi koşulları gerçekleşmediği bu yüzden doğrudan dava açılamayacağından davanın reddedilmesi gerektiği-
Davacı tarafından dilekçe havale ettirilmeksizin postaya verildiğine göre, postaya verilme tarihi değil hakimin havale tarihinin karar düzeltme tarihi olarak kabul edilmesi gerekip, yasal on beş günlük süreden sonra ibraz edilen karar düzeltme dilekçesinin reddi gerekeceği-
Bozmaya uymuş olan mahkeme, ister bozma gereklerini yerine getirmiş veya isterse bunun tam tersine bir tutum belirlemiş olsun uyduğu bozmadan sonra vereceği her türlü kararın, yeni bir hüküm niteliğinde olduğu; bu durumda ortada varlığından söz edilebilecek bir direnme kararı mevcut olmayıp, uyma kararının varlığı nedeniyle temyize konu kararın incelenmesi görevinin Özel Daireye ait olduğu-
En yakın mirasçıların tamamı tarafından reddedilen mirasın iflas hükümlerine göre tasfiyesinin sağlanması istenmiş olup, mahkemece hatalı nitelendirme ile talebin mirasın reddinin iptali olduğu kabul edilerek, karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu-
Bozma kararına karşı hangi gerekçeyle direnildiğine, bozma kararının hangi nedenle doğru bulunmadığına ilişkin herhangi bir gerekçeye yer verilmemesinin hatalı olduğu bu durumda anlaşılabilir ve denetlenebilir nitelikte direnme kararı verilmesi gerekeceği-
Harç alınmadan davanın görülmesi ve yargılamanın iadesine konu kesinleşen itirazın iptali davasında aynı esas ve karar nosu üzerinden ek karar adı altında davanın reddine karar verilmiş olmasının isabetsiz olduğu-
Muvazaalı icra takibinin iptaline ilişkin davada, "icra dosyasına yapılacak ödemelerin davalıya ödenmesinin ve tüm icrai işlemlerin durdurulması" yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine ilişkin talep reddedilmiş olup davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ilk derece mahkemesi kararına yönelik temyiz başvuru imkanı bulunmadığı-
Takibe dayanak ilamın incelenmesinde davaya konu taşınmazlarda hisselerin iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tescilinin olmadığı takdirde bedelinin talep olunduğu, Mahkemece tapu iptali ve tescil talebinin reddine bedelinin tahsiline karar verildiği, bu durumda, taşınmazın aynı ihtilaflı olduğundan ilamda hükmedilen alacakların takibe konulabilmesi için ilamın kesinleşmesi gerektiği-
HGK'ca, davada taraf olarak yer almayan ancak mahkemece oluşturulan ara kararı ile istemi reddedilen ilgililerin, anılan karara karşı asıl hükümle birlikte temyiz yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğundan, katılma isteği reddedilen ilgililerin vekiline direnme kararının tebliği için dosyanın mahalline geri çevrilmesine yönelik karar verildiği, bu halde katılma isteminde bulunan ilgililerin vekilinin temyiz itirazlarının inceleme merciinin Özel Daire olduğu-
1086 s. HUMK.mad. 440'ta sayılan sebeplerden hiçbirisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin reddedilmesi, aynı Kanunun 442/3. ve 4421 sayılı Kanunun 4/b-1 maddeleri gereğince takdir edilen para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak hazineye gelir kaydedilmesi, Harçlar Kanunu uyarınca eksik kalan harcın karar düzeltme talep edenden alınması gerektiği-