Davalı Belediyenin yeni sözleşme yapılması gerektiğine ilişkin ihtaratı davacıya bildirmesi üzerine davacı tarafından kiracılık sıfatının tespiti amacıyla dava açılmış olduğu gözetilerek tespit davasının açıldığı tarihte davacının hukuken korunmaya muhtaç durumda olduğu ve dava açmakta hukuki yararı bulunduğundan değerlendirilme yapılarak işin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Mahkemenin yeni bir delile veya bilgiye dayanması, ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukuki olgunun yanında veya dışında yeni bir hukuki olguya dayanarak ve gerekçesini de bu yeni hukuki olgu yönünde değiştirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemeyeceğinden, Yerel Mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın yeni bir hukuki olguya dayalı yeni hüküm niteliğinde olduğu, hal böyle olunca; kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevinin Özel Daire’ye ait olduğu-
Nispi harca tabi davaların kabulüne veya kısmen kabulüne ilişkin kararların temyiz edilmesi halinde, mahkemece hüküm altına alman miktar üzerinden hesaplanacak nispi temyiz karar ve ilam harcının dörtte biri ve temyiz başvuru harcı alınması gerektiği- Temyiz harcının mahkeme kalemince hesaplanıp temyiz edenden istendiği halde süresinde ödenmediği belgelendirilmemiş olduğuna göre eksik harç alınarak işlem yapılması gerektiği-
Vekalet ücreti yönünden karar düzeltme isteminin, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı sayılı Kanunun kanun yollarına ilişkin hükümlerini uygulanmasına devam edileceği- Davacı-karşı davalı vekili mürafaya katılmadığı ve her iki tarafın temyiz itirazları da reddedildiğinden, davacı-karşı davalı lehine vekalet ücreti verilmesi doğru olmayıp, karar düzeltme isteğinin kabulüne karar verileceği-
Mahkemenin yeni bir delile dayanarak ve gerekçesini değiştirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemeyeceği; mahkemece, ilk karardan farklı bir karar verildiği anlaşıldığından, kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevinin Özel Daireye ait olduğu-
Yeni hukuki gerekçeye dayalı verilen direnme kararının yeni bir karar sayılacağından Hukuk Genel Kurul'unca değil de Özel Dairece inceleneceği-
Hor kullanma sonucu oluşan zararın kefalet sözleşmesinin tanzimi sırasında önceden bilinebilir ve belirlenebilir mahiyette olmadığından davalı kefilin sorumlu olmayacağı gibi adı geçen davalı adi kefil olup; kefil adına, kefalet akdinden sonra borçlunun iflas etmesi veya hakkında takibat icra olunup da alacaklının hatası olmaksızın semeresiz kalması yahut borçlu aleyhinde Türkiye'de takibat icrasının imkansız hale gelmesi koşulları gerçekleşmediği bu yüzden doğrudan dava açılamayacağından davanın reddedilmesi gerektiği-
Bozmaya uymuş olan mahkeme, ister bozma gereklerini yerine getirmiş veya isterse bunun tam tersine bir tutum belirlemiş olsun uyduğu bozmadan sonra vereceği her türlü kararın, yeni bir hüküm niteliğinde olduğu; bu durumda ortada varlığından söz edilebilecek bir direnme kararı mevcut olmayıp, uyma kararının varlığı nedeniyle temyize konu kararın incelenmesi görevinin Özel Daireye ait olduğu-
Davacı tarafından dilekçe havale ettirilmeksizin postaya verildiğine göre, postaya verilme tarihi değil hakimin havale tarihinin karar düzeltme tarihi olarak kabul edilmesi gerekip, yasal on beş günlük süreden sonra ibraz edilen karar düzeltme dilekçesinin reddi gerekeceği-
En yakın mirasçıların tamamı tarafından reddedilen mirasın iflas hükümlerine göre tasfiyesinin sağlanması istenmiş olup, mahkemece hatalı nitelendirme ile talebin mirasın reddinin iptali olduğu kabul edilerek, karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu-