İçerik Akışı

Görevsizlik kararı-Arabuluculuk- Görevsizlik kararından önce arabulucuya başvurulmaması-Dava şartı

Görevsizlik kararı üzerine görevli asliye ticaret mahkemesinde bakılan dava yeni bir dava olmayıp önceki davanın devamı niteliğinde olduğundan ve görevsiz asliye hukuk mahkemesinde açılan davadan önce arabuluculuğa başvurulmadığından davanın usulden reddi gerektiği- "Asliye hukuk mahkemesine verilen görevsizlik kararı üzerine, henüz dosya asliye ticaret mahkemesine gönderilmeden ve görevsizlik kararı kesinleşmeden dava şartı arabuluculuğun taraflarca yerine getirildiğine" ilişkin istinaf/temyiz sebeplerinin yerinde olmadığı-

Kıdem tazminatı- Evlilik tarihinden itibaren bir yıllık süre -Fesih hakkı- -Alacak istemi

İşçinin evlilik nedeni ile iş sözleşmesini feshederek kıdem tazminatına hak kazanabilmesi için bu hakkın, evlilik tarihinden itibaren bir yıl içinde kullanılması gerektiği- Fesih hakkının evlilik tarihinden sonraya ilişkin ve bir yıl içinde kullanılması gereken bir hak olduğu gözetildiğinde, somut olayda davacı işçi bakımından evlilik nedeni ile fesih şartlarının bulunmadığının açık olduğu- Buna göre davacının kıdem tazminatı talebinin reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu-

Kanun yararına bozma- Tefrik- Vekalet ücreti- Yargılama gideri

Tefrik edilen davanın ayrı ve bağımsız bir dava olduğu, bu nedenle asıl dava ile birlikte yargılaması devam ederken asıl davadan tefrik edilen dava yönünden, yargılama giderlerinden olan vekalet ücretine ayrıca hükmedilmesi gerektiği-

Satış masraflarının peşin yatırılması- 7343 s. K. ile yapılan değişiklikten önce konulan hacizler-

7343 s. K. ile İİK m. 106 ve 110'da yapılan değişiklikler gereğince satış talebiyle birlikte kıymet takdiri ve satış giderlerinin tamamının peşin olarak yatırılması gerektiği- Daha önce satış talep etmiş ve satış giderlerinin tamamını yatırmamış alacaklının tarifede yer alan ücreti 08.03.2023 tarihine kadar yatırması gerektiği (İİK geçici m. 18)- Alacaklıya satış masraflarını tamamlaması için icra müdürlüğünce muhtıra çıkarılması gerekmediğinden ve satış masraflarının tamamlanması için alacaklıya süre verilmesine ilişkin bir düzenleme bulunmadığından yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 1 yıllık sürede (08.03.2023 tarihine kadar) satış masraflarını tamamlamayan alacaklının haczinin düşeceği-

Kanunilik İlkesi-Sendika hakkının ihlali-Basın açıklaması-İfade özgürlüğü

Başvurucunun; basın açıklamasını sendikal karara uyarak yaptığını, metnin hiçbir yerinde amir sayılan kişilerin adının geçmediği gibi hakaret sayılabilecek sözlerin de bulunmadığını belirterek ifade özgürlüğü ve sendika hakkının ihlal edildiğini ileri sürdüğü- Anayasa'nın 13. maddesinde yer alan kanunilik ölçütü, sınırlamaya ilişkin kuralın erişilebilirliği ve öngörülebilirliği ile kesinliğini ifade eden belirliliğini garanti altına aldığı ve müdahalenin kanuna dayalı olması, iç hukukta müdahaleye ilişkin yeterince ulaşılabilir ve öngörülebilir kuralların bulunması gerektiği-Başvuru konusu müdahale, eylemin kanunda tam karşılığının bulunmaması nedeniyle benzer eylemlere ilişkin hüküm kapsamında, farklı bir kanun hükmü üzerinden tesis edildiği, bu gibi müdahalelerin kanunilik şartını karşılaması ancak eylem ile müdahalenin dayanağı kural arasında hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır nitelikte objektif bir ilişkinin varlığının ortaya konulmasıyla mümkün hâle geldiği- Bu bağlamda başvurucuyu cezalandıran idarenin ve cezanın hukuka uygunluğunu denetleyen yargı mercilerinin gerekçeleri dikkatli bir şekilde ele alındığı, başvuru konusu açıklama metni ile müdahalenin dayanağı kural içeriğini benzer kabul ederek eşleştirmenin ve eylemin sübuta erdiğini belirtmenin dışında kullanılan ifadelerin hangi bağlam ve kapsamda ilgili kurala özgülendiğine yönelik herhangi bir açıklamada bulunulmadığından eylemin yöneldiği iddia edilen taraflar ile uygulanan kural arasında açık, net, anlaşılır nitelikte objektif bir ilişkinin bulunduğu söylemenin mümkün olmadığı ve başvuru konusu kurala ilişkin idare ve yargı mercilerince yapılan yorumların, başvurucunun davranışlarının sonuçlarını öngörmesini sağlayacak belirlilikte olmaması nedeniyle disiplin cezası şeklindeki müdahalenin kanunilik şartını karşılamadığı - Başvuruya konu müdahalenin kanunilik şartını taşımaması nedeniyle Anayasa’nın 51. maddesinde güvence altına alınan sendika hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerektiği-

Islah- HMK m. 181'de öngörülen bir haftalık süre-

Duruşmada ıslah için kendisine verilen iki haftalık süre içinde davacı ıslah dilekçesi ile talep miktarını arttırmış olup mahkemece, "HMK m. 181'de öngörülen bir haftalık süre içerisinde ıslah dilekçesi sunulmadığı" gerekçesiyle ıslahın geçersiz kabul edilmesinin hatalı olduğu- HMK m. 181'de öngörülen kesin sürenin duruşmada tutanağa geçirilmek suretiyle yapılan ıslah işleminin tamamlanması için verilmesi gereken bir süre olduğu- Davacı vekili, duruşmada alınan beyanında sözlü olarak ıslah işlemi yapmamış, sadece ıslah işlemini yapmak için süre talep etmiş olduğundan davacının HMK m. 181'deki bir hafta içinde ıslah dilekçesini sunmasına gerek bulunmadığı- Mahkeme kararında yazılı olan süreye riayet eden tarafın hak kaybına uğramaması gerektiği-

Zorunlu topuk kanı-Covid 19-Maddi ve manevi varlığın korunması hakkı-Ebeveynlerin rızası

Zorunlu topuk kanı uygulamasında yenidoğan tarama programı ile bebekte oluşacak zekâ geriliği, beyin hasarları ve geri dönüşümsüz zararların engellenerek topluma getirdiği ekonomik yükün önlenmesi, akraba evliliklerinin azaltılması konusunda toplum bilincinin artırılması, tanı konan bebeklerde bu hastalıklar nedeniyle oluşacak rahatsızlıkları önlemek amacıyla uygun tedaviye başlanması ve böylece belli bir zekâ seviyesine ulaşmalarının sağlanmasının amaçlandığı - Uygulamanın çocukların ve buna bağlı olarak kamu sağlığının korunması şeklindeki meşru amacı taşıdığını ancak belirtilen meşru temellere rağmen bireyin temel hakkına yapılan müdahale ile bu müdahaleyle güdülen meşru amaç arasında bir orantı bulunmasının zorunlu olduğu-Yenidoğan tarama programı uyarınca topuk kanı alınması işleminde başvurucunun ve kamunun sağlığına ilişkin mevcut yarar karşısında, söz konusu işlemin başvurucunun sağlığı açısından olumsuz bir etkisi olduğuna dair bir bulguya rastlanmadığı- Tıbbi müdahale yapılacak ilgili sağlık kurumunda COVID-19 ile ilgili tedbirlerin alınmadığına ya da tedbirlerin yetersiz kalacağına dair bir iddianın da bulunmadığı gözetildiğinde, zorunlu topuk kanı uygulamasının çocuğun sağlığı açısından bir soruna yol açtığına veya açacağına dair somut verilere dayalı kabul edilebilir bir iddianın varlığından söz edilemeyeceği-Bu durumda söz konusu işlemin başvurucunun sağlığı açısından olumsuz bir etkisi olduğuna dair bir bulgu ortaya konulamaması, topuk kanı uygulamasının kişisel ve toplumsal yararı/işlevi ile yargı makamlarının tedbirle ilgili mevcut mevzuat ve çocuğun üstün yararı ilkesi kapsamında değerlendirme yaptıkları gözetildiğinde, anılan tedbirin demokratik bir toplumda gerekli ve ölçülü olduğu-

Tenfiz yargılaması- Hukuka uygunluğun denetlenememesi-Karşılıklılık esası-Arabuluculuk-Esastan incelenememe durumu

Tenfiz hakimince yabancı mahkeme kararının esastan incelenemeyeceği ve hukuka uygunluğunun denetlenemeyeceği- Türkiye Cumhuriyeti ile Polonya Halk Cumhuriyeti arasında Hukuki ve Ticari Konularda Adli İşbirliği Anlaşması nedeniyle mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizine ilişkin karşılıklılık esasının bulunduğunun anlaşıldığı, davalı tarafça, arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediği ileri sürülmekte ise de tenfiz yargılamasında uyuşmazlığın esasına dair yargılama yapılmadığından arabuluculuğa başvuru zorunluluğunun tanıma ve tenfiz davalarında geçerli olmadığı-

Muhdesat bedelinin tahsili davası- Kamulaştırmasız el atma -Muhdesat niteliğindeki ağaç-Hükmün bozulması

Dava konusu taşınmazın, ağaçların dikildiği tarihte 3402 sayılı kanun'un 16 ncı maddesinde sayılan kamu malı niteliğindeki ormanlardan olmadığı gibi Hazine adına tescilli de olmadığı- Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki sahipsiz yerlerden iken üzerine dikilen ağaçların bedeline hükmedilmesi gerektiği- Muhdesat niteliğindeki ağaçların dava konusu taşınmaza, orman niteliği ile Hazine adına tescilinden sonra dikilmiş olması halinde dahi davalı taşınmazın 2942 sayılı Kanun'un 19 uncu maddesinin son fıkrasında belirtilen \"...başkası adına tapulu...\" taşınmaz olarak kabul edilerek değerlendirilmesi gerektiği-Buna göre, mahkemece ilgili kanun maddesi uyarınca değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesinin doğru görülmediği-

İtirazın iptali davası-Tahkim ilk itirazı-Konişmento-Genel işlem koşulu-Tahkim kaydı-Yabancılık unsuru

Davanın, gemi ile taşınan yükte meydana gelen hasar nedeniyle sigortalıya ödenen hasar bedelinin gemi donatanına rücu edilmesi için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olduğu- Taşıyan ile gönderilen (konişmentonun meşru hamili) arasındaki ilişkide konişmentonun esas alınacağı, dolayısıyla konişmento hamili gönderilenin eşyayı teslim alma hakkının kapsam ve koşullarının navlun sözleşmesinden bağımsız olarak konişmentoya göre belirleneceği, davacı ... şirketinin sigortalısının somut olayda gönderilen konumunda olduğu, davacının, gönderilenin halefi olarak onun hak ve sorumluluklarına tabi olacağı, bu nedenle konişmentodaki tahkim şartının davacı için bağlayıcılık arzettiği- Taraflar arasında yabancılık unsuru taşıyan borç ilişkisi mevcut olup, bu ilişkiden doğan uyuşmazlıkların yabancı bir devlet mahkemesinde görülmesi ya da uyuşmazlığın tahkimde çözülmesi konusunda tarafların anlaşmasının mümkün bulunduğu, uyuşmazlığın tahkime elverişli olduğu, taraflar arasındaki taşıma ilişkisinde düzenlenen konşimentoda düzenlenmiş olan tahkim şartının geçerli olduğu, davacının halefiyet yoluyla davayı açması nedeniyle sigortalısı olan gönderilenin sahip olduğu hak ve yükümlülüklere sahip olması nedeniyle üçüncü kişi olarak değerlendirilmeyeceği- Tahkim şartının matbu şekilde düzenlenmesinin teamül olan deniz konşimentosundaki tahkim şartının tarafların sözleşmedeki durumuna göre haksız şart niteliğinde genel işlem koşulu olarak değerlendirilerek geçersiz sayılamayacağı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği-