İçerik Akışı
2019 yılı Yargıtay Daireleri İş Bölümü
Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 30/01/2019 Tarihli ve 1 Sayılı Kararı
Taksirle orman yangını nedeniyle uğranılan maddi zararın tazmini istemi-
Birlikte bir zarara yol açanların, zarara uğrayana karşı dayanışmalı (müteselsil) olarak sorumlu olduğu; zarar görenin, eyleme katılanların tümünün dayanışmalı olarak sorumlu tutulmasını isteyebileceği- Davalıların kusur oranlarının kendi aralarındaki rücu davasında gözetileceği- Kusur oranında tespit edilecek maddi zararın anılan davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerektiği, davalıların kusur oranlarına göre ayrı ayrı sorumlu tutulmasının hatalı olduğu-
Sigorta şirketinin halef olarak açtığı davada görevli mahkemenin tespiti-
Davacı sigorta şirketi davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyetinin nazara alınacağı, sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hakkın, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusu olduğu, eldeki davanın, sigorta şirketinin rücuen tazminat istemine ilişkin olduğuna göre; davacı sigortacının sigortalısı olan gerçek kişilerin (haksız fiil nedeniyle zarar görenler) açacağı davada görevli olan Asliye Hukuk Mahkemeleri'nin bu dava bakımından da görevli olacağı- Davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK mad. 5/3 uyarınca, davanın asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemelerinden hangisinin iş sahasına girdiğinin, ancak taraflarca ilk itiraz olarak ileri sürülmesi halinde dikkate alınabileceği düzenlendiğinden, somut olayda; davacının Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açtığı davada, davalının süresi içerisinde asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu ilk itirazını ileri sürdüğü, mahkemece davalının bu itirazının reddine karar verilerek işin esası incelenip davanın kısmen kabul edildiği, halbuki, eldeki davada Asliye Hukuk Mahkemeleri'nin görevli olduğu, davalı tarafça süresi içerisinde iş bölümü itirazının ileri sürüldüğü gözetilerek HMK mad. 114/1-c'ye göre, görevsizlik nedeniyle HMK mad. 115/2 gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Harçların kanuniliği ilkesi- Harcın tamamlatılması- Talebe bağlılık-
Kamu kurum ve kuruluşları tarafından sunulan hizmetlerin karşılığı olarak alınan harcın yasaya dayalı olarak alınması ve yükümlüsünün de kanunun amacına uygun olarak bu hizmetten yararlanan kişiler olması gerektiği- Anayasanın harç alınmasındaki kanunilik ilkesi gereğince Harçlar Kanunu'nun 1. maddesinde alınacak harçlar arasında yargı harçlarının da sayıldığı, yargı harcı hizmetin karşılığı olan harcın ödenmesi koşuluna bağladığından bu kuralın Anayasa'nın 36. maddesindeki hak arama özgürlüğünü sınırlandıran bir kural olmadığı- Yasa'nın emredici hükümleri gözetilerek yargılama sırasında taşınmazın mahkemece tespit edilen değeri dava dilekçesinde gösterilen değerden daha yüksek olduğundan tespit edilen değere göre Harçlar Kanunu'nun 30. maddesi gereğince eksik nispi harcın tamamlanması aksi halde müteakip yargılama işlemlerine devam edilmeyerek dosyanın işlemden kaldırılması Harçlar Kanunu 30 ve 32. maddesinde yasal zorunluluk olarak öngörüldüğünden, davada, harcın yükümlüsü davacı olmasına karşılık ilamda bakiye karar ve ilam harcının davalıdan alınmasına karar verilmesi suretiyle Anayasa ve Yasa ile belirlenen ''Harçların kanuniliği ilkesi'' ihlal edilerek davacının başlangıçta yatırması gereken harçtan davalının sorumlu tutulması suretiyle harcın hem ödeme zamanının hem de yükümlüsünün değiştirilerek, yasa koyucunun amacına aykırı şekilde yargı hizmetinden harç ödenmeden yararlanma olanağının tanınmış olmasına göre, davanın esası hakkında hüküm verilemeyeceği dikkate alınarak, öncelikle diğer yönleri incelenmeksizin mahkeme kararının 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 30 ve 32. maddesi gereğince işlem yapılmak, harç ikmal edildiği taktirde davaya devam ederek işin esası hakkında karar verilmek, harç tamamlanmadığı taktirde ise dosyanın HMK mad. 150 gereğince işlemden kaldırılmasına ve yasal süresi içerisinde harcı yatırılmak suretiyle yenilenmediği taktirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği- Birleşen davada 1,2,3 ve 4 nolu bağımsız bölümlerin tapu iptali ve tescili istenilmesine rağmen, mahkemece HMK mad. 26'da düzenlenen taleple bağlılık ilkesine aykırı şekilde 39758 Ada 8 ile 9 parsel nolu taşınmazlar yönünden tapu iptali ve tescile karar verilmesinin doğru olmadığı-
Sözleşmede esaslı hata- Her türlü delille ispat-
Sözleşmenin konusu, niteliği ve ödenecek miktar gibi hususlarda dikkatsizliği veya bilgisizliği sonucu gerçek iradesine uymayan beyanda bulunmak suretiyle esaslı hataya düşen tarafın sözleşme ile bağlı sayılamayacağı- Sözleşme yapılırken hataya düşen tarafın kusurlu bulunması sözleşmenin iptal edilmesine engel olmayacağı- İptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı olmadığı, hata ve hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde, sözleşmenin karşı tarafına yöneltilecek tek taraflı bir irade açıklaması ile bildirilebileceği gibi def'i veya dava yoluyla da kullanılabileceği- Hata ve hile her türlü delille ispat edilebileceğinden, davacının tanık dinlenilmesi talebinin, reddine karar verilmesi doğru olmadığı-
İspat yükü- Kira bedeli- Ödeme belgesinde açıklama bulunmaması-
Kira miktarını ispat yükü kiraya verende, kira bedelinin ödendiğini ispat yükü ise kiracıda olduğu- Davalı borçlunun takip konusu döneme ait kira bedelini ödediğini yazılı delil ile kanıtlaması gerektiği- TBK mad. 101'e göre; ödeme belgesinde açıklama yoksa kiralayanın, yapılan ödemeleri, ödenmeyen ayların kira bedelinden dilediği ay kira bedeli olarak kabul edebileceği-
AYM Kararının Bağlayıcı Etkisi- Yargılamanın İadesi-
"AYM'nin bireysel başvuru sonucu verdiği kararlar hüküm olarak sadece başvurucu hakkında bağlayıcı olsa da gerekçesi herkesi bağlayacağından, davalılar zorunlu dava arkadaşı olmasalar da, haklarında verilen karar aynı haksız eylemden kaynaklandığı ve müteselsil sorumluluk esasları geçerli olduğundan sonuç olarak her ikisini de etkileyeceği, bir davalı hakkında verilen kararın kaldırılması ancak diğer davalı hakkındaki karar kaldırılmaması halinde, diğer davalının önceki kararla hükmedilen tazminatı ilgilisine ödediği taktirde Borçlar Kanunu'ndaki müteselsil sorumluluk esaslarına göre hakkındaki karar kaldırılan davalıya rücu edebileceği, bu durumda da AYM'nin hak ihlali olduğu yönünde verdiği kararın boşta kalacağı, AYM'ye bireysel başvuru kapsamında verilen ihlal kararlarının gereğini yerine getirmek üzere yeniden yargılama yapılmakla görevlendirilen derce mahkemelerinin vereceği kararlar yargılama pratiğini etkileyecek kararların olduğu, somut olayda AYM'nin hak ihlali olduğuna ilişkin verdiği kararı etkisiz hale getirecek yeni bir karar verildiği, bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesinin diğer davalı hakkında verdiği karar yasaya aykırı olduğu" ileri sürülebilir mi?-
Ortaklığın giderilmesi- Haczin kaldırılması- Sıra cetveli-
Ortaklığın giderilmesi davası süresince satış isteme süresi işlemeyeceği- Haciz tarihi ile ortaklığın giderilmesi davasını açma tarihi arasında ve karar kesinleştikten sonra satış isteme tarihine kadar geçen süre toplandığında, bir yıllık (İİK. 106) satış isteme süresi dolmadığından, şikayetçinin haczinin ayakta olduğu-
Yargılamanın yenilenmesi kararının istinaf mı temyize mi tabi olduğu-
Temyiz edilmeksizin kesinleşen karar üzerine (29.06.2018 tarihli dilekçe ile) yargılamanın yenilenmesi davası açılması ve mahkemenin 06.07.2018 tarihli kararı ile yargılamanın yenilenmesi davasının reddine karar verilmesi halinde, verilen kararın karar tarihi Bölge Adliye Mahkemelerinin kuruluş tarihi olan 20.07.2016 tarihinden sonra olsa da, kararın istinafa tabi olmayıp temyize tabi olduğu-
Kırklareli Konferansı
Konkordato Eğitimi