"...Davacı vekili, taraflar arasında 23.10.2012 tarih ve 26.11.2012 tarihli “Genel Kredi Sözleşmesi”nin akdedildiğini, davacının kullandığı krediyi erken ödeyerek borcu kapattığını, davacıdan masraf/komisyon bedeli adı altında 1030 3033 352 USD hesap numaralı kredi için 294.191,15 USD, 1030 3033 35101 Euro hesap numaralı kredi için 217.441,10 Euro tahsil edildiğini, davacının, bu miktarları öderken her türlü talep hakkını saklı tutarak ihtirazi kayıtla ödediğini, Bankanın, erken ödeme komisyonu alınamayacağını, aksi düşünülse bile kalan borcun %6’sı oranında komisyon alınamayacağını ileri sürerek, şimdilik 2.000,00 Euro ile 3.000,00 USD’nin haksız tahsil tarihinden itibaren işleyecek döviz mevduatına uygulanan en yüksek faizi ile birlikte tahsiline, karar verilmesini, talep ve dava etmiş, davacı vekili, 09.12.2015 tarihli dilekçesiyle talebini, toplamda 184.300,41 USD ve 129.846,75 Euro olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili, tarafların tacir olduklarını ve erken kapatma maliyeti alınmasının bankacılık uygulamalarına ve sözleşmeye uygun olduğunu, BK m.96 uyarınca erken ifa nedeniyle indirim istenemeyeceğini, sözleşmenin 12.1 maddesinde erken kapatma ücreti alınacağının açıkça belirtildiğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece davalı bankanın yaklaşık olarak yıllık %2.2 oranında erken kapama komisyonunun kabulünde olduğu, davalı bankanın kredinin kalan vadesi üzerinden yıllık erken kapama komisyonu almasının sözleşmenin 12.1 maddesine aykırı olduğu gerekçeleri ile davanın kısmen kabulü ile 182.256,44 USD alacağın 04.07.2014 tarihinden itibaren ve 127.459,30 EURO alacağın 04.07.2014 tarihinden itibaren, 3095 sayılı Yasa'nın 4/(a) maddesi gereğince Devlet bankalarının yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduata uygulanan en yüksek faiziyle birlikte davalıdan alınarak, davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hükme karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, taraflar arasında imzalanan GKS'lerin ilgili maddesinde hesaplama yöntemi ile ilgili bir açıklık olmadığından ayrıntılı incelemeyi içeren denetime elverişli bilirkişi kurulu raporunun hükme esas alınmasında bir isabetsizlik görülmediği gerekçesi ile davalı banka vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı davalı banka vekili temyiz etmiştir.
(1) Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenemeyecek olması sebebiyle davanın belirsiz alacak davası olarak açılabilecek olmasına göre, davalı banka vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
(2) Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcun erken kapatılması nedeniyle alınan erken kapama komisyonunun iadesi istemine ilişkindir.
Yerel mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda genel kredi sözleşmesinde davacıya kullandırılacak krediden alınacak olan kredi faiz oranı ve erken ödeme komisyon oranı ile ilgili olarak herhangi bir belirlemenin yapılmamış olduğu belirtilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince de sözleşmede erken ödemeye dair düzenlemeye yer verildiği ancak erken ödeme komisyonunun hangi oranda alınacağı ve hesap şekline dair bir düzenlemeye sözleşmede yer verilmediği belirtilmiştir.
Oysa, genel kredi sözleşmesinin 12.1. maddesinde " .... banka erken ödeme nedeniyle, erken ödeme tarihi ile belirlenen vade tarihi arasında, mahrum kalacağı faiz tutarına ya da anılan miktarı başka bir kaynakta değerlendirmiş olsaydı elde edeceği gelire göre belirleyeceği miktarda bir erken ödeme ücreti ile erken ödeme nedeniyle doğabilecek, komisyon, masraf, vergi, KKDF gibi mali yükümlülükleri talep etmeye yetkilidir." denilmek suretiyle erken ödeme ücretinin erken ödeme tarihi ile belirlenen vade tarihi arasında, davalı bankanın mahrum kalacağı faiz tutarına ya da anılan miktarı başka bir kaynakta değerlendirmiş olsaydı elde edeceği gelire göre belirleyeceği miktara göre belirleneceği kararlaştırılmıştır.
Bu durumda sözleşmede belirtilen hesap şekline ilişkin kriterler nazara alınarak bir değerlendirme yapılması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, hükmün temyiz eden davalı banka yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı banka vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davalı banka yararına BOZULMASINA, takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 10/01/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY:
Dava erken ödeme komisyonun tahsili istemine ilişkindir.
Davacı ödemiş olduğu erken ödeme komisyonun toplam miktarını bilmektedir. Talep sonucuna konu kılınmak istenen alacağın tutarı konusunda taraflar arasında, bir uyuşmazlık yada tartışmanın varlığı alacağın tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin, davacıdan beklenemeyecek bir nitelik taşımadığı anlamına gelmez. Çünkü, burada varlığı aranan belirsizlikten maksat objektif çerçevede, davacının, talep sonucuna konu kılacağı alacak miktarını, davanın açıldığı tarihte, tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin, kendisinden beklenemeyecek bir boyut kazandırmış olmasıdır. Salt alacak tutarı konusunda taraflar arasında bir çekişmenin veya tartışmanın varlığı halinde, son derece istisnai hallerde uygulama alanı bulması gereken bir dava türü konumunda bulunan belirsiz alacak davasının açılmasına olanak verilecek olursa; hemen hemen tüm eda davaları bağlamında, bu yola başvurunun hukuken caiz olduğu yönünde bir genellemeye ulaşılması gerekir ki; anıları dava türünün ihdasında kanun koyucunun güttüğü amaç gözetildiğinde bunun kabulu mümkün değildir. Ayrıca dava dilekçesinde gösterilecek olan asgari tutarın, tümüyle davacının iradesine göre belirlilik kazanan bir tutar değil; somut olayın koşullarına ve özelliklerine göre, objektif çerçevede, tespit edilmesi mümkün bulunan alacak tutarı olduğudur. Bunun yanında koşullarının oluşmamasına rağmen, bir dava belirsiz alacak davası şeklinde açılmışsa, hukuki yarar yani dava şartı yokluğundan, usulden hemen reddedilmemeli, hakim taleple bağlı olup hukuki tavsifle bağlı bulunmadığı için, ortada kısmi dava mevcut değilse, açılan davayı tam bir eda davası olarak nitelendirip görmeye devam etmelidir. Bu açıklamalar karşısında, alacağın tutarı tartışmalı olmakla davanın belirsiz alacak davası olmadığı açıkca anlaşılmaktadır. Bu nedenle öncelikle davaya kısmı dava veya tam bir eda davası olarak bakılması gerekir.
Yanlar arasında düzenlenen sözlemedeki erken ödemenin kabulü ve erken ödeme komisyonunun hesap yöntemi, faiz gibi asli edim değil, yan edim netiliğindedir. Yan edim yükümlülükleri de G.İ.K denetimine tabidir. Aksi kabul G.İ.K dolanılmasına yol açar. Bu nedenle erken ödeme komisyonu bakımından G.İ.K denetimi yapılmalıdır. Bu bağlamda, diğer bankaların uygulamalarını baz alarak belirlenen oranın kabulü doğrudur.
Yukarıda belirtilen hususlar doğrultusunda dğerlendirme yapılması görüşünde olduğu için çoğunluğunun görüşüne katılamıyorum...."