İçerik Akışı
Protokol- Davaya son veren taraf işlemi-
Davacı vekili tarafından temyiz dilekçesine ekli olarak sunulan ve davalı ile davacı vekili tarafından imzalanan protokolde; "işbu dava sonucunda verilen karardan kaynaklanan borcun tüm fer'îleri ile işbu davaya konu sözleşme nedeniyle davalının davacıya toplam ....TL ödeme yapacağının" kararlaştırıldığı, "ayrıca ödemenin yapılması durumunda davacının davalıdan işbu dava ve davaya konu sözleşme gereğince hiçbir talepte bulunmayacağının" belirtildiği, yine "ödeme yapıldığında davalının tüm sonuçları ile ibra edileceği" hususunun kararlaştırıldığının anlaşıldığı, söz konusu protokol gereğince davalı tarafından ciro edilerek davacıya verilen toplam ....TL bedelli çeklerin davacı tarafından tahsil edildiğinin de taraf beyanları ile sabit olduğu, hâl böyle olunca yerel mahkemece, temyiz aşamasında davacı tarafça dosyaya sunulan protokolün, tarafların karardan sonra eldeki davaya konu uyuşmazlıkla ilgili olarak aralarında anlaşmaya vardıkları ve bu nedenle söz konusu protokolün davaya son veren taraf işlemi niteliğinde olduğu kabul edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
İpoteğin paraya çevrilmesi- Üçüncü şahsa ihbar- İlamlı takip- Muacceliyet ihtarı- Şikâyetin duruşmalı/duruşmasız görülmesi- Alacaklı vekiline verilen kesin süre-
İpotekli taşınmaz maliki üçüncü şahsa ihbar yapılmadıkça, onun yönünden borç muaccel olmayacağından hakkında icra takibi başlatılamayacağı- İİK. mad. 150/ı uyarınca, "hesap özetinin, tazmin talebinin veya ihtarın ipotekli taşınmaz maliki üçüncü kişiye tebliğ edilmesi veya tebliğ edilmiş sayılmasının, TMK.'nun 887. maddesinde öngörülen ödeme istemi yerine geçeceği", bu hususun ilamlı takip yapma şartı olup, mahkemece resen nazara alınması gerektiği- Alacaklı vekilinin temyiz dilekçesi ekinde sunduğu muacceliyet ihtarına ilişkin tebliğ parçası borcu söndüren nitelikte bir belge olmasa da takip şartına ilişkin olduğu ve takip talebinde de anılan belgeye dayanıldığı gözetildiğinde, mahkemece şikâyetin mahiyeti gereği duruşma açılarak, takip şartlarının oluşup oluşmadığının re'sen araştırılması gerektiği- Tensip tutanağı ile muacceliyet ihtarı tebliğ şerhi örneğinin sunulması için alacaklı vekiline verilen kesin sürenin sonuçları hatırlatılmadığından usulüne uygun olmadığı- "Alacaklı vekilinin temyiz dilekçesi ekinde sunduğu belgeyi, cevap dilekçesi ekinde sunmuş olması hâlinde duruşma açılması gerekmeyeceğinden, hâkimin duruşma açılmaması yönündeki takdir hakkının yasaya uygun olduğu, temyiz aşamasında sunulan belgeye itibar edilemeyeceği ancak kesin sürenin usulüne uygun olmadığı belirtilerek yerel mahkeme direnme kararının bu değişik gerekçe ile bozulması gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Prim alacağı- Usulsüz tebligat- Ödeme emrinin iptali- Hak düşürücü süre-
506 ve 5510 s. Kanunlardan kaynaklanan ve dolayısıyla iş mahkemesinde görülmesi gereken prim alacağına ilişkin uyuşmazlıklarda 7201 s. Tebligat Kanunu hükümlerinin uygulanması ve prim alacağına ilişkin olarak yapılan takipler nedeniyle düzenlenecek ödeme emirlerinin 7201 s. Kanun hükümlerine göre tebliğ edilmesi gerektiği- Kanun veya Tüzüğe uygun düzenlenmeyen veya tebliğ edilmeyen tebligat usulsüz tebligat olduğu- Davacı adına babasına yapılan ödeme emri tebligatında babasının davacı ile birlikte aynı konutta oturup oturmadığının belirtilmemiş olması karşısında tebligatın usulsüz olduğu (7201 s. K. mad. 16)- Usulüne uygun bir tebligat yapılmadığından, ödeme emirlerinin iptaline ilişkin olarak açılan davanın 6183 sayılı Kanunun 58. maddesinde öngörülen hak düşürücü süre içerisinde açıldığının kabulü gerektiği-
Tasarrufun iptali davası- Arabuluculuk- Dava şartı-
Tasarrufun iptali davasının, "ticari dava" olarak değerlendirilemeyeceği ve bu davalarda arabulculuya başvurunun "dava şartı" olarak kabul edilemeyeceği (Konya BAM 3. HD. kararı)-
Menfi tespit- İcra kefaleti-
Asıl borçlu hakkında verilen menfi tespit kararının icra kefilini de bağlayacağı- Menfi tespit kararının kesinleşip kesinleşmediğinin tespiti ile kesinleşmesi halinde asıl borçlu hakkında borç sona ermiş olacağından icra kefilinin de sorumluluğu olmadığından takibin iptaline karar verilmesi gerektiği-
İş mahkemesi kararları- Karar düzeltme- Bozmadan sonra ıslah- Maddi hata-
İş mahkemeleri kararlarına karşı karar düzeltme yoluna başvurulamayacağı- (Bozma sonrası ıslah mümkün olmadığından, bu hususun kamu düzenine ilişkin olduğu kabul edilerek maddi hata başvurusu kabul edilmeli midir?)
Tasarrufun iptali davası- Zorunlu dava arkadaşlığı-Yetki itirazı, ileri sürme usulü- Duruşmaya davalılardan birinin gelmemesi-
Zorunlu dava arkadaşları usul işlemlerini birlikte yapmak zorunda olduklarından yetki itirazının davalılarca birlikte ileri sürülmesi gerektiği- Yalnız bir davalı tarafından ileri sürülen yetki itirazının hukuki sonuç doğurmayacağı- Duruşmaya gelmiş olan dava arkadaşlarının yapmış oldukları usul işlemlerinin, usulüne uygun olarak davet edildiği halde duruşmaya gelememiş olan dava arkadaşları bakımından da hüküm ifade edeceği-
Krediden kaynaklı itirazın iptali davası- Görevli mahkeme-
Davacı banka, ticari amaçla hizmet sunan tüzel kişi olup bu hukuki işlem içerisinde davalının kullandığı kredi kapsamında tüketici konumunda olduğu- Dava tarihi itibari ile uyuşmazlığa konu hususun 6502 sayılı Tüketici Kanununda açıkça yer alması karşısında, davaya bakmaya Tüketici Mahkemesinin görevli olduğunun kabulü gerektiği- Sözleşmenin 6502 sayılı yasa öncesi imzalandığı belirtilerek davaya Genel Mahkeme sıfatı ile bakılması usul ve yasaya aykırı olduğu- Mahkemece, o yerde müstakil tüketici mahkemesi varsa görevsizlik kararı verilmesi, müstakil tüketici mahkemesi yoksa Tüketici Mahkemesi sıfatıyla yargılama yapılması gerektiği-
Trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle tazminat istemi- ATK raporu- Başıboş köpeğin aniden yola çıkması-
Trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle maddi(destekten yoksun kalma) tazminat istemi- ATK raporunda, "sigortalı araç sürücüsünün kusuru olmadığı ve kazanın meydana gelmesinde başıboş köpeğin aniden yola çıkmasının %100 oranında etken olduğu" kabul edildiğinden, sigortalı araç sürücüsünün kazada kusursuz olması karşısında, oluşan zarardan mahkemece davalının sorumlu tutulması yönünde karar tesisinin yerinde görülmediği-
İstinaf/temyiz süresinin başlangıcı- Kısa kararın gerekçe içermemesi- İstihkak davasında ispat-
İcra mahkemesi hükme ilişkin tüm hususları gerekçesi ile birlikte tefhim ile açıklamazsa, temyiz süresinin gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlayacağı- İİK. mad. 97/a uyarınca, mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğu, ispat yükü altında olan ve karinenin aksini her türlü delille kanıtlama olanağına sahip davacı 3.kişinin, karinenin aksini güçlü ve inandırıcı delillerle ispatlayamadığı; istihkak iddiasının, alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla danışıklı olarak ileri sürüldüğünün ve muvazaalı işlemler yapıldığının kabulü gerektiği-İİK. mad. 363/1 uyarınca icra hukuk mahkemelerince verilecek kararların temyiz süresi tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren 10 gün olduğu- Hükme ilişkin tüm hususlar gerekçesi ile birlikte tefhim ile açıklanmazsa, temyiz süresinin gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlayacağı- "Borçlu şirketin haciz adresinde kurulduğu, iki kurucu ortağın borcun doğum tarihinden önce hisselerini devrederek borçlu şirket ortaklığından ayrıldıkları, 3. kişi şirketin ise borcun doğum tarihinden sonra haciz adresinde kurulduğu, her iki şirketin faaliyet alanlarının aynı olduğu, borçlu şirketin borcun doğum tarihinden sonra haciz adresinden taşındığı, buna göre her iki şirketin belli bir süre haciz adresinde birlikte faaliyet gösterdikleri, dava konusu haciz esnasında yapılan evrak araştırmasında borçlu şirket adına başka bir takip dosyasına ilişkin haciz tutanağı ve kartvizitler bulunduğu, vergi yoklama fişlerine göre her iki şirketin aynı telefon numaralarını kullandıkları, yoklama fişinde haciz adresi iş yerinin asıl kiracısının borçlu şirket olduğunun, 3. kişi şirketin faaliyet göstereceği alanın ise borçlu şirketten kiralandığının, 2011 yılı 2. ayından itibaren ise tamamen 3. kişi şirketin faaliyet göstereceğinin, ... tarihli 3. kişi şirketin muhasebe sorumlusunun imzasını taşıyan yoklama fişinde ise, iş yerinin borçlu şirketten kiralandığının, 3. kişi şirketin borçlu şirketin bir alt kolu olarak faaliyet gösterdiğinin, çalışan işçilerin borçlu şirket tarafından sigortalı olduğunun, 3. kişi şirketin beyanda bulunan muhasebe sorumlusu dışında sigortalı işçisinin olmadığının, borçlu şirketin haciz adresinin 30 m2' lik kısmında faaliyetine devam ettiğinin beyan edildiği, ... tarihli yoklama fişinde beyanı bulunan muhasebe sorumlusunun tanık olarak dinlendiği, tanığın '3. kişi şirketin borçlu şirket ile aynı işçiler, aynı makineler ve aynı işe devam ettiğini' beyan ettiği" ve bu kapsamda İİK. mad. 97/a uyarınca, mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğu, ispat yükü altında olan ve karinenin aksini her türlü delille kanıtlama olanağına sahip davacı 3.kişinin, karinenin aksini güçlü ve inandırıcı delillerle ispatlayamadığı; istihkak iddiasının, alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla danışıklı olarak ileri sürüldüğünün ve muvazaalı işlemler yapıldığının kabulü gerektiği-