İçerik Akışı

Cezai şart-

Taraflar arasındaki sözleşmeye konu bilgisayar programının, yapılan e-posta yazışmaları karşısında ayıplı olup olmadığı ve buradan varılacak sonuca göre davacının cezai şart talep edip edemeyeceği-

İnançlı işlem- Ferağa icbar davası- İyi niyet kurallarına aykırı olup olmadığı-

İnançlı temlik hukuksal nedenine dayalı olarak açılan eldeki davada; daha önce bizzat davalıların murisi tarafından açılan ferağa icbar davasının ilk oturumunda davacı şirket vekilinin davayı kabulü nedeniyle verilen tescil kararının temyiz edilmeksizin kesinleştiği dikkate alındığında, o dava sırasında işlemin muvazaalı olduğu yönündeki bir savunma ile temlik işlemine karşı koymayan davacı bakımından taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin hukukiliğinin kesinleşip kesinleşmediği, bu olgunun eldeki dava bakımından kesin delil oluşturup oluşturmadığı, yine işlemin tarafı olan ve ferağa icbar davasında kabul beyanında bulunan davacı şirketin bu davada ileri sürdüğü iddiaların iyi niyet kurallarına aykırı olup olmadığı-

Kesinleşen takipte "% 120" işleyecek faiz oranı talep edilmesi-

Takip talebinde istenen faiz oranının türünün belirtilmesi ya da istenen faiz oranının o tarihte uygulanan yasal veya ticari faiz oranlarından birine denk gelmesi durumunda, o cins faiz oranının istendiğinin kabulü gerekeceğinden ödeme emrine yasal sürede itiraz edilmemiş olsa dahi faizin, istenen faiz türüne göre ve değişen oranlarda hesaplanması gerektiği, ancak, takipte talep edilen ve itiraz edilmeyerek kesinleşen işleyecek faizin türünün gösterilmemesi ve oranının yasal ya da ticari faiz oranlarından birine denk gelmemesi halinde aynı sonuca varılamayacağı- Takipte, takip sonrası için istenen "% 120" işleyecek faiz oranının, takip tarihinde geçerli olan ticari veya yasal faiz oranına denk gelmediği ve bu oranların oldukça üzerinde olduğu görüldüğünden, alacaklının talebinin ticari faiz olduğu sonucuna varılamayacağı, borçlunun yasal sürede ödeme emrinde talep edilen faiz oranına itiraz etmemesi üzerine kesinleşen bu oran (%120) üzerinden, TBK'nun yürürlük tarihinden sonra ise, işin ticari nitelikte olmadığı dikkate alınarak, TBK.nun 120. maddesinde öngörülen sınırlamalar nazara alınarak faiz hesaplaması yapılması gerektiği-

Çek yaprakları bedelinden müteselsil kefiller sorumlu mudur?

Kefaletin verildiği anda borcun belirli ya da belirlenebilir olması gerektiği, kefalet sözleşmelerindeki belirlilik ilkesi uyarınca kefil olunan açısından belirli yani ferdileştirilmiş bir borcun varlığının arandığı, kefilin yalnızca kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçları ile bağlı olduğu- Kredi sözleşmesini imzalayan müteselsil kefilin risk altındaki çek yaprakları nedeniyle bankanın Çek Kanunu uyarınca ödemesi gereken asgari miktarlarla ilgili olarak depo talebinden sorumlu olabilmesi için kredi sözleşmesinde bu yönde açık bir hüküm bulunması gerektiği-

Avukatlık ücreti- Av. K. mad. 164/5-

Tarifeye Dayanılarak Karşı Tarafa Yüklenecek Vekâlet Ücretinin Avukata Ait Olmasının Anayasa’ya Aykırı Olmadığı-

Menfi tespit- Aval- İcra dosyasındaki kabul beyanı-

Aval veren kişinin teminat altına aldığı borcun şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdü geçerli olacağı ve davacı olan her iki avalistin de icra dosyasına yapılmış kabul beyanlarının bulunduğu ve bu durumda artık haciz baskısından da söz edilemeyeceğinden, açılan menfi tespit davasının reddine karar verilmesi gerektiği-

Vekalet ilişkisinin kötüye kullanılması sebebi ile dürüstlük ve iyiniyet ilkelerine aykırılık nedenlerine dayanmak suretiyle tapu iptali ve tescil esaslı terditli dava-

Vekalet ilişkisinin kötüye kullanılması sebebi ile dürüstlük ve iyiniyet ilkelerine aykırılık nedenlerine dayanmak suretiyle tapu iptali ve tescil esaslı terditli talepte bulunmuş olup, davalılardan avukat ile davacı taraf arasındaki ihtilafın aralarındaki vekalet akdinden kaynaklandığı düşünülecek ise de; davacı, dava dilekçesi ile birden fazla davalı göstermek suretiyle ve farklı sebeple talepte bulunmuş olup davanın 6502 sayılı yasada düzenlenen vekalet akdi hususunda Tüketici Mahkemesinin görevli olacağı kuralı kapsamında değerlendirmesinin hatalı olduğu-

Tasarrufun iptali davası- Borcun doğum tarihi- Alacaklı ile borçlunun isticvabı- Senedin düzenlenmesine neden olan temel ilişki- Bilirkişi incelemesi-

Davacı alacaklının, borcun doğumunun takip dayanağı bononun tanzim tarihinden önce gerçekleştiğini ileri sürmesi halinde, mahkemece alacaklıya bu konuda kanıt sunma olanağı verilmesi, gerekirse davacı alacaklı ile borçlu isticvap edilerek senedin düzenlenmesine neden olan temel ilişkinin sorulması, gerektiğinde davacı ile borçlunun ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak borcun gerçek doğum tarihi tespit edilerek koşulun gerçekleşip gerçekleşmediğinin saptanması gerektiği- Borcun doğumu tasarruf tarihinden sonra ise, davanın ön koşul yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiği- Borçlu adresinde yapılan hacizler İİK. mad. 105 kapsamında aciz belgesi niteliğindeyse de, tasarruf hacizden 2 yılı aşan bir süre önce gerçekleşmiş olduğundan, bedel farkı gerekçesiyle İİK. mad. 278/3-2 uyarınca tasarrufun iptal edilemeyeceği- Davalı borçlu ile davalı üçüncü kişi arasında; İİK. mad. 280/1 uyarınca tanışıklık, arkadaşlık, akrabalık, iş ilişkisi vs. gibi durumların olup olmadığı, davalı üçüncü kişinin borçlunun mali durumunu bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olup olmadığı konusunda araştırma yapılması gerektiği-

Dava şartı- Yabancı mahkeme ilamının tenfizi-

Noksan dava şartı tamamlandıktan sonra yeniden dava açılabileceği- İlk karar davanın esası hakkında değil yanız belli bir dava şartının yokluğu ilişkin olduğundan davalının bu yeni davaya karşı kesin hüküm itirazında bulunamayacağı- Yabancı mahkeme kararının tenfizi için kararının kesinleşmiş olmasının dava şartı olduğu-

HMK. mad. 275

İlk etapta tek kişilik bilirkişinin raporunu ibraz ettikten sonra bu heyete 2 kişi eklenerek 3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınmış olmasının HMK.'nun 275/1 maddesine aykırı olduğu- Davacının davasını ispat etmek zorunda olduğu, mahkemece yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak "dava konusu dönemde malzemelerin kim tarafından tesis dışına çıkarıldığı" üzerinde de durulup sonuca göre karar verilmesi gerekirken ispat yükünün davacıda olduğu hususunun gözetilmemesinin hatalı olduğu-