İçerik Akışı
Evli kişi ile birlikte olma- Tazminat-
Evlilik birliği devam ederken eşlerden biri ile evli olduğunu bilerek birlikte olan davalıya karşı açılan davanın tümden reddedilmesi gerektiği- Sadece birlikte olunulanın evli olduğunun bilinmesinin sorumluluk için yeterli olmadığı-
Mirasın reddinin iptali- Murisin alacaklıları- Mirasbırakanın ödemeden aczi- Hak düşürücü süre-
Murisin alacaklılarının korunması için; mirasın açılmış olması, ödemeden aciz bir murisin bulunması, mirasın süresinde reddedilmesi ve reddeden mirasçıya kazandırma yapılmış olması gerektiği, mirasın kayıtsız şartsız reddi kararının iptalinin; tüm mirasçılara yöneltilmesi gerektiği ve bu konuda açılacak davanın herhangi bir süreye tabi olmadığı- Mirasbırakanın ödemeden aczi, açıkça belli olabileceği gibi, resmen de tespit edilebileceği, mirasbırakanın ödemeden aczinin her türlü delille ispatlanabileceği ve ispat yükünün davacıda olduğu- TMK'nin 618. maddesi kapsamında; murisin alacaklılarının açmış olduğu, mirasın reddinin iptali davasında, aynı kanunun 617. maddesinde belirtilen altı aylık hak düşürücü sürenin uygulanma olanağının bulunmadığı- Davacının, murisin eski eşi olup; tarafların boşanmalarının, eldeki davanın davacısı lehine, 5.000,00 TL maddi tazminata hükmedilmekle sonuçlandığı ve muris aleyhine, işlemiş faiziyle birlikte toplam 5.164,00 TL alacağın tahsili amacıyla icra takibinin başlatıldığı, murisin mirasçılık belgesinde ismi geçen mirasçılarının tamamının, hasımsız olarak mirasın gerçek reddini talep ettiği ve mirasın reddine karar verilerek hükmün 30.10.2013 tarihinde kesinleştiği; davacının alacaklısının, murisin mirasçısı olmayıp, murisin kendisi olduğundan bu dava türünde; TMK'nin 617/1 maddesinde açıklanan hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle, davanın reddinin doğru görülmeyip, hükmün bozulması gerektiği-
İhalenin feshi şikâyetinde bulunabilecek kişiler- Tapu sicilindeki ilgililer-
İhalenin feshi şikayetinde, yalnızca satış isteyen alacaklının, borçlunun, hukuki yararları olmak koşuluyla tapu sicilindeki ilgililerin ve pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak edenlerin bulunabileceği- Tapu sicilindeki ilgililer kapsamına, tapu sicilinde tescil edilmemiş mülkiyet veya sınırlı ayni hak sahiplerinin girmeyeceği ve yorum yolu ile de tapu sicilindeki ilgililer kavramının genişletilemeyeceği- İhale öncesinde tapuya tescil yapılmadan kesinleşmiş mahkeme kararı ile TMK'nın 705. maddesi uyarınca taşınmaz mülkiyetini kazanan kişinin ihalenin feshini isteyemeyeceği, ancak bu kişi mülkiyet hakkına sahip olduğundan maddi hukuktan kaynaklanan bu hakkına ve yolsuz tescil hukuksal nedenine dayanarak genel mahkemelerde tapu iptali ve tescil davası açabileceği- Şikâyetçi üçüncü kişinin ihaleye konu taşınmaz hakkında açmış olduğu tapu iptali ve tescil davasında, şikayetçi lehine karar verildiği dolayısıyla, şikayetçinin, mahcuz taşınmazın kendisine ait olduğunu iddia ederek icra mahkemesine başvurmasında hukuki yararı bulunmakta ise de şikâyetçinin İİK mad. 134/2 kapsamında olup olmadığının resen değerlendirilmesi gerektiği- İhaleye konu taşınmazın tapu kaydında şikâyetçi lehine Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından ihtiyati tedbir şerhi konulmuş ise de; söz konusu ihtiyati tedbir kararı cebri satışı engellemeyeceğinden lehine ihtiyati tedbir şerhi verilmiş olması şikâyetçiyi İİK mad. 134/2 fıkrasında yazılı ilgili konumuna sokmayacağı-
Hastanenin özen ve dikkat gösterme yükümlülüğü- İlliyet bağı
Hasta için kan, yasal prosedüre uygun şekilde kurulup işletilen ve denetim mekanizması dâhilinde çalışarak veri bağışı ve nakli sağlayan kan merkezlerinden temin edilebilecekken, hastaya daha hızlı müdahale edilebilmesi gayesiyle dahi olsa, kendisinin oluşturduğu sistemden kan temin eden davalı hastanenin azami seviye özen ve dikkati göstermesi gerektiği, verilen kanda ölüme sebep olan hastalığa ilişkin bulaşıklık bulunduğu ortadayken artık hastalığın bu kandan değil, başka bir suretle bulaştığının ispat yükünün davalı hastanede olduğu ve ispatın ortaya konamadığı, hâl böyle olunca; illiyet bağının tam olarak tespitinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davalı hastane yönünden davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemi-
Daini mürtehin sıfatına haiz bankanın davalı ile aynı ortaklık içinde yer aldığı, sigorta ettiren ile aynı tüzel kişilik olduğu gözetildiğinde davaya muvafakat etmemesinin geçerli olup olmadığının TMK 2. maddesi çerçevesinde tartışılması, ondan sonra rehne konu borcun kaynağının araştırılması bakımından rehin ve poliçelere konu banka işlemlerinin getirilmesi, bu rehin kaydına göre murisin ne kadar borcunun kaldığının tespiti, temyiz aşamasında sunulan kredi geri ödeme planına göre de, murisin bankaya olan kredi borcunun son taksinin karar tarihinden önce olduğu gözetildiğinde, yargılama sırasında bitip bitmediği araştırılması, dain-i mürtehinin davaya muvafakatinin ya da kredi borcunun ödenmesine ilişkin hususun, sonradan tamamlanabilir dava şartı olduğu da gözetilerek rehne konu borç yönünden icra takibi başlatılıp başlatılmadığının, borcun tamamının ödenip ödenmediğinin araştırılması gerektiği-
TBK mad. 19'a ve İİK mad. 277'ye dayalı tasarrufun iptali davalarının özellikleri-
“MUVAZAA (TBK.m. 19) NEDENİNE DAYALI TASARRUFUN İPTALİ DAVALARI” İLE “İİK.m. 277 vd. DAYALI TASARRUFUN İPTALİ DAVALARI”NIN KARŞILIKLI ÖZELLİKLERİ VE SONUÇLARI HAKKINDA ‘BİLGİ NOTU’
İcra takibinin kesinleşmesi- Mirasın reddi- Borca itiraz- Yedi günlük süre-
İcra takibinin kesinleşmesinden önceki dönemde, mirasın reddedilmiş olduğu hususu maddi hukuka dayalı bir borca itiraz sebebi olup; olayda borçlu tarafından, takibin kesinleşmesinden önce, TMK'nın 606. maddesine göre alınan mirasın kayıtsız şartsız reddedildiğine ilişkin sulh hukuk mahkemesi kararını, ödeme emri tebliğinden itibaren, yasal yedi günlük sürede icra dairesine bildirilmediği, bu durumda; takibin kesinleşmesinden sonra mirasın reddine ilişkin mahkeme kararının icra dairesine sunularak hacizlerin kaldırılmasının istenemeyeceği-
Ticari uyuşmazlıklar- İtirazın iptali davası- Dava şartı olarak arabuluculuk- İçtihatların birleştirilmesi-
İtirazın iptali davasının açılması halinde, aynı alacakla ilgili genel hükümlere göre alacak davası açılmasında hukuki yarar olmadığı, itirazın iptali davası süresinde açılmamışsa veya başka bir nedenle alacaklı davaya alacak davası olarak devam etmek istediği takdirde itirazın iptali davasını ıslah suretiyle alacak davasına dönüştürebileceği, borçlunun icra takibine yaptığı itirazdan kısmen veya tamamen vazgeçmek suretiyle alacaklının alacağını kısmen veya tamamen kabul edebileceği gözetildiğinde; itirazın iptali davasının, arabuluculuğa başvuru için aranan taraf iradelerine hâkim olduğu ve tarafların dava konusu alacak hakkında serbestçe tasarrufta bulunabileceği dava türlerinden olduğu- Ticari uyuşmazlıklarda, zorunlu arabuluculuk hükümlerine göre; para alacağının tahsilini amaçlayan uyuşmazlıklar hakkında, tarafların serbestçe tasarruf etme imkanına sahip olduğu gözetilerek, ticari dava niteliğindeki itirazın iptali davalarının, zorunlu arabuluculuğa tâbi olduğu ve bu nedenle başvuru konusu Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri arasındaki içtihat farklılığının, davadan önce arabulucuya başvurulmasının dava şartı olduğu yönünde birleştirilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali- Yukarı dikey fahiş fark- Borçluyla aynı sektörde faaliyette bulunma- Ticari işletmenin önemli bir kısmı kavramı-
Üzerindeki ipotek ve hacizle beraber toplam olarak maliyeti 775.000,00 TL olan geminin bilirkişi tarafından tesbit edilen satış tarihindeki değerinin 97.036,00 TL' olduğu, bedeller arasında yukarı dikey olarak önemli fahiş farkın bulunmasının İİK'nun 278/3-2 maddesi gereğince iptale tabi olduğu- İİK'nun 280/1. maddesi gereğince aynı sektörde faaliyette bulunan davalı şirketin borçlunun mali durumu ve alacaklılarını ızrar kastını bildiğinin de kabulü ile dava konusu gemi satışına ilişkin tasarrufun iptaline karar verilmesi gerekeceği- Dava konusu çelik yakıt tankerinin borçlu şirketin ticari emtiasından biri olduğu, bu emtianın borçlu şirketin ticari işletmesinin önemli bir kısmını oluşturması halinde İİK'nun 280. maddesi gereğince yapılan devir ticari işletmenin devri niteliğinde olacağından, mahkemece satış tarihinde dava konusu geminin borçlunun ticari işletmesinin önemli bir mal varlığını oluşturup oluşturmadığı araştırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusunun miktar ve değeri- Temyiz kesinlik sınırı- Kamu düzeni-
Miktar ve değeri, temyiz kesinlik sınırını aşmayan taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararların, HMK'nun geçici 3. maddesi uyarınca ve uygulanmasına devam olunan mülga HMUK'nun 427. maddesine göre; temyiz edilemeyeceği, kesinlik sınırının kamu düzeni ile ilgili olduğu, temyiz kesinlik sınırı belirlenirken; yalnız dava konusu edilen taşınır malın veya alacağın değerinin dikkate alındığı; faiz, icra (inkar) tazminatı, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin hesaba katılmadığı-
