İçerik Akışı
İcra takibinin iptali- Geçici mühlet kararı
Asliye Ticaret Mahkemesice verilen geçici mühlet kararının, alacaklının icra takibi başlattığı gün, ancak icra takibine ilişkin harçların yattığı saatten daha sonra yazdırıldığı ve onaylandığı anlaşıldığından,söz konusu takibin geçici mühlet kararından önce başlatıldığı ve takibin iptalinin gerekmediği, İİK. mad. 294'e aykırı olarak geçici mühlet içerisinde takip başlatıldığından söz edilemeyeceği-
Stajyer- İş Kazası- Görev
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununda, İş Mahkemeleri'nin görevli olduğuna dair özel bir düzenleme bulunmadığından çıraklar/stajyerler hakkında iş kazası veya meslek hastalığından kaynaklanan tazminat davaları yönünden hangi mahkemelerin görevli olacağı konusunda 6331 sayılı Kanun'un yürürlüğü ile birlikte mevzuatta boşluk doğduğu- Ölümlü iş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin dava da; çırakların ve stajyerlerin, yaşı ve tabi olduğu yasa ne olursa olsun, kısa vadeli sigorta koluna tabi olacağı- 6331 sayılı Kanunda hüküm bulunmamakta ise de çırak ve stajyerlerin kısa vadeli sigorta koluna tabi olduğu gözetildiğinde, bu neviden davaların İş Mahkemelerinde görülmesi gerektiği- Özel uzmanlık gerektiren mahkemelerden bu davaların alınarak genel mahkemelere verilmesinin İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun ruhuna ve çıkarılış amacına aykırı olacağı-
Çifte Sigortalılık- Sigortalının ekonomik yönden geçimini hangi çalışmadan sağladığı tespit edilerek, o çalışmaya üstünlük tanınması-
10.7.1997-1.6.1998 tarihleri arasında 506 sayılı yasaya tabi 322 gün sigortalılığı bulunan davacının, 24.2.1992-20.5.1999 tarihleri arasında 1479 sayılı yasaya tabi sigortalı kabul edildiği, anılan tarihler arasındaki 506 sayılı yasaya tabi sigortalılığının 1479 sayılı yasaya tabi sigortalılığı ile çakıştığı anlaşıldığından, mahkemece, yapılacak araştırma sonucunda, sigortalının çakışan dönemde 1479 sayılı kanuna tabi sigortalılık şartlarının varlığı halinde; 01.10.2008 tarihi öncesi dönem yönünden sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılığın söz konusu olmaması nedeniyle, aynı döneme rastlayan gerçek ve fiili çalışmalardan hangisinin kişinin hayatında ekonomik olarak baskın çalışma niteliği taşıdığı hususunda, vergi ve maliye kayıtları getirtilerek, belirtilen dönemde beyan edilen gelirler saptanmak suretiyle bu çerçevede davacının; emek ve mesaisini ağırlıklı olarak hangi sigortalı çalışmaya tahsis ettiği, ekonomik yönden geçimini hangi çalışmadan sağladığı tespit edilerek, o çalışmaya üstünlük tanınması ve davalı Kuruma 506 sayılı yasa kapsamında bildirilen hizmetlerin eylemli olup olmadığının araştırılması, davacının ekonomik yönden yaşamına etkin olan çalışmanın hangisi olduğu kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi, varılacak sonucuna göre çakışan dönemde davacının tabi olduğu sigortalılık belirlenerek varılacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali- Sıra cetveli-
Asıl davanın muvazaa iddiasına dayalı tasarrufun iptali, birleşen davaların sıra cetveline itiraz davası olduğu- Aynı sıra cetveline yönelik farklı şikayetlerin birlikte incelenerek varılacak sonuçlar çerçevesinde tek bir karar verilmesi gerektiği- Sıra cetveline itiraz davalarında tahsil hükmü içeren eda hükmü kurulmadığından, maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
İşçilik alacağı- Ücretin ödendiğinin ispatı- İhtiyati haciz-
Çalışma olgusu ortada olan, ücret alacağı ve kıdem tazminatı talep eden davacının alacaklarının ödendiğinin ispat külfetinin işverene ait olduğu- Geçici hukuki koruma yollarından biri olan ihtiyati hacizde yakın ispat koşulu gerçekleşmiş olduğundan, ihtiyadi tedbir mahiyetindeki ihtiyadi haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Boşanma- Tazminat- Görev
Davacının çocukları için talep ettiği maddi tazminat ve manevi tazminat , boşanmanın fer'i (eki) niteliğinde olan ve Türk Medeni Kanunu'nun 174/1-2 maddesinde düzenlenen tazminat kapsamında olmadığından; Aile mahkemesinin görevli olmadığı, bu talebin genel hükümlere (Borçlar Kanunu) dayalı olduğu anlaşıldığından, maddi ve manevi tazminat talebinin incelenmesinde, genel görevli mahkeme olarak Asliye Hukuk Mahkemesi'nin görevli olduğu-
Mal Sigortası- Riziko- Gerçek Zarar Miktarı- Muafiyet Oranı-
Deprem teminatlı işyeri sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin davada, davalı sigorta şirketi tarafından dava açılmadan önce yapılan ödemelerin bilirkişi raporunda dikkate alınmamasının hatalı olduğu- Bütün mal sigortası türlerinde, sigorta kapsamına giren rizikonun gerçekleşmesinden sonra, sigortacı tarafından ancak "gerçek zarar miktarının" ödenebileceği dikkate alındığında, somut olayda, işyeri sigortasında rizikonun gerçekleşmesi halinde, bu husus üzerinden zararın tazmin edileceği ve sigortacı tarafından ödenecek tazminat miktarının, rizikonun gerçekleştiği andaki değeri dikkate alınarak tespit edileceği, bu miktarının iddia ve ispatının ise sigorta ettirene düştüğü- Somut olayda, poliçede kararlaştırılan %100 sigorta bedelinin %20’sinin sigortalı üzerinde kalacağına dair sigorta poliçesinde yer alan özel şart niteliğindeki müşterek sigorta uygulaması ve sigortalının sorumlu olacağı kısım üzerinden uygulanacak %10 oranında muafiyet oranı dikkate alınarak davacının hak ettiği sigorta tazminatının hesaplanması gerektiği-
Aile Konutu Şerhi- Evliliğin Ölümle Sona Ermesi-
Dava konusu taşınmazın aile konutu niteliği, sağ kalan eş açısından, eşinin ölümünden sonra da devam ettiği, yasanın amacının sağ kalan eşin eski yaşantısını devam ettirmesini sağlamak olduğu- Somut olayda, dava konusu taşınmazın aile konutu olduğu yapılan yargılama ve toplanan delillerden anlaşıldığı ve mirasçı konumundaki sağ kalan davacı eşin, yargılama sırasında elbirliği halinde paydaş (malik) konumunda olduğu dikkate alındığında, elbirliği hali devam ettiği sürece kendisinin rızası olmadan tapuda devir işlemi yapılamayacağından (TMK mad. 702/2), artık TMK mad.194/3 maddesi gereğince tapu kaydına aile konutu şerhi verilmesine de gerek kalmadığı-
Miras Hakkından Mahrumiyet- Hukuki Yarar-
Davalının miras hakkından mahrumiyetinin talep edildiği davada, daha önce aile mahkemesinin kesinleşen kararı ile; TMK mad. 181'e göre, murisin eşi olan davalının boşanma davasında kusurlu olduğu tespit edildiğinden, davalı eşin artık yasal mirasçı olamayacağı gibi, ölüme bağlı tasarrufla sağlanan haklarını da kaybedeceği, bu hususun ise mirasçılık belgesinin verilmesinde ve ölüme bağlı tasarrufun iptali isteminde gözetileceği- Davacıların mirasçılık belgesine ve ölüme bağlı tasarrufun iptaline ilişkin talepleri bulunmadığından, davalının miras hakkından mahrumiyetin tespitine yönelik taleplerinde hukuki yarar bulunmadığı-
Haczedilmezlik- Belediye mallarının haczi
Belediye hesabındaki paradan değişik tarihlerde, değişik yerlere ödeme yapılmış olmasının, hesabın, havuz hesabı olduğunu göstermeyeceği-