İçerik Akışı

Haklı nedene dayansa da iş sözleşmesini fesheden taraf yararına ihbar tazminatına hükmedilemeyeceği-

Davacının tespit edilen ücretine göre sigorta primlerinin kendisine ödenen ücretten gösterilmediği ve davacının iş akdini bu nedenle haklı nedenle feshettiği anlaşılmış olup, davacının aldığı ücretin sigorta kayıtlarına yansıtılmamasının 4857 s. K. hükmü gereği işçiye iş sözleşmesini haklı nedenle fesih imkanı verdiği, ancak haklı nedenle dahi olsa iş akdini fesheden taraf, ihbar tazminatı talep edemeyeceğinden, davacının ihbar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği-

Adresi meçhul olanlar kavramı- Tüzel kişilere tebligat- Ticaret sicilinde kayıtlı adrese tebligat yapılamaması- Tüzel kişi hakkında adres araştırması- İlanen tebligat şartları-

Tüzel kişilerin adresi meçhul olamayacağından adres araştırması yapılamayacağı ve bu nedenle ticaret sicilinde kayıtlı adresi gerçekte var olmayan şirketin başka adresinin bulunup bulunmadığı araştırılmadan ilân yoluyla tebligat yapılabileceği-

Evlilik birliğinin temelden sarsılması- "Evden kovma" eyleminin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu- Manevi tazminat- Kusur belirlemesi

Tarafların komşusu olan tanığın beyanlarına göre, erkek eşin davacıyı evden kovduğu, bu nedenle kadın eşin iki gece tanığın evinde kaldığı, sonrasında komşuların aralarında para topladığı, toplanan parayla davacıya uçak bileti aldıkları ve davacı eşi Kayseri’ye ailesinin yanına gönderdikleri anlaşılan olayda; erkek eşin davacıya hakaret ettiği ve zaten "eşini evden kovma" şeklinde gerçekleşen kusurlu davranışın kendi içinde "hakaret eylemini" barındırmasının doğal sonucu olmasına göre yerel mahkemece, somut olaya uygun ve aynı yönlere işaret eden bozma kararına uyulması gerekirken, davalı erkek eşin kişilik haklarına saldırı niteliği taşıyan kusurlu davranışının ispat edilemediği gerekçesiyle davacı kadın eşin manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-

Bononun "teminat" olarak alındığına ilişkin kabul-

Bono üzerinde teminat ibaresi bulunması da, alacaklının "bononun teminat olarak alındığı" yönündeki kabulü mahkemeyi bağlayacağından, takibe konu bonoların taraflar arasında imzalanmış sözleşme kapsamında teminat olarak verildiğinin kabulü ile takip dayanağı bonoların tahsilinin gerekip gerekmediği yargılamayı zorunlu kıldığından, borca itirazın, İİK. mad. 169/a uyarınca kabulüne karar verilmesi gerektiği-

Satış başladıktan sonra satışın düşürülmesi talebi- Satış talebinin düşmesi- İhalenin feshi-

Alacaklı tarafından satış başladıktan sonra yapılan satışın düşürülmesi talebinin sonuç doğurmayacağı- "Satışın düşürülmesi talebinin ihale bitirilmeden önce olması nedeniyle satış talebi düşeceğinden bahisle şikayetin kabulü ile ihalenin feshine" karar verilmesinin hatalı olduğu-

İşçinin muvazzaf askerlik görevi- Fiili çalışmaya ara verilmesi- Toplu iş sözleşmesi- Askerlik öncesi çalışma dönemi için kıdem tazminatının avans niteliğinde olduğu-

İşçinin muvazzaf askerlik sebebiyle fiili çalışmaya ara verdiği tarih itibariyle işyerinde yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesinde; "Muvazzaf askerlik sebebiyle ayrılanlara kanuni kıdem tazminatı ödenir, kıdemli işçiliği teşvik tazminatı ödenmez. Bunlardan tekrar idareye dönüp emeklilik hakkını iktisap eden işçilerin kıdem ve kıdemli işçiliği teşvik tazminatının hesabı ilk işe giriş tarihinden başlar. Şu kadar ki askere giderken verilen kıdem tazminatı yekunu son ödenen kıdem tazminatı tutarından düşülür." hükmünün bulunması ve işçinin askerlik sonrası tekrar işyerine dönüp emeklilik hakkını iktisap etmesi durumunda, muvazzaf askerlik öncesi çalışma dönemi için kıdem tazminatı adı altında işçiye yapılan ödemenin avans niteliğinde olduğuna ve işçiye muvazzaf askerlik öncesi de dahil iş sözleşmesi kapsamında geçen tüm çalışma süresi dikkate alınarak kıdem tazminatı ödemesi yapılması gerektiği-

Süre tutum/temyiz dilekçesi-

Usul hukukunda yer almamakla birlikte uygulamada tefhimden sonra temyiz süre tutum dilekçesi veya kararın tebliğinden sonra gerekçeli temyiz dilekçesi sunulmak suretiyle kararın temyiz edildiği hâllerde kararın gerekçesini dikkate alarak yeni temyiz gerekçelerine dayanılması mümkün olduğundan gerekçeli kararın bu hâllerde de taraflara tebliğinin gerektiği-

Limited şirket müdürü- Azil- Ortaklar kurulu- Şirketin ana sözleşmesi- Rekabet- Karar düzeltme istemi-

Dava dışı limited şirketin müdürü olan davalının, dava dışı başka bir şirkette de ortaklar kurulundan izin almadan müdür olarak görev yaptığı, şirketin ana sözleşmesinde, rekabet konusunda izin verildiğine dair maddenin bulunmadığı, bu açıdan davalının anılan şirketteki müdürlük görevinden azli için haklı nedenin oluştuğu, ancak müdürlükten azli istenen şirketin davalı olarak gösterilmediğinden, davanın usulden reddinin gerektiği, davanın "tasfiye memurunun azli" davası olarak kabul edilmesi halinde ise, tasfiye memuru olarak davalının azlini gerektiren haklı bir nedenin tespit edilemediği gerekçesiyle davanın usulden reddine dair verilen karar bozulmuş olup, bu kez davalının karar düzeltme isteminde bulunduğu ancak Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davalının HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerektiği-

Eser sözleşmesi- Estetik tıbbi müdahale- Komplikasyon- Aydınlatma görevi- Maddi ve manevi tazminat-

Taraflar arasındaki sözleşmenin eser sözleşmesi niteliğinde olduğu ve davacı yanın göğüs toparlama ve karın estetiği ile ilgili isteminin yüklenici tarafından daha güzel bir görünüme kavuşturulacağı yönünde bir garanti verilmesi ve müdahale sonrası sürecin sağlıklı bir şekilde neticelendirilmesi niteliğinde olduğu gözetildiğinde, hekimin eylemine ilişkin olarak hukuka uygun bir tıbbi müdahale gerçekleştirildiği yönündeki görüş yeterli olmayıp, ayrıca davacının isteklerinin karşılanıp karşılanmadığı, ayıplı olduğu iddia edilen göğüs toparlama ve karın estetiği ile ilgili olarak; hekimin edimini yerine getirip getirmediği ya da komplikasyon olup olmadığı ve komplikasyon konusunda aydınlatma görevinin yerine getirilip getirilmediği ve komplikasyon yönetiminin doğru yapılıp yapılmadığı hususları tartışılıp değerlendirilmek üzere, aralarında akademik kariyere sahip, üniversitelerden seçilecek estetik plastik ve rekonstrüktif cerrahisi konusunda uzman 3 kişilik bilirkişi kurulu oluşturulmak ve gerektiğinde muayene edilmek suretiyle, maddi ve manevi tazminat koşulları oluşup oluşmadığı değerlendirilerek hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerektiği-

7251 s. K. ile HMK’nın 356. maddesine eklenen 2. fıkra hakkında-

Bölge Adliye Mahkemesince duruşma açılarak dava konusu uyuşmazlık üzerinde bir inceleme yapılması halinde, “yeniden esas hakkında bir karar” verilmesi gerektiği- 7251 s. K. ile HMK’nın 356. maddesine eklenen 2. fıkranın farklı bir değerlendirme yapılmasını gerektirir nitelikte olmadığı-