İçerik Akışı
Tasarrufun iptali- İhale bedelinin aslında borçlu tarafından ödendiği iddiası- Namı müstear-
Davacı "ihalenin muvazaalı olduğunu" değil, ihaleye "borçlu hesabına", "borçlunun çalışanı" olan davalı üçüncü kişi tarafından girilerek, bedelin aslında borçlu tarafından ödendiği iddiasında olup, borçlu adreslerinde yapılan hacizlerde, borçlu çalışanı olarak hazır bulunan, hacizli malları yed-i emin olarak teslim alan davalıların tesadüfen orada bulunduğu yönündeki iddiasının dinlenmeyeceği- Tasarrufun iptali davasına bakan mahkemece, davalı üçüncü kişinin, "borçlu çalışanı" olarak kabul edilerek, "ihale bedellerini ödeme gücü olup olmadığı", "bu ihale alımının borçlu adına yapılıp yapılmadığı" hususlarının değerlendirmesi gerektiği- Davalı borçlunun ticari defterleri ile davalı üçüncü kişinin taşınmazları sattığı dava dışı şirketlerin ticari defterleri üzerinde bilirkişi aracılığı ile inceleme yapılarak, bu şirketlere satıştan önce veya sonrasında devam eden ticari ilişkide olup olmadığının da araştırılması gerektiği-
Tasarrufun iptali- Teminat karşılığı ihtiyati haczin kaldırılması talebi- İhtiyati haczin kaldırılması talebinin, mahkemece reddine dair verilen kararların incelenmesi-
Davanın reddine dair verilen kararın Yargıtay denetiminden geçerek esastan bozulması halinde, dosyadan (İİK. mad. 281/II gereğince) verilen ihtiyati haczin, davalı tarafından kaldırılması talebinin, mahkemece reddine dair verilen kararların incelenmesinin Yargıtay’ın görevi olduğu, bu dosya ile ilgili Bölge Adliye Mahkemelerince verilen tüm kararların yok hükmünde olduğu- İhtiyati haciz kararı ile amaçlanan davacı alacaklının alacağının zayi olmasını engellemek olduğuna göre, davalının teminat karşılığında ihtiyati haczin kaldırılması talebinin değerlendirilmesi gerektiği-
Satım konusu malın teslim edilmemesi nedeniyle bedele mahsuben verilen çekler nedeniyle açılan menfi tespit davası- Mal teslimi- İspat yükü- Karşı tarafın defterleri- HMK. 222/5-
Satım konusu malın teslim edilmemesi nedeniyle bedele mahsuben verilen çekler nedeniyle açılan menfi tespit davasında, malı depolayan dava dışı şirketin beyanı dışında malın teslimine dair hiç bir delil bulunmadığı görülmekle, mahkemece "davalının, davacının defterlerine de delil olarak dayandığı, davacının defterlerini ibraz etmediği" gerekçesiyle "davanın reddine" karar verilmesinin hatalı olduğu- HMK. 222/5 gereğince işlem yapılabilmesi için, ispat yükü kendisinde olan tarafın münhasıran karşı tarafın defterlerine delil olarak dayanması gerektiği, davalı, delil listesinde davacı defterleri yanında sair delillere de dayandığından, "davalının malın teslimini ispat edemediği" göz önüne alınarak karar verilmesi gerektiği-
Dava, tıbbi kurallara aykırı diş tedavisinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemi
Tıbbi kurallara aykırı diş tedavisinden kaynaklanan tazminat istemli davada, ulaşım giderlerinin mahalli piyasa rayicine göre tespit ettirilmesi, davalının maruz kaldığı dişindeki eksilme ve kesilmelerin eski hale getirilmesi ve tedavisi için gerekli bedelin piyasa rayicine göre belirlenmesi ve bu bedellerin davalıya ödenen bedel ile toplanıp hesaplanan miktarın taleple bağlı kalınarak hüküm altına alınması, hesaplanan bedelden geçici diş bedelinin mahsup edilmemesi, usuli kazanılmış hakka dikkat edilerek hüküm kurulması gerektiği-
İhale tarihinde henüz icra mahkemesinde "icranın geri bırakılması" yargılamasının devam etmesi-
Usulüne uygun biçimde gerçekleşen ihaleden sonra icra takibinin iptal edilmesi, icranın geri bırakılması veya alacaklının takip dosyasından feragat etmesi halinde dahi bu hususların ihalenin feshi nedeni yapılamayacağı- İcra mahkemesine yapılan itirazın icrayı ve satışı durdurmayacağı (İİK. mad. 149/a-1; 33)- İcra mahkemesinin "geri bırakılma isteminin reddine" ilişkin kararına karşı istinaf yoluna başvuran borçlu veya üçüncü şahısın, takip konusu alacağın yüzde onbeşi nispetinde teminatı yatırmadığı takdirde de satışın durmayacağı (İİK. mad. 149/a-2)- İhale tarihinde henüz icra mahkemesinde icranın geri bırakılması yargılamasının devam ettiği ve satışın durdurulması yönünde bir karar alınmadığından ihalenin yapılmasının usul ve yasaya uygun olduğu-
Estetik amaçlı tıbbi müdahaleden kaynaklanan tazminat davası-
Yüz germe ve gerekse yağ dokusu alınması ile ilgili davacı isteminin davalı doktor tarafından "daha güzel bir görünüme kavuşturulacağı" yönünde bir garanti verilmesi niteliğinde olduğu, hekimin eyleminin tıp kurallarına uygun olmasının yeterli olmadığı, ayrıca davacının isteklerinin karşılanıp karşılanmadığı, "ayıplı" olduğu iddia edilen yüz germe ve yağ dokusu alma ile ilgili olarak; hekimin edimini yerine getirip getirmediği ya da komplikasyon olup olmadığı, komplikasyon konusunda aydınlatma görevinin yerine getirilip getirilmediği ve komplikasyon yönetiminin doğru yapılıp yapılmadığı hususlarının tartışılması gerektiği-
Kooperatifinin münfesih olduğunun tespiti- Kooperatife tasfiye heyeti atanması-
Üst üste 3 yıl genel kurul yapılmamış olması halinde kooperatifin feshedilmiş sayılacağı, bu tasfiyenin sağlanması için tasfiye memurunun atanması konusunda mahkemeden talepte bulunulmasına engel bir durum olmadığı- Kooperatifler Kanunu'nun 86/2 maddesi uyarınca, Bakanlığın kooperatifleri denetim yetkisi de nazara alındığında tasfiye memurunun atanması talebinin kabulü gerektiği-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi ve gecikme nedeniyle uğranılan menfi-müsbet zararların tahsili istemi- İnşaat yapılmaya münasip bir arsanın yükleniciye teslimi zorunluluğu- Arsanın imar durumundaki belirsizlik-
Davacı arsa sahiplerinin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu taşınmazı inşaat yapılacak şekilde davalı yükleniciye teslim etmedikleri anlaşıldığından, yüklenicinin kusuruyla sözleşme gereklerini yerine getirmediğinden bahsedilemeyeceği- Arsanın imar durumundaki belirsizliğin beklenenden uzun sürmesi nedeniyle arsa sahibinin sözleşme ile belirsiz bir vakte kadar bağımlı tutulması arsa sahibinden beklenemeyeceğinden arsa sahibinin sözleşmenin feshini istemekte haklı olduğu- Sözleşmenin feshinde davalı yüklenicinin bir kusuru bulunmadığından, ceza-i şart isteminin reddine karar verilmesi gerektiği- Dava konusu edilen eski ev ile bahçe duvarının davalı tarafça yıkıldığı ispat kapsamı ile tespit edilemediğinden, mahkemece maddi tazminat talebinin de reddi gerektiği-
Muvazaa nedeniyle sıra cetveline itiraz- Önceden sıra cetvelinin icra mahkemesi kararıyla iptali- Kesin hüküm- Nafaka alacaklarının muvazaalı boşanmaya dayalı olması-
İcra mahkemesi kararı ile ilk sıra cetveli iptal edilerek davalıların alacağına öncelik tanınması üzerine, davacı banka bakımından muvazaa iddiasını ileri sürmesi mümkün hale geldiğinden, sadece "sırayı" belirleyerek sıra cetvelini iptal etmiş olan icra mahkemesi kararının eldeki itiraz davası için kesin hüküm oluşturmayacağı- Davalıların her ikisinin de dava dışı borçlu kardeşlerden anlaşmalı olarak 1999 yılı içinde boşandıkları, boşanma kararı ile, düzenlenen protokol kapsamında, nafaka ve takip borçlularına ait taşınmazların devir ve tesciline de hükmedildiği, boşanma kararları ve kesinleşme tarihleri dikkate alındığında davalı eşlerin 3 yıl boyunca taşınmazları kendi adlarına tescil ettirmedikleri, dava dışı borçlu kardeşler adına kayıtlı taşınmazlara 3. kişiler tarafından haciz konmasından sonra tapu iptali tescil davası açtıkları, yine boşanma tarihi ile sıra cetveli tarihi arasında geçen uzun sürede nafakanın ödenmemesine rağmen, davalılarca cebri icraya konu edilmediği, her iki borçlu eşin muhtelif dosyalardan icra takiplerine maruz kaldıkları, yapılan zabıta araştırması ile davalılardan birinin boşandığı eşi ile birlikte yaşamaya devam ettiği, davalının adına tescil edilmesi gereken taşınmaz kirası ile kredi borcunun ödenmesine, boşandığı eşinin muvafakatinin bulunduğu anlaşıldığından, mahkemece her iki davalı bakımından sıra cetveline konu nafaka alacaklarının muvazaalı boşanmaya dayalı olup alacaklılardan mal kaçırmaya yönelik olduğunun kabulü ile sıra cetveline itiraz davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Yabancı mahkeme kararın tenfizi- Duruşma açılmadan karar verilmesi- İsticvap- Kamu düzeni-
Yabancı mahkeme kararının tenfizine ilişkin davada, yabancı mahkemece (İtalyan mahkemesince) duruşma açılmadan karar verilmiş olması kamu düzeninin ihlali olarak nitelendirilebilir mi?