İçerik Akışı

Kambiyo takibi- İmzaya itiraz- "İmzanın kuvvetle muhtemel borçlunun eli ürünü olduğunu” belirten bilirkişi raporu- Alacaklının bilirkişi raporuna itiraz etmemesinin sonuçları-

Senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfetinin alacaklıya ait olduğu- Alacaklının “imzanın kuvvetle muhtemel borçlunun eli ürünü olduğunu” belirten bilirkişi raporuna itiraz etmeyerek "bilirkişi raporu kapsamına göre davanın reddi gerektiğini" belirtmesi, sadece borçlunun "yeniden rapor alınmasına" yönelik talebinin olması halinde, bilirkişi raporundaki bu belirsizliğin borçlu lehine değerlendirilerek "itirazın kabulü" ile "takibin durdurulmasına" karar verilmesi gerektiği

Teminat bonosu- Temel ilişki- Neyin teminatı olduğunun belirtilmesi- Bononun mücerrettik vasfı- Vade tarihi içermeyen bono- Yazılı belge ile ispat-

Bir “teminat bonosu”ndan söz edilebilmesi için, ya bonoyu düzenleyen kişinin temel ilişkiden kaynaklanan ediminin (cezai şart öngörülen durumlar dışında) doğrudan doğruya belirli bir para borcunun ödenmesi olmaması yani paradan başka bir edim olması ya da alacaklının uğrayacağı muhtemel zararları güvenceye bağlamak amacı ile bonoyu vermiş olması gerektiği- Bonoda teminat kaydı var ise de, neyin teminatı olduğunun belirtilmemesi halinde, bu kaydın, bononun mücerrettik vasfını ortadan kaldırmayacağı- Bononun teminat amaçlı verildiğinin kabul edilebilmesi için, neyin teminatı olarak verildiğinin ya bononun önündeki veya arkasındaki yazılar veya ayrı bir belge ile teminat senedi olduğunun kanıtlanması gerektiği- Keşideci ile lehtar arasında düzenlenen ek protokolde "vade tarihi içermeyen takip konusu bononun bedeline açıkça atıf bulunulduğu, ek protokol ile senedin düzenleme tarihinin aynı olduğu gözetildiğinde, İİK. mad. 169/a kapsamında bononun sözleşme ile bağlantısının kanıtlandığının ve belirtilen ek protokolün içeriğine göre senedin teminat amacıyla verildiğinin, alacağın varlığının ve miktarının yargılamayı gerektirdiğinin kabulü gerektiği- "Takibe dayanak yapılan senede doğrudan bir atıfta bulunulmadığı gibi, senedin, teminat senedi olarak verildiğine dair bir kaydın da sözleşmede yer almadığı, borçlunun, iddiasını yazılı bir belge ile ispat edemediği" gerekçesiyle “borca itiraz"ın reddine karar verilmesi gerektiğine ilişkin Yargıtay 12. HD. kararının isabetsiz olduğu-

Kamulaştırma işleminin kesinleşip kesinleşmediği- Malikin adresinin tespiti- İlanen tebligat-

Kamulaştırma işlemine tabi tutulan taşınmazla ilgili olarak, idare tarafından malikin adresinin tespiti amacıyla tapu memurluğu ve vergi dairesi müdürlüğüne müzekkere yazıldığı, gelen müzekkere cevaplarına istinaden bildirilen adrese noter kanalı ile kamulaştırma evrakının gönderildiği, ancak tebligatın bila tebliğ iade edildiği, bunun üzerine belediye başkanlığı, muhtarlık ve jandarma komutanlığına adres araştırması için müzekkereler yazıldığı, ancak malikin adresinin tespit edilemediğinden ilanen tebligat yoluna gidildiği anlaşılmakla, her iki tarihte yayınlanın gazete ilanlarında parsel numarası, taşınmazın yüzölçümü, m2 fiyatı, istimlak bedeli kısımlarının dava konusu ... parsel sayılı taşınmazı işaret ettiği, ayrıca gazete ilanlarında malikin ismi farklı yazılmış ise de, ilanda ismin yanında “... oğlu” ibaresinin bulunduğu, dosya içerisinde mevcut mirasçılık belgesi kararında da malikin babasının isminin olduğu görülmekle bu haliyle gazetede yapılan ilanen tebligatların usulüne uygun olduğu-

Kredi kartı hesabına yatırılan paranın geri ödenmediği iddiası- Ödünç iddiası- İspat yükü-

Kimin, ne amaçla para yatırdığı belli olmaksızın yalnızca “Bankamatik yatan” yazılı hesap özetinin, senet niteliği taşımadığı ve ödünç iddiasını ispata elverişli kabul edilemeyeceği- Davalı "paranın borç olarak gönderildiğini" kabul etmemiş, aksine "kendisine olan borcun ödendiğini" savunmuşsa da, bu savunmanın ödünç verilme olgusunu inkar anlamına geldiği ve ispat yükünün hâlen daha davacı üzerinde olduğu; davalının karşı ispat için delil sunmasının bu durumu değiştirmeyeceği- 1086 s. HUMK'nun yürürlükte olduğu dönemde verilen dava dilekçesinde "ve sair kanuni deliller"e dayanan davacıya yemin delili hatırlatılarak varılacak sonuca göre hüküm kurulması gerektiği-

28 Temmuz 2021 ÇARŞAMBA - Resmî Gazete- Sayı : 31551

MADDE 3 – 20/2/1930 tarihli ve 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanunun mülga 4 üncü maddesi aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.

28 Temmuz 2021 ÇARŞAMBA - Resmî Gazete- Sayı : 31551

MADDE 17 – 14/12/2009 tarihli ve 5941 sayılı Çek Kanununun geçici 5 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Basit yargılama usulü- Ön inceleme duruşmasında tanık listesi verilmesi- Adil yargılanma hakkı-

Dava dilekçesinde ve cevap dilekçesinde soyut olarak tanık deliline dayanan tarafın, ön incelemede hakimin tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları tespit etmesinden sonra, hangi konulara ilişkin ve hangi vakıayı ispat için hangi tanığı delil olarak bildirebileceğini belirleyebileceği- "Basit yargılama usulünde, davalının ön inceleme duruşmasında tanık listesi vermek için istediği süre talebinin mahkemece reddedilmesine yönelik direnme kararının yerinde olduğu" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsemediği-

Eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit istemi- Arabuluculuk dava şartı-

Menfi tesbit davalarında dava açılmadan önce arabulucuya başvurmanın dava şartı olmadığı-

Duruşma gününün UYAP'tan öğrenilmesine karar verilmesi- Davanın açılmamış sayılması-

Taraflardan biri veya vekili mazereti nedeniyle belirtilen gün ve saatte duruşmaya gelmemiş, mazeret dilekçesi göndermiş, mahkemece de bildirilen mazeret kabul edilmiş ise, mazeret bildiren tarafa tensip edilecek duruşma gününün davetiye ile bildirilmesi gerektiği- Gelmeyen tarafın mahkeme gününü kalemden ya da UYAP'tan öğrenmesi şeklinde karar verilemeyeceği- Davanın işlemden kaldırılması kararından önce davacının duruşma gününü kalemden öğrenmesine dair karar verilmesi hususu, usulüne uygun bir tebliğ mahiyetinde olmadığı için işlemden kaldırma kararının isabetsiz bulunduğu, mahkemece üç aylık yasal süre dolmasına rağmen, davacı tarafça süresinde yenilenmediğinden, davanın HMK'nın 150. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmesinin hatalı olduğu-

Kıymet takdirine itiraz- 2 yıllık sürenin başlangıcı (İİK.128/a-2)-

Kıymet takdirine itiraz üzerine, icra mahkemesinin, oluşturduğu bilirkişi kurulu ile "icra müdürünün kıymet takdiri yaptırdığı tarih" itibariyle taşınmazın değerini belirleyerek memur işlemini denetlediği- Kıymet takdirine itirazda, icra dairesi tarafından belirlenen değerin malın gerçek değerini yansıtıp yansıtmadığı, dolayısıyla memur işleminin doğru olup olmadığı denetlendiğinden icra mahkemesince yapılan keşif tarihinin veya icra mahkemesinin karar tarihinin İİK. mad. 128/a-2'da yer alan "2 yıllık sürenin başlangıç tarihi olarak" kabulünün mümkün olmadığı- "Kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı” ifadesinin, kıymet takdirine itiraz üzerine icra mahkemesince yapılan keşif tarihi veya keşif sonrası verilen bilirkişi raporu tarihi olarak yorumlanamayacağı- İcra mahkemesince "icra müdürünün kıymet takdiri yaptırdığı tarih" itibariyle taşınmazın değeri belirlenerek memur işlemi denetlendiğinden, taşınmazın değerinin, "hükme esas alınan kıymet takdir raporu tarihine" göre değil, icra dairesince yaptırılan kıymet takdir tarihine göre belirlenmiş olacağı ve bu nedenle İİK. mad. 128/a-2'de öngörülen 2 yıllık sürenin de icra dairesince yaptırılan kıymet takdir tarihinden itibaren başlayacağı-