Dava konusu taşınmaz, Kadastro Müdürlüğü'nün 06.12.2013 tarihli yazısında belirtildiği üzere dere ve yol boşluğu olarak tespit dışı bırakılmış olup, böyle bir yerin TMK'nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunun'un 14 ve 17. maddeleri gereğince edinilebilmesi için zilyetlik koşullarının davacı yararına gerçekleşmesi yanında aynı zamanda taşınmazın nitelik itibariyle de kazanmaya elverişli yerlerden olması gerekeceği-
TMK’nun 724 ve devamı maddeleri gereğince açılan davalar adli yargı yerinde incelenmekte ve sonuçlandırılmakta olup, bu tür davaların idari yargıda görülmesi olanağı bulunmadığı-
Muvazaa iddiasının yazılı delille ispat kuralı, ancak hukuki işlemin taraflarına yönelik ispat kuralı niteliğinde olup,hukuki işlemin tarafı olmayan üçüncü kişilerin bu işleme yönelik muvazaa iddialarını tanık dahil her türlü delille ispat edebilmeleri gerekeceği-
TMK'nun 676. maddesi uyarınca, mirasçılar arasında payların oluşturulması ve fiilen alınması veya aralarında yapacakları paylaşma sözleşmesi mirasçıları bağlayacağı, paylaşma sözleşmesiyle mirasçılar, tereke mallarının tamamı veya bir kısmı üzerindeki elbirliği mülkiyetinin miras payları oranında paylı mülkiyete dönüştürülmesini de kabul edebileceği ve paylaşma sözleşmesinin geçerliliğinin yazılı şekilde yapılmasına bağlı olduğu-
Dava, kadastroda tespit dışı bırakılan taşınmaz bölümlerinin kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak TKM'nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi gereğince açılan tescil davası olup, taşınmazın niteliğinin hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde araştırılıp belirlenmesi zorunlu olduğu; TMK'nun 713/1 fıkrasına dayalı olarak açılan davalar kamu düzeni ağırlıklı davalar olduğundan bir bakıma mahkemece her türlü araştırma ve incelemenin kendiliğinden yapılmasının zorunlu olduğu-
Davacının, kendi adına kayıtlı nizalı taşınmazların kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını açıklayarak tapularının iptali ile terkinine karar verilmesini istediği davada; kıyıların, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki kamu malı niteliğinde olup; özel mülkiyete konu olmaması gerekeceği-
Davacı Hazine vekili, tapuda davalı şirket adına kayıtlı bulunan 592 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının kıyı kenar çizgisinin deniz tarafında kaldığını açıklayarak, bu kısmın tapu kaydının iptali ile kıyı olarak terkinine karar verilmesini istemiş olup,mahkemece hangi kıyı kenar çizgisinin hükme esas alındığı karar içeriğinden tam olarak anlaşılamadığından, bu hususun açıklığa kavuşturulması ve ona göre hüküm kurulması gerekeceği-
Tapu iptali davasında, dava konusu taşınmazın 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı doğrultusunda belirlenen veya belirlenecek olan kıyı kenar çizgisine göre değerlendirilmesi, ayrıca 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa'nın 16. maddesiyle 3402 sayılı Yasa'nın 36. maddesine bazı ilaveler getiren 36/A maddesi hükmüne göre kadastro işlemleri sebebiyle açılan davalar nedeniyle yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulamayacağı-
Aynı koşullar altında, malik tapu kütüğünde anlaşılamayan veya yirmi yıl önce ölmüş yada hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamını veya bölünmesine sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebileceği-
Dava konusu taşınmazın, 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıyla belirlenen veya belirlenecek olan kıyı kenar çizgisine göre değerlendirilmesi, ayrıca 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa'nın 16. maddesiyle 3402 sayılı Yasa'nın 36. maddesine bazı ilaveler getiren 36/A maddesi hükmüne göre kadastro işlemleri sebebiyle açılan davalar nedeniyle, yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulmaması gerekeceği-