Davanın açılmamış sayılması kararı usule ilişkin nihai karar olup HUMK'nun 423/6. maddesi hükmü gereğince yargılama gideri niteliğindeki vekalet ücretinin de karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gözönünde bulundurularak hükme bağlanması gerekeceği-
Davacı tarafın talebinin muvazaa nedeniyle satışın iptali olduğu ve buna göre davaya bakma görevinin genel mahkemelere ait olduğu-
3621 sayılı Kanun'un 5 ve 9. maddelerine göre de kıyı kenar çizgisinin belirlenmesinin zorunlu olduğu- 3402 sayılı Yasa'nın 36. maddesine bazı ilaveler getiren 36/A maddesi hükmüne göre kadastro işlemleri sebebiyle açılan davalar nedeniyle yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulamayacağı-
Tapu iptali ve terkin, men-i müdahale, yıkım davasında, işin esasının ve dava konusu taşınmazın, 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıyla belirlenen veya belirlenecek olan kıyı kenar çizgisine göre değerlendirilmesi ve ayrıca 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa'nın 16. maddesiyle 3402 sayılı Yasa'nın 36. maddesine bazı ilaveler getiren 36/A maddesi hükmüne göre kadastro işlemleri sebebiyle açılan davalar nedeniyle yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulmaması gerekeceği-
Kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından açılan ve henüz infaz edilmemiş bulunan dava ve kararlarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dâhil yargılama gideri yükletilemeyeceği-
Dava TMK'nun 713 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi gereğince açılan tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin olup, davacı dava konusu taşınmazın miras bırakanından kaldığını bildirdiğine ve taşınmazın da mirasçılar adına tapuya tescil edilmesini istediğine, tereke murisin ölüm tarihi itibariyle elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olduğuna göre davada yer almayan diğer mirasçıların yöntemine uygun bir biçimde muvafakatlarının alınması, davaya katılmalarının sağlanması veya TMK'nun 640. maddesi uyarınca miras ortaklığına bir temsilci atanarak onun huzuruyla yargılamaya devam edilmesi, dava şartı yerine getirildikten sonra uyuşmazlığın esasının incelenmesi gerekeceği-
Kesin hüküm, HMK'nun 303. (HUMK. m. 237) maddesinde düzenlenmiş olup, kesin hükümden söz edebilmek için, öncelikle, davanın taraflarının konusunun ve hukuki sebebinin aynı olması gerekeceği-
Dava; Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, dava konusu parselin, ham toprak niteliğinde Hazine adına tesciline karar verildiğine göre, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi uyarınca imar ve ihyaya muhtaç yerlerden olduğunun kabulü gerekeceği-
Dava; tespit tarihinden sonra, ancak tapu kaydının oluştuğu tarihten önceki satış senetlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, satış tarihi itibarı ile taşınmaz tapuda kayıtlı olduğundan, haricen satışı Türk Medeni Kanunu'nun 706, Borçlar Kanunu'nun 213 ve (6098 sayılı Borçlar Kanunun 237 m.) Tapu Kanunu'nun 26. maddesi hükümleri karşısında geçersiz olup, böyle bir satışın, haricen satın ve devralan kişiye herhangi bir hak bahşetmeyeceği-
Tapu iptali ve tescil davasında, tapu kaydının doğu sınırının ''hali'' göstermesi nedeniyle bu sınırdaki komşu parsellere ait tapu kayıtlarının getirtilerek çekişmeli taşınmazı hangi yönde ve nitelikte gösterdiğinin saptanması, komşu taşınmazların dağıtıma tabi tutulup tutulmadığı, dağıtıma tabi tutulmuş ise sabit olmayan sınırın yönü itibarıyla sabit sınır haline gelip gelmediğinin üzerinde durulması, taşınmazın kadastro sırasında uygulanan tapu kaydının kapsamı dışında kalıp kalmadığının belirlenmesi, kapsam dışında kalması halinde zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olup olmadığının tereddüde yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkarılması gerekeceği-