Davacıların, dava konusu taşınmazların babalarının zilyetliğinde iken kendilerine intikal ettiğini bildirmiş olmaları ve 08.06.2010 tarihli keşifte taşınmaz başında dinlenen yerel bilirkişi ve davacı tanıkları tarafından bu husus doğrulanmış bulunması nedeniyle çekişmeli taşınmazın, babalarından davacılara devir şekli (taksim, bağış, satış vs.) üzerinde durulması gerekeceği-
HMK'nun 33. maddesi (HUMK.nun 74 ve 76 maddeleri) uyarınca olayları bildirmek taraflara, hukuki niteleme hakime ait olduğundan, Mahkemece, davanın TMK'nun 724. maddesi uyarınca temliken tescil olarak nitelendirilmesi, bu hukuki niteleme doğrultusunda toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Kural olarak kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakılan bir yer için tespit öncesi zilyetlik hukuksal nedenine dayanılması halinde tespit dışı bırakılma tarihinden, davanın açıldığı tarihe kadar makul sürenin kaçırılmaması gerekip; tespit sonrası imar-ihya ve zilyetlik nedenlerine dayalı tescil isteklerinde ise, tespit dışı bırakıldığı tarihten davanın açıldığı tarihe kadar, öncelikle imar ve ihyanın tamamlandığı tarihten itibaren yirmi yıllık sürenin aralıksız-çekişmesiz davacı yararına gerçekleşmesinin zorunlu olması gerekeceği-
Kural olarak; TMK'nun 640/2 ve 702/2. maddelerine göre; miras bırakanın beyan edilen ölüm tarihi itibariyle terekesi elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olup, TMK'nun 702. maddesi uyarınca tasarrufi işlemlerde oybirliği aranması gerekeceği-
Miras payının devrine konu sözleşmelerin, ayni hakkı (mülkiyet) içerdiğinden zamanaşımına tabi olmaması gerekeceği-
Davacılar vekilinin “malikin tapu kütüğünden anlaşılamaması” nedenine dayanarak iptal ve tescil isteğine göre, Kanun'un açık hükmü dikkate alındığında tapu sicilinden malikin kim olduğunun anlaşılamaması hali; taşınmaz malın sahibinin kim olduğunun bilinmesine yarayacak, kimliğini ortaya koyacak gerekli bilgi ve belgelerin tapu sicilinden (kütüğünden) çıkarılmasının imkansız olması olup, genel olarak, gerekli dikkati gösteren herkesin kayıtlarda malikin kim olduğunu anlayamayacağı hallerde tapu sicilinde yazılı olan malikin bilinmediğinin kabulü gerekeceği-
Taraf ehliyeti, başka bir deyişle davada taraf olabilme niza konusu hukuki ilişkinin süjesi olabilme ehliyeti olup, somut olayda dava, nizalı taşınmazın bir kısım paydaşlarına ilişkin paylara yöneltilmediği, taşınmazın bir bölümünün iptal ve tescil isteğine ilişkin olduğu için, uyuşmazlık konusu taşınmazın tüm paydaşlarına yöneltilmesi gerekeceği-
6100 sayılı HMK'nun 303. maddesinde yer alan düzenlemeye göre ise, bir davanın diğer bir davada kesin hüküm teşkil etmesi için taraflarının aynı olması, dava sebeplerinin ve dava konusunun aynı olması gerekip, ilk davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesi durumunda, aynı taraflar arasında aynı hukuki sebeple ve aynı konuda ikinci açılan davanın kesin hüküm nedeniyle reddinin gerekeceği-
19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16. maddesiyle 3402 sayılı Yasanın 36. maddesine bazı ilaveler getiren 36/A maddesi hükmüne göre kadastro işlemleri sebebiyle açılan davalar nedeniyle yargılama giderlerinden (6100 sayılı HMK'nun 323/1-a maddesi uyarınca yargılama giderlerinden sayılan celse, karar ve ilam harçlarından) ve vekalet ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulamayacağı-
Ölü kişiye karşı dava açılamadığı gibi, ölü kişi adına iptal ve tescile de karar verilemeyeceği- Bir davada verilen hükmün, yalnız o davanın tarafları bakımından kesin hüküm oluşturması gerekeceği-