Davacıların miras bırakanın kızları, davalının ise tek oğlu olduğu, taşınmazın temliki sırasında gösterilen bedel ile gerçek değeri arasında açık fark bulunduğu, özellikle tanık anlatımlarına göre, taşınmazın satışının çevrede duyulmadığı, öte yandan bedel ödendiğinin savunulmasına rağmen intifa hakkının miras bırakan üzerinde bırakılarak yalnızca çıplak mülkiyetin devrinin hayatın olağan akışına uygun bir davranış olmayacağı, davalının taşınmazın miras bırakan tarafından satın alınması sırasında bedelini kendisinin ödediği ve keza muristen devralırken davacılara bedel ödediği yönündeki savunmalarının herhangi bir belge ile desteklenmediği, miras bırakanın taşınmazı satması için ihtiyacı veya makul nedeninin bulunduğunun da kanıtlanamadığı gözetildiğinde, anılan temlikin gerçek bir satış olmayıp mal kaçırma amaçlı ve bağış niteliğinde olduğu sonucuna varıldığı-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 01.04.1974 tarih ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında miras bırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinin kabulünün gerekeceği, bir başka ifade ile murisin iradesinin önem taşıyacağı-
İptal edilen tapuların miras payları oranında tüm mirasçılar adına tesciline karar verilmesi yerine; şahsiyetin ölümle son bulacağına ilişkin TMK.’nun 28. maddesi hükmü ile Devletin, bütün taşınmazların hukuki ve geometrik durumlarını belirleyerek doğru sicile bağlama yolunda benimsediği genel ilke “dolu pafta sistemi” göz ardı edilerek ölü kişi (miras bırakan) adına tescile karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Davalının dava açılmasına sebebiyet verdiği söylenemeyeceğinden; yargılama giderlerinden davacı tarafın sorumlu tutulması gerekirken, davalıya yükletilmesinin doğru olmadığı-
Muris muvazaasında miras bırakanın gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istediği, ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devrettiği-
Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde, tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (sabit tenkis oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağının (TMK.564) araştırılmasının gerekeceği, bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse, bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tescil edilmesinin gerekeceği-
Mirasbırakanın temlik tarihinde 84 yaşında olduğu, davacı manevi evladının murisle ilgilenmediği, murisle davalı tarafın ilgilendiği, ölünceye kadar bakma akitlerinin ivazlı akitlerden olup davalının bakım borcunu yerine getirdiği, mirasbırakanın mal kaçırma amacı olsa idi tüm malvarlığını devredebilecekken bunu yapmadığı, dolayısıyla temlikin gerçek bakım karşılığı olduğunun, mal kaçırmanın amaçlanmadığının anlaşıldığı, hal böyle olunca davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Muris adına tapuda ferağ verildikten kısa bir süre sonra davalıya satıldığı, keşif sonucu alınan bilirkişi raporuna göre ise akit tarihindeki gerçek değerin çok yakın olduğu; muris adına kayıtlı geride arsa ve bağımsız bölüm nitelikli taşnmazlar bulunduğu, dava dışı mirasçının tanık olarak alınan beyanında, ‘taşınmazın kamulaştırma bedelinin muris tarafından harcandığını, daha sonra kamulaştırmadan vazgeçilmesi nedeniyle murisin parasının bulunmadığını ve mirasçılara satın alması için teklif ettiğini, davacılar ve kendisi tarafından kabul edilmeyince davalının bedelini Hazineye ödeyerek satın aldığını’ söyleyerek davalının savunmasını doğrulamış olduğu görüldüğünden, mirasbırakanın yapmış olduğu temlikle ilgili olarak gerçek amaç ve iradesinin mirasçıdan mal kaçırmak olmadığının ve bu amaçla temlikin gerçekleştirilmediğinin kabul edilmesinin gerekeceği, hal böyle olunca, açılan davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulmasının gerekeceği-
Muris muvazaası sebebiyle tapu iptali ve tescil davası ile birlikte tenkis davasının açılabileceği, bu iki davanın hukuksal nitelikleri farklı olmakla birlikte beraber açılmaları durumunda öncelikle daha geniş kapsamlı olan muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil isteminin çözümlenmesinin ve yetki konusunda bu doğrultuda değerlendirilmesinin gerekeceği-