Geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili istemi-
Mahkemece taraf iddia ve savunmalarının Sermaye Piyasası Kanunu'nun 16. maddesi ve anılan yasal düzenleme kapsamında değerlendirilerek sonucuna göre bir karar vermek üzere kararın re'sen bozulmasına karar vermek gerektiği-
Davacı, takip konusu alacağın büyük bir kısmını ödemiş olmasına rağmen, davalı alacaklı tarafından icra dosyasına ödemeler bildirilmeden, borcun tamamı üzerinden icra takibine devam edilmesi nedeniyle, davacının işbu davayı açtığı tarih itibarıyla borçlu olmadığının tespiti talebi yönünden hukuki yararının mevcut olduğu, bu nedenle, mahkemece dava tarihi itibarıyla alacak borç durumu belirlenerek, davacının dava tarihindeki haklılık durumu tespit edilip buna göre vekalet ücretine ve yargılama giderlerine hükmedilmesi gerekeceği-
Hile ile senet imzalatıldığı iddiasıyla açılan menfi tespit davasında, davalı hakkında davacı tarafça yapılan suç duyurusu neticesinde ...... Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ............ soruşturma sayılı dosyası ile davalı hakkında iddianame düzenlendiği anlaşıldığından, açılan ceza davası bekletici mesele yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
5464 sayılı Yasa kapsamında düzenlenmiş olan kredi kartı borcundan kaynaklanan uyuşmazlıkta, taraflar arasında kredi kartı üyelik sözleşmesinin varlığı sabit olup, yazılı sözleşme bulunmamasının uyuşmazlığa bu kanunun uygulanmasına engel olmadığı, anılan Yasa'nın 26. maddesinde kredi kartı borçları ile ilgili özel bir faiz düzenlemesi bulunduğundan, somut olayda 5464 sayılı Yasa'nın 26. maddesi uyarınca faize hükmedilmesi gerekeceği-
Bedelsizlik iddiasına dayalı eldeki menfi tespit davasında, davalı hamilin TTK 687'ye göre kötü niyetli olduğunun, senedi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olduğunun davacı tarafça kanıtlanıp kanıtlanmadığı- Önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş, yeni ve değişik bir gerekçe ile hüküm kurulduğundan, bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevinin Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye ait olduğu-
Mahkemece direnme kararı verilse dâhi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen kararın direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucunda verilen yeni hüküm olarak kabul edileceği, kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daire'ye ait olacağı-
Malen kaydı ile davalı adına düzenlenen bonoların asıl alacaklısı dava dışı şirket olup, davacı borçlunun lehtar davalıya değil de, lehtarın temsilcisi olduğu dava dışı şirkete borcu olduğu açık olduğundan tarafların buna ilişkin ikrarının dikkate alınması gerektiği- Tarafların asıl alacaklının dava dışı şirket olduğunu ikrar etmesiyle, kambiyo hukukuna ilişkin ilkelerin eldeki davada uygulama imkânı kalmadığı gibi, ikrarın da tarafları bağlayacağı- "Taraflar arasındaki temel ilişkinin ortadan kalkmadığı, bononun kıymetli evrak niteliğini ortadan kaldıracak bir durumun söz konusu olmadığı, sadece faturalara bakılarak bir sonuca ulaşılamayacağı, davacı dava konusu bonoları verdiğini kabul ediyorsa, mal almadığını ya da bono bedelini ödediğini ispat etmesi gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Bonoda kural olarak ispat yükünün 'senedin bedelsiz olduğunu' iddia eden tarafa ait olduğu, ancak, bir defa bir mal alışverişine dayandığı 'malen' kaydıyla ya da bir alacak borç ilişkisine dayandığı 'nakten' kaydı ile senede yazılmışsa, artık buna uyulması gerektiği; bu kayıtların aksinin savunulmasının senedin ta'lili (nedene, illete bağlanması) anlamına geldiği ki, böyle bir durumda ispat yükü yer değiştireceği, senedi ta'lil edenin, savını kanıtlamak yükümlülüğü altına gireceği- Senette borcun nedeni 'mal' ya da 'nakit' olarak belirtilmişse, tarafların yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacağı, eğer yanlardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, lehine olan senet karinesi çürümüş sayılacak, bunun sonucu olarak da, iddiası paralelinde ispat yükünü de üstleneceği, buna senedin ta'lili dendiği, bu anlamda 'ta'lil senet metninde açıklanan düzenleme (ihdas) nedenine aykırı beyanda bulunma' anlamına geldiği-
Menfi tespit davalarında ispat yükü- Menfi tespit davalarında kural olarak ispat yükü alacaklıya ait ise de alacak ilişkisi kambiyo senedinden kaynaklanıyorsa senede karşı senetle ispat kuralı gereği tekrar borçlu tarafa geçtiği; ne var ki lehtar senetteki ihdas nedenini değiştirir şekilde talilde bulunursa ispat yükünü üzerine almış olacağı- Somut olayda davaya konu bono üzerinde düzenleme nedeni teminat olarak gösterilmiş olup davalı taraf savunmasında söz konusu bononun taraflar arasında araç alım satımından kaynaklanan borcun ödenmesi amacıyla düzenlendiğini ileri sürdüğüne göre işbu savunma senedin düzenlenme nedeninin talili niteliğinde olup ispat yükünün davalıya ait olduğu-