Davanın icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası niteliğinde olduğu, ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği ancak borçlunun gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın % 15'inden aşağı olmamak üzere teminat göstermesi halinde icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi konusunda tedbir kararı verilebileceği, mahkemece verilen "takibin durdurulmasına yönelik talebin reddine" dair kararda isabetsizlik bulunmadığı, o halde mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacının istinaf başvurusunun esastan reddinin gerektiği-
Menfi tespit davalarında kural olarak ispat yükü alacaklıya ait ise de alacak ilişkisi kambiyo senedinden kaynaklanıyorsa senede karşı senetle ispat kuralı gereği ispat yükünün tekrar borçlu tarafa geçtiği- Senedin üzerindeki malen kaydının borçlu tarafından doğrulanması halinde senedin talilinden söz edilemeyeceğinden ispat yükünün davacı borçlu üzerine kalacağı-
İİK'nın 16. maddesi uyarınca icra memur işlemini şikayete ilişkin davada, Cumhuriyet Savcılığına yapılan şikayet ve ceza mahkemesinde açılan davanın kendiliğinden icra takibini durdurmayacağı ve bekletici mesele yapılamayacağı, borçlu tarafından İİK'nın 72/3. maddesi koşullarında menfi tespit davası açılması halinde alacağın %15'inden aşağı olmamak üzere teminat karşılığında mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesinin istenebileceği, mahkemece verilen tedbir kararının İİK'nın 72/3. maddesi uyarınca verilmiş olduğu ve ve ayrıca takibin durdurulması kararı verilmediği-
Davanın menfi tespit istemine ilişkin, istinafa konu kararın ise HMK'nun 209. maddesi gereğince takibin teminatsız durdurulması talebinin reddine ilişkin ara karar olduğu; davacının takibin HMK'nun 209/1. maddesi uyarınca teminatsız durdurulması talebinin reddine karar verildiği, ancak davacı vekili, dava konusu çekin üzerindeki kaşenin gerçeği yansıtmadığını ve savcılığına suç duyurusunda bulunduklarını belirtmiş ise de, henüz soyut nitelikte olan, somut hal almayan takibe konu senedin sahteliği veya imzaya itiraz iddialarının HMK'nun 209/1. maddesi uyarınca takibin durdurulması için yeterli olmadığı-
Eğer yanlardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, lehine olan senet karinesinin çürümüş sayılacağı, bunun sonucu olarak da, iddiası paralelinde ispat yükünü de üstleneceği, buna senedin talili dendiği, bu anlamda talilin senet metninde açıklanan düzenleme (ihdas) nedenine aykırı beyanda bulunma anlamına geldiği, dava konusu bonoda; davalı keşideci-borçlu, davacı ise lehtar-alacaklı olduğu, ihdas nedeni olarak “nakten” kaydı bulunduğu, bu durumda ‘senedin, hizmet nedeniyle verildiğini’ beyan eden, senet üzerindeki ihdas nedenini talil eden davalı tarafın ispat yükünü üzerine aldığı, davalı tarafça ‘senedin nakden değil, hizmet karşılığı verildiği’nin ispatlanması gerektiği-
İşçi ve işveren arasındaki uyuşmazlıklardan kaynaklanan menfi tespit davalarında, dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığı-
"Senedin tanziminden 12 yıl sonrasına vade tarihi yazılmasının hayatın olağan akışına uygun düşmediğini" iddia ederek bedelsizlik ve sahtelik sebeplerine dayalı açılan menfi tespit davasının reddi gerekeceği-
Dava esnasında borçlular tarafından takip dosyasına ödeme yapılarak borç ödenmek suretiyle takip sonuçlandığından, konusuz kalan dolayısıyla dosya borcundan dolayı borçlu olmayan davacı tarafın borçlu bulunmadığının tespitiyle haksız tahsil edilen tutarın istirdadına ve istirdada konu tutarın %40 oranında tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekeceği-
Sahtelik iddiasına dayalı menfi tespit istemlerinde imzanın sahteliğinin iddia edilmesi halinde HMK'nın 209. maddesinin özel düzenleme niteliğinde olması nedeniyle, tedbir taleplerinin bu maddedeki koşullar göz önünde bulundurulmak suretiyle değerlendirilmesi gerektiği- Senedin takibe konu edildiği icra takibinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbire ilişkin davada, uyuşmazlık konusu tedbir koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmakta olup; dava konusu senedin tanzim tarihi itibariyle kooperatif yetkilisi tarafından düzenlenmediği anlaşılmakla, tedbir talebinin kabulü gerektiği-
Haciz ihbarnameleri sonucu şeklen borçlu durumuna düşürülen 3. kişi, İİK'nun 72. maddesindeki genel hükümden yararlanarak menfi tespit davası açabilir mi?