Talep edilen süreden red edilen kısmın 1.10.2005-8.2.2008 tarihler arasındaki süre olduğu, bu nedenle mahkemece 1.10.2005-8.2.2008 tarihler arası yıllık kira miktarlarını belirleyip, denetime elverişli bir biçimde bu belirlenen miktar üzerinden davalı yararına vekalet ücreti verilmesinin, yargılama giderinin de bu ret ve kabul oranına göre tahsiline karar verilmesinin gerekeceği-
İİK.nun 269/2 maddesi hükmüne göre borçlu itirazında kira akdini ve varsa buna ait sözleşmedeki imzasını açık ve kesin olarak reddetmezse akdi kabul etmiş sayılacağı-
Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, davanın temelini oluşturan icra takibi 12.11.2012 tarihli olup, 6352 sayılı Yasa ile İİK'nun 72/4 ve 72/5 maddelerinde öngörülen tazminat oranları anılan Kanunun yürürlüğe girdiği 05.07.2012 tarihinden sonraki takip işlemleri ile ilgili davalarda uygulanmak üzere %40'tan %20'ye indirilmiş olduğundan, mahkemece somut olayda davalı aleyhine %20 oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
4077 sayılı Yasa’nın 23. maddesinin bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngördüğü-
Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, Anayasanın 141/III. maddesinde “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” düzenlenmesi yer almakta ve HMK'nın 297. maddesinde de mahkeme kararının içeriğinde bulunması gereken öğeler açıklanmış olup gerekçe, kararının denetiminin yapılabilmesi ve tarafların kararın doğruluğu veya yanlışlığı konusunda fikir sahibi olmasını sağlayarak kanun yollarına başvurma konusundaki tutumlarının belirlenebilmesi açısından önemli bir işlev göreceğinden, mahkemece kararın gerekçeli olarak yazılması gerekeceği-
Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında İİK'nın 72.maddesinde öngörülen %40 tazminat yönünden çelişki yaratılmış olup bu hal, HUMK.’nun 381/2. (HMK m 298/2) maddesine aykırılık teşkil ettiğinden 10.04.1992 gün ve 1991/7 Esas, 1992/4 K. sayılı Yargıtay İçtihatı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı uyarınca bir hüküm kurulması gerekeceği-
Senetlerde dava dışı şirketin kaşesi basılmış ise de davacının anılan şirketin yetkili temsilcisi olmadığı dosya içeriğinden sabit olup somut olayda uygulanması gereken 6762 sayılı TTK'nun 590. maddesi uyarınca temsile yetkili olmadığı halde bir şahsın temsilci sıfatıyla bir poliçeye imzasını koyan kimse o poliçeden dolayı bizzat mesul olduğu, aynı kanunun 690. maddesi yollaması ile bonolarda da uygulanması gereken 590. madde hükmüne göre somut olay bakımından davacının dava konusu bonolardan dolayı kişisel sorumluluğunun bulunduğu ve yerel mahkeme gerekçesinde sözü edilen ceza mahkemesi kararının bu davanın sonucunu etkileyecek nitelikte bulunmadığının gözetilmesi gerekeceği-
Menfi tespit ilamının İcra ve İflas Kanunu'nun 72/5. maddesi karşısında kesinleşmeden takibe konulamayacağı, ilam bir bütün olup, ilamda yer alan eklentilerin de aynı kurala tabi olduğu, ilamda yer alan tüm alacak kalemlerinin ilamın kesinleştiği tarihte muaccel hale geleceği belirgin olmakla, ilam kesinleşmeden eklentilerin ayrıca takibe konu edilmelerinin de söz konusu olamayacağı-
Davacı yanın, 'dava konusu senedin davalıdan alınacak mallar karşılığında avans olarak davalıya verildiğini' iddia ettiği, senede karşı ileri sürülen iddiaların da yazılı delille ispatı gerektiği, somut olayda ispat külfeti davacı yanda olup davaya konu senedin davalıdan alınacak mallar karşılığı avans olarak verildiğinin usulüne uygun delillerle ispatı gerekirken mahkemece bu husus gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme sonucu ispat külfetinin tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şeklide hüküm kurulması doğru olmadığı-
Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, dava konusu çekin hatır çeki olduğunu ileri sürmüş olan davacının, bu iddiasını yazılı delillerle kanıtlaması gerektiğinden mahkemece, dava konusu çekin, davalının bankadan kredi kullanması amacıyla teminat olarak verildiğini, gerçek bir borcu yansıtmadığı yönündeki davacı iddialarının yazılı delillerle ispatlanması gerekeceği-