Davacının kooperatif ortaklığına dayalı olarak aleyhine başlatılan icra takibine konu senetten dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin davada, dava tarihinde yürürlükte olan HUMK'nın 17. maddesi ve TMK'nun 51. maddesi (01.10.2011 tarihinden sonra açılan davalar bakımından geçerli olan 6100 sayılı HMK'nın 14. maddesi) uyarınca kooperatif ile üyesi arasındaki davanın kooperatifin muamele merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde görülmesi gerekeceği, bu yetki kuralının kesin olup, yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği veya mahkemece re'sen gözetileceği-
Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, dosya kapsamındaki tediye makbuzu uyarınca dava konusu çekin teminat amacıyla verildiği mahkemece kabul edilmiş olup bu durumda çekin neyin teminatı olarak verildiği ve teminat konusu alacağın varlığının ispatı davalı çek hamiline düşeceğinden, mahkemece ispat yükünün davalıda olduğunun kabul edilmesi gerekeceği-
Kefil olan davacının, eşinin rızasının alınmaması sebebiyle genel kredi sözleşmesindeki kefaletinin geçersiz olduğu iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkin davada, mahkemece genel kredi sözleşmesinde hükme esas alınan bilirkişi raporunda, hesap kat ihtarının davacı kefile tebliğ edilemediği belirtilmiş, ancak hesap kat tarihi ile takip tarihi arası dönem için işlemiş faiz hesabı yapılmış; oysa davalı alacaklı banka tarafından davacı borçlu kefile gönderilen hesap kat ihtarı davacıya tebliğ edilmiş, ihtarnamede ödeme için verilen 24 saatlik sürenin sonunda davacı temerrüde düşmüş olup işlemiş faiz başlangıç tarihi olarak bu tarihin esas alınması gerekeceği-
Taraflar arasında 20 ve 22 Eylül 2012 tarihleri arasında düzenlenecek olan CNR Expo Collection Premiere İstanbul Fuarına katılım sözleşmesi akdedildiğini, yeterli katılımcının sağlanamaması nedeniyle sözleşmenin 2. maddesi uyarınca katılımcı firmaların menfaatine olacak şekilde fuarın ilkbahar 2013 tarihine ertelendiğini, yine sözleşmenin 2. maddesi uyarınca davacının fuara ilişkin değişiklik durumunda da ödeme yapma yükümlülüğünün devam ettiği; davalı tarafın 30/08/2012 tarihli ve inkar etmediği akdedilen elektronik posta yazısı dikkate alındığında sözleşmenin zamanında ifa edilemeyeceği anlaşılmakta olup bu durumda davacının, belirsiz tarihte fuar zamanının belirlenebileceğine ilişkin tek taraflı sözleşme hükmüyle bağlı olmayacağı-
Tarafların kardeş olmasına karşın borçların tasfiyesini senede bağladıkları, davaya konu senette tanzim tarihinin vadeden önce olduğu, senede yapıştırılan damga pulunda 1998 tarihinin yazılı olmasının senedin kambiyo vasfının etkilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin isabetli olduğu- Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, ihtiyati tedbir sebebi ile alacaklının alacağına kavuşması geciktirildiğinden İİK'nun 72/4. maddesi uyarınca dava konusu yapılan miktar üzerinden tazminata ve ayrıca vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
Davacı dava konusu bono bedelini muhtelif tarihlerde gönderdiği banka havaleleriyle kısmen ödediğini iddia etmiş, davalı ise yapılan ödemelerin bonoyla ilgili olmadığını, başka bir borca yönelik bulunduğunu savunmuş olup, havale tarihlerinin büyük bir kısmı bononun tanzim tarihinden sonra olduğuna göre, ödemelerin başka bir borca yönelik olduğunu davalının usulen kanıtlaması gerekeceği-
Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, mahkemece, iş bölümü sebebiyle gönderme kararı verilerek tarafların yüzlerine karşı tefhim edildiği görüldüğünden ve verilen karar kesin karar olduğundan karar tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içinde kararı veren mahkemeye başvurulup dava dosyasının görevli asliye ticaret mahkemesine gönderilmesinin talep edilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki uyuşmazlık kira ilişkisinden kaynaklandığına göre, dava tarihine göre görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu-
Davalı hamil çeki davacı şirketten aldığını ve keşide tarihinin de keşideci tarafından düzeltilmiş olduğunu beyan etmiş olup çeki bankadan alan davacıların çeki keşideciye iade ettiklerini ileri sürmüşler ise de bu yönde dosyaya ibraz edilmiş bir delil olmadığı gibi iade işleminde ciro imzalarını silmemiş olmaları da basiretli bir tacir gibi davranmadıklarını göstereceği ve bu durumda davalının meşru hamil olduğu gözetilerek davanın reddi gerekeceği-
Davalı şirket, davacının protokole aykırı davrandığı iddiası ile cezai şartın tahsili amacı ile takibe girişmiş, davacı da menfi tespit davası açmış olup; taraflar arasındaki sözleşmenin niteliği itibari ile 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile ilgili bir uyuşmazlık bulunmadığından asliye hukuk mahkemesince görevsizlik kararı verilemeyeceği-