Yargılama sırasında davalı banka dosya içerisine davacının kefil sıfatıyla imzaladığı ''Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi'' ve ''Ticari Taşıt Kredisi ve Rehin Sözleşmesi'' ibraz etmiş ise de, kefil davacı kendi kefalet limiti ve temerrüdünü hukuki sonuçlarından sorumlu olup, mahkemece, davalı banka kayıtları üzerinden bilirkişi aracılığı ile inceleme yaptırılarak varılacak sonuca göre ve davacının imzası bulunan kredi sözleşmelerinden kaynaklanan borcun saptanması halinde bu kredi sözleşmelerine verilen teminatların kaldırılmış olmasının davacı kefilin durumunu ağırlaştırıp ağırlaştırmadığı üzerinde durulması gerekeceği-
İİK 72/5. maddesinde “... Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötüniyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde kırkından aşağı olamaz.” denilmekte olup davalı yanın bonoya dayalı olarak davacı aleyhine takip başlatmakta haksız ve kötüniyetli olduğunun gözetilmesi gerekeceği-
Dava bono nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkin olup, hukuki dayanağını İİK'nun 72. maddesi hükmü oluşturmaktadır. Somut olayda İcra Hukuk Mahkemesince verilen "icra takibinin durdurulması kararı takip" hukukuna ilişkin olup, maddi hukuk bakımından davacının menfi tespit davası açmasına engel teşkil etmeyeceği için, mahkemece davacının menfi tespit davasını açmakta hukuki yararının bulunduğu gözetilmesi gerekeceği-
Dava konusu ipoteğin teminat altına aldığı alacakla ilgili olarak araştırma ve inceleme yapılıp varsa alacağın TMSF tarafından davalı bankaya temlik edilip edilmediği de saptanıp husumet yönü üzerinde durularak varılacak uygun sonuç dairesinde karar verilmesi gerekeceği-                
İcra takip dosyasına konu 15 adet takip konusu olmayan 9 adet olmak üzere 24 adet bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davasında, kambiyo senedi niteliğinde olmayan bonoların ciro yolu ile devri mümkün olmadığından lehdar davalı anılan belgeleri ancak alacağın temliki hükümlerine göre devri mümkün olup dosya içerisinde bu yönde bir temliknameye rastlanılmamış olduğundan, öncelikle davalının dava dışı bankaya kambiyo senedi niteliğinde olmayan bonoları ne şekilde devir ettiğinin araştırılması gerekeceği-
Davacı tarafından menfi tespit davası açıldıktan sonra, dava konusu çek ciro edildiği dava dışı üçüncü kişi tarafından icra takibine konu edilmiş ve davacı da çek bedelini işbu icra dosyasına ödemiş olduğundan, davaya istirdat davası olarak devam edilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, davacı vekili, "...Dava konusu araçlar 2008 yılında dosya karara çıktıktan sonra davalıya iade edilmiş..." şeklindeki beyanına göre, davalı asilin isticvap edilerek davacının bu beyanı sorularak, araçların kendisine iade edilip edilmediğinin araştırılması gerekeceği-
İİK'nun 72. maddesi gereğince açılan menfi tespit davasında, mahkemece yargılama sırasında verilen ve infaz edilen tedbir kararı ile davalı alacaklıların alacağının geciktirilmiş olduğu gözetilerek anılan yasa hükmü gereğince davalılar yararına tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Yerel mahkemenin gerekçesine dayanak yaptığı İcra Hukuk Mahkemesi'nin dava dosyasındaki vekaletnamede isimleri yazılı kişilere tek tek sayılmış olan resmi ve özel kuruluşlardaki işleri takip etme ve bu işlerle ilgili belgeleri tanzim ve imza yetkisi tanınmış olup davacı şirket adına kambiyo senedi düzenleme yetkisi verilmemiş olup, açıkça yetki verilmedikçe ticari vekilin kambiyo senedi düzenleyemeyeceği-
Davalının dava konusu bononun cayma bedeli olarak verildiğini belirttiği ve taraflar arasındaki temel ilişkinin araç alım satım ilişkisi olduğu davada, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 20/e maddesi uyarınca araçların satışlarının resmi şekilde yapılması gerekeceği ve bu nedenle taraflar arasında harici olarak yapılan satım sözleşmesi geçersiz bulunmakta olup, herkesin aldığını iade ile yükümlü olması gerekeceği-