Menfi tespit davasının amacı da, kesinleşen takip nedeniyle borcun hiç bulunmadığının ya da istenilen kadar borçlu bulunmadığının tespiti olduğu- Davacı borçlunun, hakkındaki icra takibine süresinde itiraz etmeyerek, takibin belirtilen miktar üzerinden kesinleşmesi, sadece takip hukuku yönünden geçerli olup, maddi hukuk açısından ise, davacının davalıya borçlu olduğunu göstermeyeceği- Takipte “müteselsilen tahsili” talep edilen alacakla ilgili olarak, davacı kendi hissesine düşecek olan takip miktarı üzerinden “borç tehdidi” altında olduğunu düşünerek eldeki davayı açmış ve dava değerini buna göre gösterip, peşin harcı da bu miktar üzerinden yatırmış olup davacının, takip miktarının geri kalan kısmını, borcu olarak benimseyip kabul ettiğine dair bir beyan ve iradesi bulunmadığından ve gerek dava dilekçesinden, gerekse daha sonra verilmiş olan ve talebe açıklık getiren tüm dilekçelerden, davacının iş bu davadaki amaç ve iradesinin, davalı tarafından başlatılan takip nedeniyle kısmen değil, tümüyle borçlu olmadığının tespiti istemine yönelik olduğu anlaşıldığından, borçlu davacının, davalı-alacaklı konumunda olan vekiline bu davayı açmakta hukuki yararının mevcut olduğu, "hukuki yarar yokluğu" nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olacağı-
Dava konusu senedin lehdarı olan davalı hakkında mahkumiyet kararı verilmişse de ceza mahkemesi kararı henüz kesinleşmediğinden ve hukuk hakimi ceza mahkemesinin mahkumiyet kararı ile bağlı olacağından ceza mahkemesi kararının sonucunun menfi tespit davasında beklenmesinin gerekeceği-
Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, davalı, "davacı ile aralarında karz akdi bulunduğuna" dair İddiada bulunmamış olup, davacıya yapılan dava konusu ödemenin, ev satışı kapsamında yapıldığının kabulü gerekeceği-
İmza inkarı bulunmayan keşidecinin, senet lehtarının veya diğer cirantaların ciro imzasının sahte olmasının, diğer imza sahiplerinin ve senedin asıl borçlusu olan keşidecinin senetten kaynaklanan sorumluluğunu "imzaların istiklali ilkesi" uyarınca ortadan kaldırmayacağı-
Dava, İİK'nun 72. maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit davası olup, yargılama sonunda kurulacak hüküm, borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olacağından; borç miktarı belirlenerek olumlu tespit davası şeklinde hüküm kurulmasının yasaya aykırılık teşkil ettiği-
Görülen menfi tespit davasında; dava konusu senedin lehdarı olan davalı hakkında mahkumiyet kararı verilmişse de ceza mahkemesi kararı henüz kesinleşmediğinden ve hukuk hakimi ceza mahkemesinin mahkumiyet kararı ile bağlı olacağından ceza mahkemesi kararının sonucunun beklenmesinin gerekeceği-
Senedin veriliş nedeninin “malen” kaydını içermesi, malın teslim edilip senedin alındığını göstereceğinden; senet bedelinin ödendiği veya bu senedin sonradan anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasını davacı yanın usulüne uygun delillerle kanıtlamasının gerekeceği; tanık dinlenilmesinin mümkün olmadığı-
Bilirkişi raporuna yapılan itirazda; uyuşmazlık konusu sözleşme 14.04.2000 tarihli olup, alınan bilirkişi raporundaki mukayese imzalar ise 2002, 2005, 2006 ve 2010 tarihli olduğundan; ihtilafsız dönem (sözleşme tarihi) öncesine ait imza örnekleri celp edilip imzanın davacıya ait olup olmadığı yönünde yeni bir bilirkişi raporu alınması gerekeceği-
İstirdata dönüşmüş menfi tespit ilamları kesinleşmeden takip konusu yapılamayacağı-
İİK. 89/3'e göre açılacak menfi tespit davalarının üçüncü haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde açılması gerekeceği; 15 günlük süre hak düşürücü nitelikte bir süre olup re'sen dikkate alınması gerekeceği-