Dava konusu çekin ön yüzünde davacının el yazısı ile yazıldığı kendi kabulünde olan isim ve ''avalimdir'' ifadeleri ve ayrıca davacının TC kimlik numarası yazılı olduğundan; davalının keşideci şirket ile birlikte davacı aleyhine de takibe girişmesi haksız ise de kötüniyetli sayılamayacağından kötüniyet tazminatına hükmedilmemesi gerekeceği-
Görülen menfi tespit davasında; dava konusu senedin lehdarı olan davalı hakkında mahkumiyet kararı verilmişse de ceza mahkemesi kararı henüz kesinleşmediğinden ve hukuk hakimi ceza mahkemesinin mahkumiyet kararı ile bağlı olacağından ceza mahkemesi kararının sonucunun beklenmesinin gerekeceği-
Çekin keşide tarihinde tahrifat yapıldığı ve süresinde bankaya ibraz edilmediği görüldüğünden, söz konusu çekin "yazılı delil başlangıcı" teşkil edeceği ve bu durumda, hamilin, keşideciye karşı sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre alacak isteminde bulunabileceği; davacı borçlunun sebepsiz zenginleşmediğini ispat etmesi gerektiği-
Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda, davacı şirketin üretimde kullandığı makinelerin haciz ve muhafaza edilmesinden önce üretimin sona erdirildiği bu nedenle kâr mahrumiyeti nedeni ile istenen munzam zararın ispat edilememesi nedeni ile reddi yerine, davacı yararına 3.847,07 TL kâr mahrumiyeti hesaplayan ancak hem kâr mahrumiyeti nedeni ile munzam zarar hem de makinelerdeki değer kaybından dolayı menfi zararın birlikte isteyemeyeceği yönündeki rapora rağmen bozmadan önce verilen ve bozma kapsamı dışında kalmakla kesinleşen makinelerdeki değer kaybı için hükmedilen 4.702,75 TL yanında 3.847,07 TL kâr mahrumiyeti nedenine dayalı maddi tazminat ödetilmesine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davalı tarafından, davacının icra takibine konu bonoda imzası bulunmamasına rağmen davacı hakkında icra takibine geçilmiş olması İİK 72/5 hükmüne göre davalının icra takibinde kötüniyetli olduğu ve davacı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasında, İlk bilirkişi raporunu yetersiz bulan ve daha sonra üç kez bilirkişi incelemesi yaptıran mahkeme hakiminin, daha önce itibar edilmeyen ilk raporu esas alarak karar vermesi usule aykırı olup, dosyadaki raporlar arasındaki çelişkinin giderilerek, talep edilen bedelin hesaplanması konusunda denetime elverişli rapor alınarak, davalının tahsilini istemekte haklı olduğu alacak miktarının bu şekilde belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Dava; mahiyeti itibariyle menfi tespit davası olduğundan, çek hamiline karşı hasımlı olarak açılmasının gerektiği-
Taraflar arasında düzenlenen araç satış sözleşmesi uyarınca verilen çekin karşılıksız çıkması üzerine icra takibi başlatılmış ve takip davacı aleyhinde kesinleşmiş ve takibin devamında takip borçlusu davacı borcu kabul ederek, takip borcunu ödemeyi protokol ile kabul etmiş ve protokolde kendisine düşen bazı edimleri de yerine getirmeyi taahhüt etmiş ve fakat, anılan protokol hükümlerinin davacı tarafça yerine getirilmediği taraflar arasında ihtilafsız olup, protokolün “c” bendinin (2.) paragrafına göre; “edimler yerine getirilmez ise” protokolün geçersiz olacağı ve icra takibinin devam edeceği öngörülmüş olup, protokol ile borcun kabul edildiği ve bu durumda artık haciz baskısından bahsedilemeyeceği gibi ayrıca edimlerin de yerine getirilmediği gözetilerek açılmış bulunan menfi tespit davasının reddi gerekeceği-
Taraflar arasındaki birleşen menfi tespit-tapu iptali ve tescil davasında, hükmüne uyulan bozma ilamında dava ve birleştirilen dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerekeceği-
Dosyaya sunulan ve imzası inkar edilmeyen davalı antetli tahsilat makbuzunda senedin teminat senedi olduğu açıkça belirtilmiş olup davacılar bu belge ile senetlerin teminat senedi olduğunu kanıtlamış olduklarından mahkemece bu yön üzerinde durulup, uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceği-