Davacı ile davalı arasında işçi-işveren ilişkisi bulunmakta olup dava, bu ilişki içinde verilen bonodan kaynaklandığına göre, 4857 sayılı İş Kanunu ve 5221 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun ilk maddelerinde belirtildiği üzere davanın iş mahkemesinde görülmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, dosyaya sunulan 2. Adli Tıp raporunda dava konusu bonodaki keşideci imzasının davacıya ait olup olmadığının belirlenemediği yolunda görüş bildirilmiş olup davalı Adli Tıp raporuna itiraz etmiş ve yeniden imza incelemesi talep etmi olduğundan, mahkemece imza incelemesi yönünden konusunda uzman bilirkişilerden oluşturulacak 3 kişilik bilirkişi heyetinden ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınması gerekeceği-
Davacı yanın iddiasının ispatına yönelik olarak dosyaya delil olarak sunulan ve davalı isim ve imzasını taşıyan tarihsiz belge içeriğinden, davaya konu edilen çeklerden birinin, hatır çeki olarak alındığına dair davalı beyanının bulunduğu görülmekte olup mahkemece belirtilen bu belge üzerinde durularak tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi gerekeceği-
Davacının haciz baskısı altında ve ihtirazi kayıt ileri sürerek icra dosyasına teminat amaçlı yatırdığı para nedeniyle dava açmakta hukuki yararının olduğu, mahkemenin menfi tespit davasını borçlunun açabileceği, davacı ile davalı alacaklı ve diğer davalılar arasında alacak borç ilişkisi bulunmadığı gerekçesiyle davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Taraflar arasındaki istirdat davasında, mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davacı hakkındaki kararın kesinleştiği gözetilerek anılan davacı hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına ilişkin hüküm kurulması gerekeceği-
Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, icra takibine konu senet olup, davacı yanca bedelsizlik iddiasına yönelik dosyaya ibraz edilen davacı yanca bedelsizlik iddiasına yönelik dosyaya ibraz edilen tahsilat makbuzunun ödeme iddiasını kanıtlayacak nitelikte bulunmadığının gözetilmesi gerekeceği-
Dosya kapsamında bulunan davacı şirketin katılan davalıların sanık sıfatıyla resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçundan yapılan yargılamada karar örneğinden dava konusu bono nedeniyle davalı-sanıkların resmi belgede sahtecilik suçundan oybirliği ile cezalandırılmalarına, dolandırıcılık suçundan oy çokluğu ile cezalandırılmalarına hükmedildiği, ancak kararın henüz kesinleşmediği görülmüş olup 818 sy. BK'nun 53. maddesi gereği ceza hakimi tarafından tespit edilen maddi vakıa hukuk hakimini bağlayacağından, mahkemece anılan ceza dosyasının sonucunun kesinleşmesinin beklenilmesi gerekeceği-
Dava bono nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkin olup; hukuki dayanığını İİK'nun 72. maddesi hükmü oluşturmakta olup somut olayda İcra Hukuk Mahkemesince verilen icra takibinin durdurulması kararı takip hukukuna ilişkin olup, maddi hukuk bakımından davacının menfi tespit davası açmasına engel teşkil etmeyeceği ve bu durumda mahkemece davacının menfi tespit davasını açmakta hukuki yararı bulunduğunun gözetilmesi gerekeceği-
İİK'nın 72/5. maddesi gereği davacı-borçlu yararına kötü niyet tazminatına hükmedilmesi için takibin haksız ve aynı zamanda kötü niyetli olarak yapılması koşulu aranmakta olup somut olayda davalı-hamil tarafından İİK'nın 72/5. md. gereği haksız ve kötü niyetli olarak takip yapıldığı ispat edilememiş olduğundan bu durumda davacı yararına kötü niyet tazminatına hükmedilmemesi gerekeceği-
Dava temlik eden ile birlikte davalı olarak gösterilen iki şirket aleyhine açılmış olup mahkemece davalı diğer şirket hakkında herhangi bir hüküm oluşturulmamış olduğu için, hükmün bozulmasının gerekeceği-