Davaya konu icra takip dosyasında davalı tarafından ticari kredi kartı riskinden kaynaklanan alacak nedeniyle de takip başlatılmış olup söz konusu 21.08.2009 tarihli ticari kredi kartı sözleşmesinde davacının müteselsil kefil olarak imzasının bulunduğu, bu nedenle davacının ticari kredi kartı borcundan dolayı sorumlu olduğu gözetilmeksizin bilirkişinin raporunda yanılgılı olarak davalı bankanın takipte kredi kartından dolayı talepte bulunmadığı yönündeki takip ve dosya içeriği ile uygun düşmeyen değerlendirmesi dikkate alınarak davanın ticari kredi kartı yönünden de kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-
Hükmüne uyulan bozma ilamında, davalı kefilin kefalet imzası taşıyan sözleşme ve limit artışından sorumlu olduğu ve borcun da bu çerçevede tespiti gerektiğinin belirtildiği, bozma sonrasında alınan bilirkişi raporunda davacının icra takibinde sorumluluğunun toplam 11.901,23 TL olduğunun belirtilmiş olup,bu durumda davacının borçlu olmadığı miktar belirlenerek İİK. 72. maddesine göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde olumlu tespit hükmü kurulmasının isabetsiz olduğu-
Davalı tarafın akdi ilişkiyi kabul ederek, edimini eksiksiz yerine getirdiğini beyan ettiği, her ne kadar davacı, banka havaleleri ile ödenen 75.000 TL’nin muvazaalı işlem olduğunu, kendilerinin hesaba gelen tutarı davacı şirket ortağı N. S.'ye geri ödediklerini bu nedenle çekler tutarında alacaklı olduklarını belirtmekte ise de kimsenin kendi muvazaasına dayanamayacağı, davacının davalının hesabına 75.000 TL ödediğinde uyuşmazlık olmadığı, bu ödemenin dava dışı 3. kişi hesabına gönderilmesinin muvazaa iddiasını kanıtlayıcı nitelikte olmadığı-
Mahkemece alınan bilirkişi raporlarında, mukayese imzaları içeren belgelerin fotokopi olup, fotokopi belgeler üzerinden imza incelenmesine ilişkin rapor alınamayacağı, mahkemece, mukayese inceleme için belge asıllarının getirilerek yeniden imza incelemesi konusunda bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği, ayrıca davacı .... Teknik Elektrik İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin çekteki imzaya itirazı olmayıp kendisinden sonraki cirantanın imzasının sahteliği iddiası ile menfi tespit davası açamayacağı hususunun da gözetilmemesinin doğru görülmediği-
Fesih tarihi itibariyle davalı şirketin teminat altında bulunan alacağı bulunup bulunmadığının taraf defterleri üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi sonucu belirlenmesi, borç yok ise davanın kabulü aksi halde reddi gerekeceği-
Asıl davada davacının, dava konusu çeklerin rızası dışında elinden çıktığını belirterek, dava konusu çeklerde yetkili hamil olarak gözüken davalı D. D. aleyhine dava açmış, ancak davalı çekleri bankaya ibrazından sonra önceki cirantalara teslim ettiğini belirttiği, mahkemece dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, bu durumda davacının çeklerde son hamil olarak gözüken ve bankaya ibraz eden davalı hakkında dava açmakta hukuki yararı bulunduğundan dava tarihindeki haklılık durumu araştırılıp varılacak sonuca göre vekalet ücreti takdiri yönünden karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Dava konusu senedin boş olarak verildiği ve daha sonra doldurulduğu hususunda ihtilaf bulunmadığı, avalist ve keşideci sıfatını taşıyan davacıların geçerli imzasını taşıyan senedin daha sonradan doldurulmasının mümkün olduğu, senedin aradaki anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasının senede karşı senetle ispat kuralı gereği yazılı delille kanıtlanması gerekeceği, mahkemece bu ilke gözardı edilerek ispat yükünün tayininde hata yapılıp davalıya icapsız yere yemin teklifi hatırlatılmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmayıp bozmayı gerektirdiği-
Davacının, davalı ile yapılan satım anlaşması uyarınca mal bedeli olarak çek verildiğini ancak davalı-satıcı tarafından anlaşmaya konu maldan başka bir malın teslim edildiğini ileri sürerek dava konusu çeklerden dolayı borçlu bulunmadığının tespitini istediği, mahkemece davacının bu iddiası üzerinde durularak dava konusu mal üzerinde teknik bilirkişi aracılığıyla tespit yaptırılarak taraflar arasındaki sözleşmede belirtilen maldan başka bir mal teslim edilip edilmediğinin belirlenerek,şayet anlaşmaya konu maldan başka bir malın teslim edilmesi söz konusu ise bu durumda aliud satış söz konusu olup ayıp ihbar süresi uygulanmayacağından işin esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği, mahkemece bu hususular gözetilmeksizin eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği-
İcra İflas Kanunu'nun 72/4. maddesi uyarınca ancak ihtiyati tedbir yoluyla icra takibinin durdurulması halinde alacaklının alacağını geç almış olmaktan dolayı zararı isteyebileceğinden mahkemece tensip zaptı ile birlikte davacının ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmesine ve İcra İflas Kanunu'nun 72/2-4 maddesindeki koşullar oluşmamasına rağmen davalı lehine tazminata hükmedilmesinin doğru görülmediği-