Davanın, sahtecilik iddiasına dayalı İİK'nın 72. maddesinde düzenlenen menfi tespit istemine ilişkin olduğu, Mahkemece Cumhuriyet Savcılığı’nca hazırlık aşamasında alınan bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmesinin doğru olmadığı, mahkemece yapılacak işin, davacının imza incelemesine esas olacak dava konusu senedin tanzim tarihinden önceki ve sonraki tarihli imzalı mukayese belge asıllarının taraflardan sorularak ilgili yerlerden getirtilip, davacının mahkeme huzurunda imza örnekleri alınarak konusunda uzman bilirkişi tarafından düzenlenecek rapor doğrultusunda karar vermekten ibaret olduğu-
Baba tarafından, davalı annenin "ortak çocuğun özel anaokulu masraflarının tahsili" içim baba aleyhine başlatılan icra takibi üzerine açılan menfi tespit davasında, anlaşmalı boşanma hükmünde ortak çocuğun gönderileceği anaokulunun "özel anaokulu" olarak da anlaşılabileceğine dair bir karar mevcut olmadığından, menfi tespit davasının kabulü gerektiği-
Genel kredi sözleşmesinde davacının müteselsil kefil olduğu, bu durumda TTK. mad. 7 ve TBK. mad. 584/son uyarınca, davacının da şirket ortağı ve yöneticisi gibi kefalet vermiş sayıldığından eş rızasına gerek olmadığı, müteselsil kefalet sözleşmesine imza atan, davalı bankanın güven verip davalı bankanın asıl borçluya kredi kullandırmasından sonra davacının kefalet sözleşmesinin geçersizliğini ileri sürmesinin, kredi ve kefalet sözleşmesinin imzalandığı 30/07/2013 tarihinden dava tarihi olan 19/11/2014 tarihine kadar sessiz kalmasının, dürüstlük kuralına aykırı ve hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu-
Menfi tespit davası bozma ilamına uyularak-
Davanın, kambiyo senedi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olup, TTK’nun 4. maddesi uyarınca uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu, TTK’nun 26/6/2012 tarih ve 6335 sayılı yasanın 2. maddesi ile değişik 5. maddesinde ise; asliye ticaret mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemeleri ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu ve bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağının düzenlendiği, eldeki davanın ise 08.01.2013 tarihinde açıldığı, mahkemece bu yön gözetilerek görevsizlik nedeniyle (görevli mahkeme İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri) HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Temlik eden şirketin dava konusu senette avalist olduğu görülmekte ise de avalist imzasının inkar edildiği anlaşıldığından imza incelemesi yönünden Mimar S. Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim üyelerinden oluşturulan 3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor alındığı ve bu raporda imzanın avaliste ait olup olmadığının belirlenemediği şeklinde görüş bildirildiği, bu rapora davalı tarafça itiraz edildiği ve yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasının talep edildiği, bu durumda mahkemece yeni bir heyete imza incelemesi yaptırılıp, ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak, temlikin kısmi nitelikte olduğu ve senet nedeniyle yapılan ödemenin temlik edildiği, kalan senet bedeli için temlik yapılmadığı, bu durumda temlik edilmeyen kısım yönünden davacı ..... Dekarosyan San.Tic.Ltd.Şti’nin davacı sıfatının devam ettiği hususu da gözetilerek deliller yeniden değerlendirilip, varılacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Dava dosyasında bir asıl, iki birleşen dosya bulunmakta olup mahkeme karar başlığında birleşen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2012/332 esas sayılı dava dosyasının taraflarının gösterilmediği ayrıca bu dosya ile ilgili olarak herhangi bir hüküm de kurulmadığı, mahkemece birleştirilmekle birlikte bağımsızlığını koruyan İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2012/332 esas sayılı dava dosyası yönünden karar verilmemiş olmasının doğru görülmeyip, bozmayı gerektirdiği-
Ayıplı mal verilmesi nedeniyle davacının kişilik haklarının herhangi bir saldırıya uğramadığı, manevi tazminat koşullarının oluşmadığı gözetilmeksizin davacı yararına manevi tazminata hükmedilmesinin doğru görülmediği-
Fekki istenen ipoteğin dava dilekçesinde rakam hatası yapılması-
Mahkemece her ne kadar taraflar arasında düzenlenen 11.12.2007 tarihli protokolün karşılıklı edimleri içerdiği, bu nedenle davadan feragat anlamına gelmediği belirtilmiş ise de protokol içeriğinden tarafların söz konusu davadan davacının öncelikle feragati hususunda anlaştıkları, bu nedenle davacının davadan feragat ettiği anlaşıldığından feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken protokol içeriğinin yanlış değerlendirilmesi sonucu yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-