Alacaklının takibine dayanak yaptığı Asliye Hukuk Mahkemesinin kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminata ilişkin ilamının karar tarihi 30.06.2010 olup, 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanun’unun geçici 6.maddesinin yürürlüğe girdiği 30.06.2010 tarihle aynı güne ilişkin olduğundan anılan maddenin olayda uygulaması gerekeceğinden, kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat alacağının tahsili amacıyla yapılan takipte borçlu belediyenin mal, hak ve alacaklarının haczinin mümkün olmadığı-
Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi tapu kütüğüne şerh edilmiş olsa da, bu kişi adına tescil işlemi gerçekleşmedikçe mülkiyetin intikalinin sağlamayacağı- Sicile şerh verilen satış vaadi sözleşmesinin beş yıl süre ile üçüncü kişilere karşı ileri sürülebileceği- Haczin kaldırılması için, anılan süre içerisinde tescil davası açılması ve üçüncü kişi adına taşınmazın tescil işleminin tamamlanmasının zorunlu olduğu- Tapuya şerh edilmiş satış vaadi alacaklısı olan üçüncü kişinin şikayet hakkının süreye bağlı olmadığı-
Borçlunun Bağkur'dan almakta olduğu emekli maaşına, borçlunun muvafakati olmaksızın haciz konulduğu dikkate alındığında, 5838 Sayılı Yasa'nın 32/2-b maddesi ile değişik 5510 Sayılı Kanun'un 93.maddesi uyarınca şikayetin kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Alacaklının emekli aylığı bağlanmasına ilişkin iş mahkemesince verilen ilama dayalı olarak Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı aleyhine ilamsız icra takibine geçtiği, borçlunun, 5502 Sayılı Yasanın 35/3. maddesini gerekçe göstererek icra mahkemesi nezdinde yaptığı şikayet kabul edilmiş ise de, anılan maddede, takip hukuki açısından takibi engelleyen bir hüküm bulunmayıp, bu madde sadece kurumun mallarının, hak ve alacaklarının haczinin mümkün olmadığına ilişkin olup; aksinin düşünülmesinin, anılan kurumdan hiçbir hak sahibinin hakkını alamayacağı gibi ağır bir sonuç doğuracağı-
Kanunun sistematiği içinde Sosyal Sigortalar Kurumunun yüklendiği görevleri ve sağladıkları hakları yerine getirmek üzere kuruldukları için, sosyal güvenlik hukukunun temel ilkelerinin bu sandıklar için de geçerli olduğunun kabulü gerekeceğinden 506 Sayılı Kanunun geçici 20.maddesi kapsamında kurulan sandıklarca bağlanan aylıkların 5510 Sayılı Yasanın 93/1.maddesi uyarınca haczinin mümkün olmadığı-
Borçlunun haline münasip evi haczedilemeyeceğinden, bir meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığının adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirleneceği-
Borçlu belediyenin haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paralarını ayrı hesaplarda tutması yerine havuz hesabı oluşturmasının da iyi niyetle bağdaşmayacağı tartışmasız olduğundan borçlu belediyenin, hesaplardaki paraların haczedilmezliğini ispatlayamadığının kabulü gerekeceği-
Şikayetçi borçlunun, başka icra dosyasında aynı taşınmaz için icra mahkemesine yaptığı şikayetin kabul edilmesi nedeniyle duruşma açılmadan hüküm tesisi yoluna gidildiği, icra mahkemesince her davanın açıldığı tarihteki koşullar değerlendirilmesi gerektiğinden duruşma açılıp keşif yapılarak, keşif tarihi itibariyle haczedilen taşınmazın şikayetçi borçlunun haline münasip ev olup olmadığının tespitinin gerektiği-
Alacaklı tarafından borçlu hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe başlanması halinde takibin dayanağı, şekli ve niteliği nazara alınarak 'meskeniyet' şikayetinde bulunamayacağı-