Kural olarak borçlunun tüm mallarının haczinin mümkün olduğu; haczedilmezlik iddiası istisnai bir durum olduğundan bu yöndeki düzenlemelerinde dar yorumlanması gerektiğinden, 5393 sayılı Belediye Kanununun 15/son maddesinin dar yorumlanarak uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekeceği - Belediyeye ait bir paranın haczedilmezliğinin ancak fiili durumun tesbiti ile saptanabileceği, bu konuda isbat yükünün borçlu belediyeye düştüğü; “haczedilen paraların vergi, resim, harç geliri olduğunu ya da fiilen kamu hizmetinde kullanıldığını” borçlu belediyenin isbat etmesi gerekeceği; Bankada belediyeye ait hesaptaki (havuz hesabındaki) paraların ancak vergi, resim ve harç niteliğinde olmaları veya kamu hizmetinde fiilen kullanılıyor olmaları halinde haczedilemeyeceklerinin düşünülmesi gerekeceği; borçlu belediyece haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paraların aynı hesapta toplanması ve birbirine karıştırılmasının “haczedilmezlik hakkından feragat olarak kabul edilmesi gerekeceği-
6102 sayılı TTK'nun 1382. maddesinin göndermesiyle Türk ve yabancı bayraklı bütün gemilerin kesin haczinde ihtiyati hacze ilişkin 1364 ila 1368. maddelerinin uygulanacağı-
237 Sayılı Taşıt Kanunu’nun 4. maddesinde kimlere makam aracı verileceği düzenlenmiş olup, belediye başkanının anılan yasa uyarınca kendisine makam aracı tahsis edilecekler arasında sayılmadığı; aracın, makam aracı olarak kullanılması, onun fiilen kamu hizmetinde kullanıldığı anlamına gelmeyeceği, kamu hizmetinin yürütülebilmesi için belediye başkanının makam aracının bulunmasının da gerekmediği-
Köyün malvarlığından kaynaklanan akar niteliğindeki özel gelirlerinin haczinin mümkün olduğu- Haciz konulan banka hesabında gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, hesaptaki paraların niteliğinin tesbiti gerektiği-
İİK. nun 82/12. maddesinde yazılı istisnanın, alacağın bizzat evin bedelinden kaynaklanması halinde uygulanabileceği-
Trafo taşınmazının mütemmim cüzü niteliğinde olmadığı ve taşınmazdan ayrı haczinin mümkün olduğu-
Kamulaştırmasız el atmaya ilişkin ilam tarihi 28.12.2012 olup, 6487 sayılı Yasa’nın 21. maddesinin yürürlük tarihi olan 11.06.2013 tarihinden önce olduğundan ayrıca eylemin 1983 yılından sonra olduğu, borçlu idarenin haczi kabil malvarlığı üzerine haciz konulmasının mümkün olduğu-
Taşınmaz için düzenlenen resmi senette, irtifak hakkının konusu belirlenmiş olup taşınmaz mal üzerinde özel kafeterya, dinlenme ve seyir salonu, kahvehane ve kafeterya yapılacağı belirtilmiş olup irtifak hakkının konusu itibariyle taşınmaz üzerinde inşaat yapma hakkı tanıyan üst hakkı niteliğinde olduğu anlaşıldığından, üst hakkı 49 yıllığına 30 yıldan daha fazla süreli tesis edilmekle beraber, resmi senette, borçlu şirketin Turizm Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı’ndan izin almadıkça irtifak hakkını kısmen veya tamamen, üçüncü kişi veya kuruluşlara devredemeyeceği, ipotek tesis ettiremeyeceği, kurulan tesislerin işletmeciliğini kiralayamayacağı belirtildiğinden, söz konusu üst hakkının taşınmazdan bağımsız nitelikte olmadığı, üst hakkının tesis edildiği taşınmazın Kültür ve Tabiat Varlığı niteliğinde olduğu ve kamu malı niteliği itibariyle taşınmazdan bağımsız nitelikte olmadığı hususu göz önüne alınarak resmi senette böyle bir düzenlemeye gidilmiş olduğu ve bu sebeplerle üst hakkının taşınmazdan bağımsız olmaması sebebiyle ayrı olarak haczi mümkün olmayıp, ancak üst hakkından elde edilen gelirin haciz konusu yapılabileceği-
Şikayetçi üçüncü kişilerin, takipte taraf olmadıkları gibi, henüz adlarına kayıtlı taşınmazlar üzerine alacaklı tarafça konulan bir haciz de bulunmadığından, kat karşılığı inşaat sözleşmesi nedeniyle borçlu lehine doğacak haklara icra dosyası üzerinden konulan haczin ve bu haklarla ilgili olarak verilen yetki belgesinin iptalini istemede hukuki yararlarının bulunmadığı-