Meskeniyet şikayetinin dinlenmesi için borçlunun sürekli o evde oturması şart olmadığı gibi, kiraya vermesinin de meskeniyet şikayetinde bulunmasına engel teşkil etmeyeceği-
Borçlunun mutlaka meskeniyet şikayetinde bulunduğu köyün mahallesinde meskeninin bulunmasının zorunlu olmadığı, bu nedenle borçlunun daha mütevazi niteliklere sahip yerlerde daha küçük haline münasip meskeni edinebileceği miktarın da belirlenmemesinin doğru olmadığı, satışın borçlunun haline münasip ev alabileceği miktardan az olmamak üzere yapılmasına karar verilmesinin gerekeceği-
6352 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 05.07.2012 tarihinden sonra yapılan hacizler hakkında 6352 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerekeceği, takip tarihi 05.07.2012’den önce olsa da, takip işleminin (haciz işleminin) ne zaman yapıldığının dikkate alınması gerekeceği-
İcra memurunun haczi talep edilen mal veya hakların haczinin caiz olup olmadığını değerlendirme ve talebin kabulüne veya reddine karar verme yetkisinin olduğu-
Borçlunun haczi, öğrendiğini bildirdiği kıymet takdiri raporunun tebliğ edildiği tarihten önce öğrendiği alacaklı tarafça ispat edilmediğinden meskeniyet şikayetinin süresinin hesabında bu tarihin esas alınması gerektiği-
Paylı taşınmazlarda, her paydaşın meskeniyet şikayetinde bulunma hakkının olduğu, bu halde iddianın pay oranı esas alınarak çözümlenmesinin gerekeceği-
Belediyenin makam aracının kamu hizmetinin yürütülmesi için zorunlu olmadığı ve niteliği itibariyle de fiilen kamu hizmetinde kullanılmadığı nedenleriyle haczinin mümkün olacağı-
İcra memuruna sadece haczi talep edilen mal veya hakların haczinin caiz olup olmadığına yönelik bir taktir hakkı tanındığı (-6352 s. K. mad. 16 ile değişik- İİK. mad 82/son), ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü ancak ilgilisi tarafından İİK. mad. 16. uyarınca yasal sürede icra mahkemesinde şikayet yoluyla ileri sürülmesi halinde değerlendirilebilecek bir husus olduğu, bu hususun icra müdürlüğünce kendiliğinden nazara alınıp tebligatın usulsüz olduğu değerlendirilerek alacaklının haciz isteminin reddine karar verilemeyeceği-
Kural olarak borçlunun tüm mallarının haczinin mümkün olduğu; haczedilmezlik iddiası istisnai bir durum olduğundan bu yöndeki düzenlemelerinde dar yorumlanması gerektiğinden, 5393 sayılı Belediye Kanununun 15/son maddesinin dar yorumlanarak uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekeceği - Belediyeye ait bir paranın haczedilmezliğinin ancak fiili durumun tesbiti ile saptanabileceği, bu konuda isbat yükünün borçlu belediyeye düştüğü; “haczedilen paraların vergi, resim, harç geliri olduğunu ya da fiilen kamu hizmetinde kullanıldığını” borçlu belediyenin isbat etmesi gerekeceği; Bankada belediyeye ait hesaptaki (havuz hesabındaki) paraların ancak vergi, resim ve harç niteliğinde olmaları veya kamu hizmetinde fiilen kullanılıyor olmaları halinde haczedilemeyeceklerinin düşünülmesi gerekeceği; borçlu belediyece haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paraların aynı hesapta toplanması ve birbirine karıştırılmasının “haczedilmezlik hakkından feragat olarak kabul edilmesi gerekeceği-