6552 sayılı Yasa'nın yürürlük tarihinden önce başlatılan icra takiplerinde, 6552 sayılı Yasa ile 5393 sayılı Yasa'nın 15/son maddesine eklenen ek fıkra hükümlerinin uygulanamayacağının kabulü gerektiği- Bir mahkemenin Yargıtay Dairesi'nce verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğacağı (usuli kazanılmış hak)-
Aynı konudaki talep üzerine talebin mükerrerlikten reddine karar verilmesi gerektiği-
İhale alıcısı şikayetçilerin aynı taleplerini ileri sürdükleri bir başka dosyada şikayetin reddine kararı verildiğini, bu kararı temyiz etmeden yeniden aynı talepte bulunduklarını ileri sürdüğünden, mahkemece, öncelikle anılan icra mahkemesi dosyası incelenerek, derdestlik ya da kesin hüküm oluşturup oluşturmayacağının değerlendirilmesi gerektiği-
Şikayetçi borçlunun şikayet dilekçesinde tanık deliline dayandığı anlaşıldığından, belirttiği tanıkların isimlerini bildirmesi için kesin süre verilerek tanıklarını bildirdiği takdirde dinlenerek fesat iddiası konusunda bir değerlendirme yapılması gerekirken eksik incelemeyle ile hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Ek ödemenin -maaş gibi, İİK. mad. 83 çerçevesinde- kısmen haczedilebileceği- İcra mahkemesince, haczin kaldırılması ve iptaline ilişkin şikayetin duruşma açılarak incelenmesi gerektiği-
Davacı borçluya gönderilen duruşma gününü bildirir davetiyenin; "muhatap ve aile fertleri tebliğ anında şehirde olduğu komşusundan öğrenildi. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 21.maddesine göre imtina edilen tebliğ evrakı Perşembe Köyü muhtarına tebliğ edildi, 2 No'lu haber kağıdı muhatabın kapısına yapıştırıldı ve komşusuna haber verildi" şerhi ile tebliğ edildiği, muhatabın, tevziat saatlerinden sonra adresine dönüp dönmeyeceğinin tevsik edilmediği görülmüş olup, buna göre, duruşma gününün bildirilmesine ilişkin olarak çıkarılan davetiyenin tebliğ işleminin, Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine uygun olarak yapılmadığı ve dolayısıyla usulsüz olduğu anlaşıldığından, mahkemece, davacı borçluya usulüne uygun duruşma günü tebliğ edilmeden, HMK'nın 150/1. maddesi gereğince dosyanın işlemden kaldırılmasına, daha sonra da aynı Kanun'un 150/5. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Mahkemenin, HMK'nun 120/2. maddesi uyarınca gider avansının yatırılması hususunda vermiş olduğu ara kararının borçluya tebliğ edilmediği, dolayısıyla sonuç doğurmayacağı anlaşılmakla, mahkemece, anılan ara kararı usulünce tebliğ edilmeden HMK'nun 115. maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Hükmün gerekçe kısmı, "İİK'nun 83. maddesi uyarınca maaşların kısmen haczinin kabil olduğu, bu miktarın da 1/4'den az olamayacağı" şeklinde iken, hüküm fıkrasının 1. bendinde "şikayetin kabulü ile ...sayılı takip dosyasından borçlunun ... Bankasında bulunan maaş hesabı üzerindeki haczin, ... İcra Müdürlüğü'nün belirtilen dosyasına münhasıran kaldırılmasına, maaş üzerindeki diğer icra müdürlüğü tarafından konulan haczin 1/4 üzerinden devamına..." şeklinde olduğundan, ilamın hüküm kısmının, bu haliyle hem çelişkili olduğu, hem de şikayete konu olmayan başka bir icra dosyasında uygulanan haciz hakkında da mahkemece karar verilmiş olduğu ve bu nedenle infazda tereddüt oluşturacağı-
Hakim, HMK'nun 26. maddesi gereğince tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olup, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceğinden ve asıl şikayet dosyasında, borçlu şirketin, çek tazminatına ilişkin bir şikayeti bulunmadığından, asıl dosya yönünden çek tazminatının iptali yönünde hüküm tesisinin yerinde olmadığı-
Borçluya usulüne uygun olarak duruşma davetiyesi tebliğ edilmemiş olup, mahkemece duruşma gününden haberdar olmadığı halde, duruşmaya gelmediğinden bahisle dosyanın işlemden kaldırılmasına ve daha sonra da davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin, HMK'nun 150/1. maddesindeki koşullar oluşmadığından isabetsiz olduğu-