Mahkemece; alacaklının itirazın kaldırılması isteminin kısmen kabul edildiği ve borçlunun kendisini bir vekille temsil ettirdiği halde borçlu yararına 6100 sayılı HMK’nun 323. ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 11/3. maddesi gereğince vekalet ücretine hükmedilmemesinin isabetsiz olduğu-
Kısa kararda, tazminata da hükmedilmesine karşın, gerekçeli kararda, tazminata yer verilmemesinin çelişki oluşturacağı-
Borçlu icra dairesine verdiği itiraz dilekçesinde, borcun aslını kabul edip, faiz oranına itiraz ettiğine göre, itirazın kaldırılması isteminin mahkemede incelenmesi sırasında, alacaklının artık İİK'nun 68/1. maddesinde belirtilen bir belgesinin mevcut olup olmadığı üzerinde durulmasına gerek ve yer olmadığı- Faiz konusunda mahkemece herhangi bir değerlendirme yapılmadan sonuca gidilmiş olmasının, HMK'nun 297. maddesi hükmüne aykırı oluşturacağı-
Birleştirmeye konu davaların bağımsız kimliklerini koruyacakları- Her bir dava (şikayet) hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği- Meskeniyet şikayetinde bulunan kişi yönünden bilirkişi incelemesi yapılmadan eksik inceleme ile karar verilmesinin doğru olmadığı-
Kısa kararda yer almayan ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesi hususunun gerekçeli kararın hüküm kısmında yer alması ile çelişki meydana getirildiğinden, mahkemece yapılacak işin, önceki karar ile bağlı olmaksızın çelişkinin giderilmesi için vicdani kanaatine göre yeni bir karar vermekten ibaret olduğu-
İİK'nun 36. maddesinden kaynaklı şikayete ilişkin icra mahkemesi kararının kesin nitelikte olduğu- Borçlu vekilinin icra takibi kesinleşmeden konulan hacizlerin kaldırılması yönündeki şikayetinin de incelenmesi gerektiği-
Faize ilişkin ilama aykırılık şikayetinde mahkemece, tarafların bildirdiği bankalardan hakkın doğumu tarihinden itibaren birer yıllık devreler halinde bankalarca mevduata fiilen uygulanan en yüksek faiz oranı sorularak, gelen yazı cevaplarından birer yıllık devre başlangıcındaki en yüksek faiz oranı esas alınarak ek rapor tanzimi için dosyanın yeniden bilirkişiye tevdii sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Uyap üzerinden yazılıp elektronik imza ile imzalanan nihai karar ile hakim davadan el çektiği halde, kararın yeniden yazılarak ıslak imza ile imzalanması sonucunda aynı tarihli, aynı esas ve karar numaralı iki ayrı kararın verilmesinin, kararın infazında tereddüt yaratacağı gibi, yargıya olan güvenin de sarsılmasına neden olacağı açık olduğundan, mahkemece; dosya kapsamı dikkate alınarak, birbiriyle farklı kararlarla bağlı olmaksızın taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usul ve yasaya uygun gerekçeli karar oluşturulması için mahkeme kararının bozulması gerektiği-
Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi hâlinde, taraflardan birinin, (…) süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekeceği, aksi takdirde, bu mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği-