Mahkemece, tefhim edilen kısa kararda, yetkiye ve imzaya itirazın reddine karar verilmiş, gerekçeli kararın hüküm kısmında ise, ayrıca borca ve faize itirazın reddine de hükmedildiği, dolayısıyla, kısa kararda yer almayan bir hususun gerekçeli kararın hüküm kısmında yer alması ile çelişki meydana getirildiğinden, mahkemece yapılacak işin, HMK'nun 298/2. maddesi çerçevesinde çelişkiyi giderecek şekilde bir karar vermekten ibaret olduğu-
Mahkemece, borçlunun imzaya itiraz yanında ileri sürdüğü faiz istemine, faiz oranına, faiz başlangıç tarihine ve borca itirazı incelenmeksizin ve herhangi bir değerlendirmeye yer verilmeksizin bu itirazları da kapsar biçimde “davanın reddi” yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece; şikayete konu taşınmaz tapuda borçlu adına kayıtlı olmadığından ve taşınmazın tapu kaydına İİK'nun 85. vd. maddelerine uygun konulmuş bir haciz de bulunmadığından, meskeniyet şikayetinin reddi gerekeceği-
Vekalet ücretinin usul hükümleri dairesinde yargılama giderleri arasında yer aldığı- Borçlunun takibin iptali istemi ile İcra Mahkemesi’ne yaptığı başvurunun kısmen kabulü halinde, ret edilen kısım dikkate alınarak alacaklı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi gerektiği-
Borçlunun faize itirazı kabul edildiğinden, borçlu yararına vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği-
İş Ortaklığı adına çıkan icra emrinin iptali ile yetinilmesi gerekirken İş Ortaklığı yönünden takibin iptali yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
HMK'nun 20. madde hükmünün kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle kararın borçlu tarafından temyiz edilmesi halinde de, aleyhe bozma ilkesinin nazara alınamayacağı-
Her ne kadar, mahkemece, davalının itirazının asıl alacak yönünden kabulü ile takibin asıl alacak yönünden iptaline karar verilerek sonuca gidilmiş ise de, iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçimi itibariyle başvurunun, alacaklı tarafça, borçlunun itirazının kaldırılması niteliğinde bulunduğu açık olup, uyuşmazlığın İİK'nun 68. maddesine göre çözümlenmesi gerektiği-
Şikayetçinin istemi, alacaklı bankaya ödenen paranın İİK'nun 361. maddesi gereğince başka hükme hacet kalmaksızın kendisine iadesine karar verilmesinden ibaret olup, şikayetçinin bu yönde bir talebi bulunmadığı halde, talebin aşılması sureti ile ".... haciz tarihinin ... olarak tespitine” de hükmolunması, HMK'nun 26/1. maddesi hükmüne aykırı olup, mahkeme kararının bu nedenlerle bozulması gerekir ise de, yapılan bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
Yetki itirazının kabulü kararının kesinleşmesinden itibaren, alacaklı tarafça, HMK'nun 20. maddesinde öngörülen yasal süre içinde dosyanın yetkili icra dairesine gönderilmesi talep edilmemiş olup, bu hususun mahkemece re'sen gözetilmesi gerektiğinden mahkemece, HMK'nun 20. maddesi uyarınca re'sen “takibin açılmamış sayılmasına” karar verilmesi gerekeceği-