Mahkemece, usulüne uygun şekilde ileri sürülmeyen ve dayanılmayan vakıaların davalı-karşı davacı erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, bu durumda mahkemece, davacı yanca usulüne uygun şekilde süresinde ileri sürülmeyen vakıalar dikkate alınarak davacı-karşı davalı erkeğe kusur yüklenilmesinin doğru olmadığı, gerçekleşen bu durum karşısında, mahkemece davacı- karşı davalı kadına yüklenen ve temyiz edilmeyerek kesinleşen kusurlu davranışlarına göre boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-karşı davalı kadın tamamen kusurlu olduğu ve davalı-karşı davacı tarafa yüklenecek kusurlu bir davranış ispatlanamadığı halde davalı-karşı davacı davacı kadının boşanma davasının reddi gerekeceği- Ön inceleme duruşmasına kadar usule uygun şekilde dava veya cevaba cevap dilekçesi ile tazminat talebinde bulunmayan davacı-karşı davalı kadının dava dilekçesinden sonra verdiği beyan dilekçesi ile talep ettiği maddi ve manevi tazminat talepleri hakkında davalı-karşı davacının bu taleplere açık rızası bulunmadığı gibi, bu konuda usulünce yapılmış bir ıslah işlemi de mevcut olmadığından, mahkemece olumlu ya da olumsuz karar verilebilecek nitelikte, bir maddi ve manevi tazminat talebinin mevcut olmadığı, bu durumda; davacı-karşı davalı kadının tazminat talepleri hakkında "Usulüne uygun ileri sürülmediğinden karar verilmesine yer olmadığına" karar verilecek yerde, bu konuda yazılı şekilde maddi ve manevi tazminata hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davacının dava dilekçesinde, ecrimisil isteminin yanı sıra elatmanın önlenmesine karar verilmesini talep ettiğinin de anlaşıldığı, mahkemece, bu talep de değerlendirilerek sonucuna göre, olumlu veya olumsuz karar verilmesi gerekeceği-
Kat malikleri kuruluna yönetici atanması istemine ilişkin mahkemece davalı site işletme kooperatifine yönetici atanmış olmasının taleple bağlılık ilkesine aykırı olduğu-
Kadastro tespitine itiraz- Dava dilekçesinde talep edilenden fazlasına hükmedilmesi suretiyle her iki parselin de "tarla" olan vasıflarının mahkemece re'sen, "meşelik" ve kısmen "meşelik" ve "zeytinlik" olarak değiştirilmesinin hatalı olduğu, bu hususun yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği-
Talep edilen toplam alacak tutarı üzerinden alınması gereken nispi karar ve ilam harcının 1/4'ü oranındaki peşin kısmının mahkemece Harçlar Kanunu'nun 30-32. maddelerindeki usul uygulanarak tamamlatılmadıkça davanın esasına girilemeyeceği düşünülmeden yazılı şekilde karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu- Davacı vekili dava dilekçesi ve diğer aşamalardaki dilekçeleri uyarınca, davacı tarafça mahkemeden tespit ettirilen eşyaların değerinin yarısı üzerinden talepte bulunulduğu halde, mahkemece eşyaların değerinin tamamı üzerinden hüküm kurulmak suretiyle talepten fazlasına karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Erkeğe yüklenen eşini aldattığı vakıasına yönelik tanık beyanları kadından duyuma ilişkin olup, kanıtlanmadığı gibi tanık beyanına göre kadının aktardığı bu vakıadan sonra tarafların evlilik birliğini devam ettirip bir süre birlikte yaşadıklarının anlaşıldığı, bu durumun, önceki yaşanan olaylardan dolayı eşlerin birbirlerini affettiklerini veya en azından hoşgörüyle karşıladıklarını göstereceği, bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu- Davalı erkeğin kusurlu bir davranışı ispatlanamamış olup kusursuz olan eş aleyhine maddi ve manevi tazminata hükmedilemeyeceği- Mahkemece bozma kararma uyulmakla yoksulluk nafakası yönünden davalı erkek yararına usuli kazanılmış hak oluştuğu, usuli kazanılmış hak hususu gözetilmeksizin bozma üzerine verilen temyize konu kararda kadın için takdir edilen yoksulluk nafakasının artırılarak 250 TL'ye çıkarılması doğru olmadığı gibi, davacı kadının 200 TL yoksulluk nafakası talebi olduğu halde talep aşılarak aylık 250 TL. yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğu-
İlamlı icrada dayanak ilamda hüküm altına alınan ulusal bayram ve genel tatil, fazla mesai ve yıllık izin alacaklarının brüt olarak istendiği, bunların nete çevrilerek fazla istenen işlemiş faiz kalemlerinin iptaline yönelik olmasına rağmen mahkemece bozma ilamı sonrası aldırılan bilirkişi raporunda kıdem tazminatı ve ihbar tazminatına işlemiş faiz kalemleri yönünden kısmen iptal kararı verilmiş olup, bu durumun taleple bağlılık ilkesine aykırı olduğu-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin yapıldığı andaki projeye göre inşaat yapılamadığı için sözleşmede belirlenen dairelerin bire bir karşılığı bulunmadığı gibi sözleşmeye göre tapu iptal tescil talebinin kabulünün de mümkün olmadığı- Davacıya verilen bağımsız bölüm ile sözleşmeye göre verilmesi gereken bağımsız bölüm arasındaki farkın davacıya verilmesi bunun yanı sıra yapılan bağımsız bölüm sayısı azaldığından fiiliyattaki eksilme nazara alınarak davacıya verilecek diğer bağımsız bölümden ne kadar hisse verilmesi gerektiği belirlenerek davacıya verilmesi gerektiği- Davacı iki adet bağımsız bölüm için iptal ve tescil talebinde bulunmuşken talep aşılmak suretiyle davacıya üç bağımsız bölüm tapusu verilmesinin de hatalı olduğu-
Dava dilekçesinde “ferağa icbar, tapu iptali, tescil talebimden ibarettir”, talep sonucunda “gayrimenkulün davalılar üzerindeki tapusunun iptaline ve adıma tesciline, adıma tescili mümkün olmadığı takdirde, davalılara ödediğim 150.000TL’nin (fazlaya dair haklarımız saklı kalmak kaydıyla (bugünkü değerinin tespiti ile tarafıma verilmesine) reeskont faiziyle birlikte alınarak bana verilmesine…” şeklindeki açıklamalara yer verildiği, “izahı” başlıklı paragrafında ise talebe ilişkin açıklamaya yer vermediği, yargılamanın devamı sırasında davanın da ıslah edilmediği anlaşıldığında davacının isteminin davalıya ödediği bedelin bugünkü değerinin tahsiline ilişkin olduğunun kabul edileceği- Denkleştirici adalet ilkesi gereğince; ödenen satış bedelinin dava tarihinde ulaştığı alım gücünün belirlenerek, bu miktarın rayiç bedelini aşmamak üzere yükleniciden tahsiline karar verilmesi gerektiği-
Her ne kadar mahkemece hükme esas alınan ......... Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı uzman doktorlarından oluşan 3 kişilik bilirkişi heyetinin ........ tarihli raporunda davacının %90 oranında meslekte kazanma gücünden kaybettiği belirtilmiş ise de, dava dilekçesinde maluliyet oranı %33 ile sınırlandırıldığı halde talep aşılarak davalının %90 malül olduğu kabul edilerek bu doğrultuda hazırlanan bilirkişi heyet raporuna göre hüküm kurulmasının isabetli olmadığı-