Dava dilekçesindeki isteklerden biri hakkında karar verilmemesi, HMK hükümlerine aykırılık teşkil eder mi?
Davacı tarafın talebinin paylı mülkiyete ilişkin olduğu nazara alınmaksızın dava konusu alanın, 3194 sayılı İmar Kanunu ve ilgili Yönetmelik hükümleri gereğince ana taşınmazdan ifrazının mümkün olmadığı, dolayısıyla tapu iptali ve tescil koşullarının oluşmadığı, bölünme sözleşmesinin imzalanması ve ticaret sicilde tescil edilmesinin başlı başına tapu iptali ve tescil için yeterli olmadığı gerekçesiyle şirket bölünme sözleşmesine dayanılarak açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Dava konusunun ise davalı ...’e devredilen 1/2 hisse olmasına rağmen mahkemece talebi aşarak dava dışı ...’e ait hisseye ilişkin tasarrufun iptaline karar verilmesinin doğru olmadığı-
Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na göre; hukuk davalarında yapılacak incelenin, re'sen gözetilmesi gereken kamu düzenine aykırı haller dışında, taraf dilekçesinde belirtilen taleplerle bağlı ve sınırlı olabileceği, her talep hakkında da ayrı ayrı verilecek hükümlerin tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği-
Evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı karşılıklı boşanma davasında; kusur belirlemesi yapıldığı halde taraflara kusurların yükletilmemiş olmasının yerinde olmadığı- Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na göre; kamu düzenine aykırılık görülen haller dışında, incelemenin dilekçede belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı düzenlendiğinden hakimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı kalıp, bu taleplerden fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği-
Hakimin talepten fazlasına hüküm vermesi yasak olduğu gibi talepten başka bir şeye hüküm vermesinin de yasak olduğu, hüküm kısmında, davacı vekilince 9.790,83 TL talep edilmesine rağmen 14.453,88 TL’ye hükmedilmesinin doğru olmayıp bozmayı gerektirdiği-
Davacıların, iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahipleri olarak davalılardan maddi ve manevi zararlarının giderilmesi isteminde bulundukları davanın dilekçesinde talep ettikleri maddi tazminat miktarını, davalılardan biri yönünden ıslah ile arttırmaları halinde; mahkemece bu miktarın diğer davalıdan tahsiline karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu-
İtirazın iptali davaları takibe sıkı sıkıya bağlı davalardan olup, takip ve dava konusu olmayan istemlerin bu davada dikkate alınamayacağı, takipte talep edilmeyen üye nakil harcı ve inşaat fonu borçları konusunda karar verilmesinin, 6100 sayılı HMK’nın 26. maddesi hükmüne de aykırılık oluşturacağı- Mahkemece yapılan yargılamada dosyadaki mevcut delillere göre davalının yıllık aidat borcu olmadığının belirlenmesine, takibe ve itiraza konu alacağı ispata yönelik başkaca delil ileri sürülmemiş olmasına ve böylece aidat alacağının varlığının kanıtlanamamasına göre, davalının itirazında haklı olduğu-
Yapının değerinin arazinn değerinden fazla olması halinde, iyiniyetli tarafın uygun bir bedel karşılığında yapının ve arazinin tamamının veya yeterli kısmının mülkiyetinin malzeme sahibine verilmesini talep debileceği- Haksız inşaattan kaynaklanan temliken tescil isteklerinin müstakil davaya konu olacağı sabit iken taşkın inşaat nedeniyle temliken tescil isteklerinin savunma yoluyla da ileri sürülebileceği- Açılan davada hakimin taleple bağlı olduğu-
Harici taşınmaz satış sözleşmesinin yer aldığı uyuşmazlıkta, davacı dava dilekçesinde, "satım bedeli olarak ödendiği belirtilen 23 kg has altının aynen iadesi, mümkün olmadığı takdirde karar tarihindeki değerinin tahsilini" talep edilmiş olup, mahkemece, konusu altın olan dava konusu borcun (misli eşyanın) taleple bağlılık ilkesi gözetilerek, "aynen iadesi" bunun mümkün olmaması halinde, karar tarihindeki değerine hükmedilmesi gerektiği, "dava tarihi" itibariyle değerine hükmedilemeyeceği- Satış bedeli olarak ödenen altının faizsiz, taşınmazın (dükkanın) ise bedelsiz olarak iade edileceği gözetilerek, taşınmazın davacı tarafından davalıya iade edildiği tarihten itibaren davacı lehine faize hükmedilmesi gerektiği- Talep edilmediği halde, davaya konu dükkanın kira bedelinin davacı tarafından alındığı anlaşıldığından, taşınmazın davacı yedinde olduğu kabul edilerek taşınmazın da davalıya iadesi yönünde hüküm kurulmasının bozmayı gerektireceği-