Mahkemece yapılması gereken işin; taraflara tanık dinletilmesi için süre ve imkan verilerek, taraf tanıklarının HMK'nin 259 ve 290/2. maddeleri gereğince keşif yerinde dinlenmelerinin sağlanması, dava konusu taşınmazın davalı yanca kullanımının davacının muvafakatine dayalı olup olmadığının her türlü tereddütten uzak bir şekilde belirlenmesi, taraf tanıklarının beyanları arasında çelişki bulunduğunda 6100 sayılı HMK'nin 261/1 maddesi uyarınca çelişkinin yüzleştirmek suretiyle giderilmeye çalışılması, beyanlar arasındaki çelişkinin giderilememesi durumunda hangi taraf tanığının beyanının üstün tutulduğunun karar gerekçesinde gösterilmesi, bundan sonra tüm taraf tanık beyanlarının birlikte tartışılıp değerlendirilerek karar verilmesi olması gerekeceği-
Nüfusta kaydı olmayan kişinin nüfusa tescili, nüfus kaydında düzeltme, tespit, noter tarafından düzenlenen mirasçılık belgesinin iptali ve yeni mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin olup; temyiz incelemesine konu uyuşmazlık, yerel yazımdan önce ölmesi nedeni ile nüfusta kaydı bulunmayan kişinin tescili, nüfus kaydında düzeltme ve tespit istemi-
Mahkemece, mahallinde yapılan keşif sonucu alınan fen bilirkişi raporunda, davalılar tarafından 165 ada 28 mera parselinin F, G, H ile gösterilen kısımlarına el attıkları tespit edilmiş olmasına rağmen hüküm kısmında 164 ada 2 parsel sayılı merada F, G, H ile gösterilen kısımlara elatmanın önlenmesine karar verilmesinin doğru olmadığı- Davacı Hazinenin dava dilekçesinde tespit edilecek zararın tahsilini talep ettiği, bu zararın sadece uzman bilirkişi tarafından belirlenecek meranın eski hale getirilmesi için gereken bedel olduğu, mahkemece, talep olmadan İcra İflas Kanunu'nun 30. maddesi hükmü göz ardı edilerek davalılardan ayrıca muhdesatların yıkım bedellerinin de tahsiline dair hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Bozma kararından sonra bozmaya uyularak verilen hükmün yeni bir hüküm olduğu ve hükmün bir bütün olduğu, mahkemece, davacı ...'ün açtığı asıl davada tapu iptali ve tescile ilişkin kurulan hükmün kesinleşmiş olması sebebiyle yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek söz konusu talep açısından Dairemizin bozma ilamından sonra hüküm tekrarı ile yeniden bir hüküm kurulmamasının doğru olmadığı, bu durumun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 297. maddesine aykırı olduğu- Davacı tarafından tapu iptali ve tescil istendiği, tazminat istenmediği halde yazılı şekilde hüküm tesisinin taleple bağlılık ilkesine aykırı olduğu-
Mahkemece "davacı vekilinin bilirkişi raporuna itiraz ettiği görülmekle davalı lehine usuli kazanılmış hak oluşturmaz" gerekçesiyle bozma sonrası davacı için raporda hesaplanan miktar kadar destekten yoksun kalma tazminatına hükmedildiği, ancak davacı vekilinin davacı için ıslah dilekçesiyle talebi daha az miktar olmasına karşın taleple bağlılık ilkesine aykırı olarak fazlaya hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Mahkemece, hüküm altına alınan taşınmazda davacı murisin kızının payı bulunmadığı gibi dava konusu bir başka taşınmazlarda davacı murisinin kızının hissesi üzerinde "1062 sayılı Kanun gereğince Hazinece el konulmuştur Verdi hissesine" şerhinin bulunmamasına rağmen bu parseller yönünden davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemenin maddi tazminat yönünden hükmettiği miktarlara hangi gerekçeyle nasıl ulaştığının hükmün gerekçesinde açıkça belirtilip tartışılması gerektiğinin gözetilmemesinin doğru olmadığı- Mahkemece; yeni bir aktüer hesap bilirkişisinden rapor alınarak öncelikle davacıların yoksun kalınan tam zararlarının hesaplanması, yapılan hesaplamadan sonra tam zararlarının poliçe limiti aşması nedeniyle KTK'nun 96. maddesine göre garame hesabı yapılması, SGK’ya yazı yazılarak dava konusu olay nedeniyle, iş kazası yönünden herhangi bir inceleme yapılıp yapılmadığı, olayın iş kazası olarak kabul edilmiş olması halinde murisin vefatı nedeniyle rücuya tabi ödeme yapılıp yapılmadığı yönünden araştırma yapılarak hasıl olacak sonuca göre temyiz eden davalı yönünden sorumlu olunan tazminat miktarının belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği- Mahkemece talep edilen miktardan daha fazla miktarda cenaze ve defin giderine hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Dava konusu kıdem ve ihbar tazminatları ile asgari geçim indirimi ve yıllık izin ücreti alacaklarının belirsiz alacak olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre davacının belirsiz alacak davası olarak eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı- Fazla çalışma ücreti alacağının, davacının haftanın altı günü ve günde sekiz saat, pazar günü ise beş saat çalıştığı kabul edilerek haftada sekiz saat olarak belirlenen fazla çalışma süresi üzerinden mi yahut haftanın altı günü ve günde sekiz saat çalıştığı kabul edilerek haftada üç saat olarak belirlenen fazla çalışma süresi üzerinden mi hesaplanması gerektiği-
İflas erteleme davası kapsamında alınan 4/02/2016 tarihli tedbir ara kararı ile borçlu hakkında yeni icra takibi başlatılmasının ihtiyati tedbir yoluyla önlenmesine karar verildiği, tedbir devam ederken alacaklı tarafından 11.02.2019 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi başlatıldığı, alacaklının talebi üzerine borçluya ait taşınmazlara haciz konulması için 25.02.2019 tarihinde ve borçlunun davacı olduğu dava dosyasındaki gider avansına haciz konulması için 11.04.2019 tarihinde haciz müzekkereleri yazıldığı, borçlunun mahkemeye başvurusu yedi adet taşınmazdaki haczin kaldırılmasına ilişkin olduğu- Şikayetin kabulü ile yedi adet taşınmazdaki haczin kaldırılmasına karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken talep aşılarak yazılı şekilde hüküm tesisi ve alacaklının buna yönelik istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmesinin isabetsiz olduğu-
Davacı tarafından taşınmazın kira bedelinin dava tarihinden itibaren aylık ......... TL olarak tespit edilmesini talep ve dava edilmesine karşın, mahkemece kendiliğinden, HMK’nin 26. madde hükmüne aykırı olarak talep aşılarak, talep tarihinden önceki dönemi de kapsayacak şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-