Davalı alacaklının, salt zarar verme amacıyla ve taşkın haciz yaptığı yönünde bir bulgu ve delil olmadığı anlaşıldığından, haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davanın reddi gerekeceği-
Kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken veya görevlerini yaparken kişilere zarar vermesi ilgili kamu kurumunun hizmet kusurunu oluşturacağından, bu durumda sorumlu, kamu görevlisinin emrinde çalışmakta olduğu kamu kurumu olup davanın o kurum (idare) aleyhin açılması gerekeceği, Kamu görevlisi aleyhine adli yargı yargı yerinde dava açılamayacağına göre kamu görevlisi hakkında adli yargıda açılan tazminat davasında kast ve kusur aranmaksızın husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Trafik kazası sonucunda bir kimsenin yaralanmasına veya ölümüne neden olunmasının, ona karşı işlenmiş bir haksız fiil niteliğinde olduğu- 2918 s. K. mad. 109/II uyarınca, ceza kanununda öngörülen daha uzun (uzamış) zamanaşımı süresinin tazminat talebiyle açılacak davalarda uygulanabilmesi için, eylemin ceza kanununa göre suç sayılması gerekli ve yeterli olduğu; fail hakkında mahkumiyet kararı verilmesi veya bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması şartının aranmadığı- Ceza Kanunu’nda öngörülen daha uzun (uzamış) zamanaşımı süresinin, olay tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı; sürenin işlemeye başlaması için, zarar görenin, zararı ve onun failini öğrenmesi koşulunun aranmadığı, ancak, zarar veya onun faili, uzamış zamanaşımı süresinin bitmesinden sonra öğrenilmiş ise, davanın, öğrenme tarihinden itibaren, 2918 s. K. mad 109'daki iki yıllık süre içerisinde açılması gerektiği- Davalı sürücü hakkında, Ceza Mahkemesince hükmolunan hapis ve para cezasının ertelendiği, 1 yıl süre ile denetim süresine tabi tutulduğu, yasal yollara başvurulmaksızın hükmün kesinleştiği anlaşılmakta olup, 2918 s. K. mad.109/2 gereğince, işleten hakkında da uzamış ceza zamanaşımının uygulanacağı ve buna göre, haksız eylemin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mülga 765 s. TCK. mad. 459'da öngörülen suça ilişkin cezanın üst sınırı dikkate alındığında, aynı Kanunun 102/4. maddesi uyarınca uzamış ceza zamanaşımı süresi beş yıl olduğu ve bu durumda; haksız eylemin gerçekleştiği tarih gözetildiğinde, davada maddi tazminata ilişkin ıslahın, beş yıllık uzamış zamanaşımı süresi dolmadan yapıldığı anlaşıldığından, ıslah edilen miktar yönüyle dava zamanaşımı süresi dolmamış olduğu-
Davalının kaymakam adaylarına verdiği protokol dersinde davacı kaymakamın resmini göstererek; bir kaymakama yakışmayacak giyim şekli olarak nitelendirdiği iddia edilerek, manevi tazminat istemiyle açılan davanın kamu görevlisi hakkında adli yargı yerinde dava açılamayacağından kast ve kusur aranmaksızın husumet nedeniyle reddi gerekeceği-
Dava, tedavi hatası nedeni ile uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkin olup, kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken veya görevlerini yaparken kişilere zarar vermesi, ilgili kamu kurumunun hizmet kusurunu oluşturacağından, bu durumda sorumlu, kamu görevlisinin emrinde çalışmakta olduğu kamu kurumu olup davanın o kurum aleyhine açılması gerekeceği( TC Anayasası 40/III, 129/V, 657 Sy. K.13, HGK 2011/4-592 E., 2012/25 K.)-
Kamu hizmetinin görülmesi sırasında ve hizmet kusurundan doğan zararların gideriminde idari yargı görevli olduğu- Köy muhtarı ve ihtiyar heyeti azaları olarak çalışan ve kamu görevlisi olan davalıların, davacı tarafından kurulan alabalık tesisini, yerin köy merası olduğu gerekçesi ile yıktıkları, görevleri sırasında ve görevlerinden dolayı davacıyı zarara uğrattıkları ileri sürüldüğünden, davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerekeceği-
Ölüme sebebiyet nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davalı Sağlık Bakanlığı aleyhine adli yargıda dava açılamayacağı- Davalı şahıs yönünden maddi manevi tazminat isteminin reddine ilişkin karar kesinleşmiş olduğundan onun hakkında yeniden hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Davanın, tıbbi teknisyen olarak çalışan davacılara aynı hastanede kamu görevlisi olan davalılar tarafından görev sırasında hakaret-tehdit ve haksız şikayet edildiği iddiasına dayalı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkin olduğu, davalılar, kamu görevinin icrası sırasında yürüttüğü görev kapsamında yaptığı eylem nedeniyle dava edildiğine göre Anayasa'nın 129/5. maddesi uyarınca kamu görevlisi durumundaki davalılara husumet yöneltilmesinin doğru olmadığı-
Dosya kapsamından, davacının eldeki davayı iş kazası olarak niteleyerek maddi ve manevi tazminat talep ettiği; dilekçesinin başlığından davayı İş Mahkemesi sıfatıyla görülmesi için açtığı- Mahkemece, görevsizlik kararı verilmeden davaya baştan beri Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla bakıldığı ve yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verildiği- Dava İş Mahkemesi Sıfatıyla bakılmak üzere açıldığına göre Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla bakılıp karar verilmesinin doğru olmadığı-
Belediye Başkanı ile Başkan Yardımcısı olan ve kamu görevlisi sıfatını taşıyan davalıların, davacı hakkında düzenledikleri raporlar ve disiplin cezaları nedeniyle tazminat isteminde bulunulduğu ve bu davanın idari yargı yerinde ve idareye karşı açılması gerektiği-