Kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken veya görevlerini yaparken kişilere zarar vermesi, ilgili kamu kurumunun hizmet kusurunu oluşturacağından, bu durumda sorumlu, kamu görevlisinin emrinde çalışmakta olduğu kamu kurumu olup davanın o kurum aleyhine açılması gerektiği(T.C. Anayasası 40/III, 129/V, 657 sayılı Yasa m.13, HGK 2011/4-592 E., 2012/25 K. sayılı Kararı)-
Hizmet kusuruna dayanan tazminat istemlerinin de, idari yargı yerinde ve idareye karşı yöneltilmesi gerekeceği (Anayasa m.129/5, 657 sayılı Yasa m.13)- Gerçek kişiler aleyhine idari yargı yerinde dava açılamayacağı ve görev hususunun husumetten önce geldiği gözetilerek, mahkemece haksız eylem nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkin davanın adli yargıda görülmesi gerektiğinin ve davalıya husumet yöneltilebileceğinin kabul edilmesi gerekeceği-
Anayasa'nın 36. maddesinde düzenlenen şikayet hakkını kullanan davalının hukuken korunabilmesi ve bu hakkın yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için, şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların olmasının zorunlu olmadığı, şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığının yeterli olduğu- Haksız eylem nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkin açılan davada, davalı yönünden hukuka uygunluk nedeninin gerçekleştiğinin kabul edilmesi ve davanın tümden reddedilmesi gerektiği-
Haksız eylem nedeniyle manevi tazminat ödetilmesi istemine ilişkin davada, 5271 sayılı CMK' nın 141. maddesine 3. fıkra olarak eklenen madde hükmü uyarınca, birinci fıkrada yazan haller dışında suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk halleri de dahil olmak üzere hakimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davalarının ancak Devlet aleyhinde açılabileceği, aynı Kanun'un 142. maddesinde ise tazminat isteminin zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa, en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanacağı-
CMK nın 141. maddesine 3. fıkra olarak eklenen madde hükmü uyarınca, birinci fıkrada yazan haller dışında suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk halleri de dahil olmak üzere hakimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak Devlet aleyhinde açılabileceği, aynı Kanun'un 142. maddesinde ise tazminat isteminin zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa, en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanacağı -
18 yaşını ikmal etmemiş davalı küçüğün, zarar verdiği araçtaki hasar tutarının kendisinden tahsiline ilişkin haksız fiilden kaynaklı davanın genel mahkemelerde görülmesi gerekeceği-
İş Kanunu'nun 73.maddesinin öngördüğü koşulları ve niteliğine göre bu işyerinde uygulanması gereken önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri alıp hangilerini almadığı,alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususları ayrıntılı biçimde irdeleyerek kusurun aidiyetini ve oranını hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde saptamadığı anlaşılan bilirkişi raporuna dayalı karar verilemeyeceği-
Davacının, davalı tarafça kusurlu olarak yapılan asma tavanın çökmesi nedeniyle maddi tazminat talep ettiği, bu bağlamda davalının haksız fiiline dayalı olarak tazminat istediği anlaşıldığından, davacının isteminin davalı ile dava dışı kiralayan arasında yapılan eser sözleşmesine dayalı bir talep olmadığının ve davalıya husumetin düşeceğinin kabulü ile esasa girilerek olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekeceği-
Trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat davasında, ceza dosyasında kesinleşen maddi olgu göz önünde bulundurularak kusur durumunun tespiti için ayrı bir bilirkişi heyetinden ayrıntılı, gerekçeli, denetime müsait kusur raporu alınarak belirlenecek kusur oranına göre karar verilmesi gerektiği-
Davalı doktorun davacı hemşireye karşı cinsel saldırı suçunu işlediğinin sabit olduğu, bu eylemin davalı doktorun göreviyle ilgili bir eylemine değil, salt kişisel kusuruna dayandığı, manevi tazminat davasının idari değil; adli yargı yerinde görüleceği-