Muvazaalı işlem nedeniyle davacı-alacaklının bir zararının doğması durumunda, bu zarardan lehine işlem tesis edilen, diğer bir deyişle muvazaalı olduğu iddia edilen işlemin tarafı olan alıcının sorumlu olduğu ve satıcı-borçlunun bundan sorumlu tutulamayacağı- Davalının tasarrufun iptali davasındaki yalan tanıklığıyla ilgili ceza mahkemesinde görülen davada verilen "hükmün açıklanmasının geri bırakılması" şeklindeki kararın hukuk hakimini bağlayan bir karar olmadığı, davalının yalan olduğu belirtilen beyanlarının, tasarrufun iptali dosyasında esasa etkili olmadığı ve mahkemece bu beyanlara itibar edilmeyerek, beyanların aksine davanın kabulüne karar verildiği de görüldüğünden, haksız fiil nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemli açılan davanın reddi gerekeceği-
Ceza mahkemesinin kararı hukuk hakimini bağlamaz ise de, maddi olgunun ve davalıların sorumluluğunun tespiti açısından ceza davasının sonucu önem arz ettiğinden, mahkemece, davalılar hakkında açıldığı bildirilen ceza davasının getirtilerek incelenmesi, dava konusu edilen zarar ile ilgili olduğu sonucuna varılması halinde sonucunun beklenmesi ve sonrasında karar verilmesi gerektiği-
Ceza mahkemesinin, uyuşmazlık konusu olayın tespitine; diğer bir söyleyişle, olayın varlığına ve sanık tarafından işlendiğine ilişkin maddi olgular hakkındaki kesinleşmiş saptamasının, aynı konudaki hukuk mahkemesinde de kesin hüküm oluşturacağı, bunun nedeninin, ceza yargılamasındaki ispat araçları bakımından ceza hakiminin hukuk hakiminden çok daha elverişli bir konumda olması olduğu, böylece, kural olarak hukuk hakiminin ceza yasasındaki hükümlerle ve ceza hakiminin kararıyla bağlı tutulmadığı; BK’nın 53. maddesi ile bağımsızlık ilkesinin benimsendiği, bu itibarla mahkemece müflis bankanın eski yöneticileri hakkında açılan kamu davasının hukuki sonuçlarının BK'nın 53. maddesi çerçevesinde değerlendirilmesinin gerekeceği-
Rücuya ilişkin davada, olup, davalı ancak kusuru oranında tazminatla sorumlu olup  hükme esas alınan ceza dosyası kararının hukuk hakimi yönünden bağlayıcı olmadığı- Ceza mahkemesi ilamı ilamı ile sanık davalının beraatine karar verilmiş ise de, söz konusu karar yeniden bilirkişi raporu alınması için bozulmuş ve yargılama sonucunda ceza davasında zamanaşımından düşme kararı verilmiş olduğundan, mahkemece, davalının kusurlu olup olmadığına, kusurlu ise hangi oranda kusurlu olduğuna yönelik yeniden rapor alınarak karar verilmesi gerektiği-
Ceza mahkemesinin beraat kararı, hukuk hakimi yönünden bağlayıcı değilse de ceza mahkemesince belirlenecek maddi olguların hukuk yargıcı yönünden bağlayıcı olduğu-
Kurum zararının tazmini istemine ilişkin davada, beraat kararının hukuk mahkemesini bağlamayacağı, davalıların eylemlerinin görevi ihmal suçunu oluşturduğu, kurum zararından davalıların müteselsilen sorumlu tutulmaları gerektiği-
Ceza mahkemesinin beraat kararı hukuk hakimini bağlamaz ise de; maddi olgunun ve davalının sorumluluğunun tespiti açısından ceza davasının sonucu önem arzettiğinden, araç trafik kaydının iptali ve tescil istemine ilişkin dava konusu olayın özelliği nazara alındığında, ceza dosyasının kesinleşmesi beklenmesi gerektiği-
Trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat davasında, ceza dosyasında kesinleşen maddi olgu göz önünde bulundurularak kusur durumunun tespiti için ayrı bir bilirkişi heyetinden ayrıntılı, gerekçeli, denetime müsait kusur raporu alınarak belirlenecek kusur oranına göre karar verilmesi gerektiği-
Trafik kazası sonucu araçta meydana gelen hasar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin açılan davada, kusur oranlarının tespiti için trafik polis memuru bilirkişiden aldırılan 05/11/2012 tarihli rapora göre; davalı şirketin gerekli işaretlemeleri yapmadan yolu trafiğe kapatarak kazaya sebep olduğu anlaşıldığından kazanın oluşumunda %80 oranında, karşı araç sürücüsü ...'nun yolun sağ kenarında bulunan “Dur” işaret levhasını dikkate almayarak yola çıktığından %20 oranında kusurlu, davacıya ait araç sürücüsü ...'nun ise kusursuz olduğunun belirlendiği- Taraf vekillerinin itirazı üzerine İTÜ Makine Fakültesi öğretim üyelerinden oluşan kusur uzmanı bilirkişi heyetinden aldırılan 18/03/2013 tarihli raporda da bu görüşe iştirak edilmiş; belirlenen kusur oranları mahkemece kabul görerek hükme esas alındığı- Aynı kazaya ilişkin her iki dosyada kusur konusunda aldırılan bilirkişi raporları tamamıyla birbirinden farklı olup bu farklılık nedeniyle ortaya çıkan çelişkinin giderilmesi gerektiğinden, eksik incelemeyle hüküm kurulması doğru olmadığı- Tarafların davaya konu trafik kazasındaki kusur durumlarının tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi'ne gönderilerek tüm dosya kapsamına göre kaza tespit tutanağı, bilirkişi raporları ve diğer tüm delillerin irdelendiği ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli rapor alınması ve daha önce alınan raporlar arasındaki çelişki giderilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Ceza mahkemesince verilecek mahkumiyet kararı ve ceza mahkemesinde kabul edilen maddi vakıalar hukuk mahkemesini bağlayacağından, davacının, davalı avukatı ile yaptığı vekalet sözleşmesinde kararlaştırılan cezai şartın tahsili için açtığı itirazın iptali davasında, davalı avukat hakkından davalının şikayeti ile başlatılmış olan ceza soruşturmasının neticesinin beklenmesi gerektiği-