Davalı Vergi Dairesi’nin takip usulünün doğru biçimde uygulanmadığı yönündeki iddiasının ancak şikayet konusu edilebileceği-
6183 sayılı Amme Alacaklılarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 21/I. maddesinde öngörülen 3. şahıslar tarafından haczedilen mallar üzerine, satış tarihinden evvel kamu alacağı için de haciz konulması halinde, kamu alacağının ilk hacze iştirak edeceği ve satış bedelinin garameten paylaştırılacağına dair düzenleme çerçevesinde sıra cetvelinin iptali isteminin reddinde isabetsizlik olmadığından, hükmün gerekçesiz olması, usul ekonomisi ilkesi gereği bozma nedeni sayılmadığı-
Mahkemece, saptanan kesin haciz tarihlerine göre sonucundan sadece davacının yararlanacağı şekilde sıra cetvelinin düzenlenmesi için bir karar verilmesi ve yeni sıra cetvelinin hangi ilkelere göre düzenleneceğinin gösterilmesi gerekirken, asıl davada bozmayla oluşan kazanılmış hakları ve daha önce kesinleşen hacizlere ilişkin hakları ihlal edecek şekilde, hangi ilkelere göre düzenleneceği belirtilmeden sıra cetvelinin iptaline karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davacı kurumca 02.02.2005 tarihinde haczedilen bazı malların satışı yapılan mallar arasında bulunduğu gerekçesiyle sıra cetvelinin iptaline ve satış bedelinin şikayetçi ile şikayet olunan Z. G. arasında garameten paylaştırılmasına karar verilmesinin isabetli olduğu-
Davacının haciz ihbarnamesine itiraz edildiğinden ve haczin geçerli olmadığından, diğer iddiaların da gerçeği yansıtmadığından sıra cetveline itiraz davasının reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Davalının icra takibinin, davacının henüz alacak hakkı doğmadan önce 04.11.2008 tarihinde yapıldığı, oysa davacının takibine dayanak bononun 20.11.2008 vade tarihli olduğu, borçlu taşınmazının ise davacının icra takibini başlatmadan evvel 04.06.2008 tarihinde satılarak ihale bedelinin 14.06.2008 günü vezneye yatırıldığı, davacı tarafından bu tarihten sonra takip başlatıldığı ve bu durumda davacının sıra cetveline itiraz hakkının bulunmadığı-
Mahkemece, bilirkişi raporu yerinde görülmüyor ise yeni bir bilirkişi raporu alınması ve alacak miktarına yönelik değerlendirme yapılarak şikayet hakkında bir karar verilmesinin gerekeceği-
İİK.’ nun 18. madde kapsamında şikâyet yargılaması usulüne tabi olan sıra cetveline ilişkin uyuşmazlıklarda HUMK’nun 409. madde hükmünün uygulanmayacağı, bu durumda mahkemece esasa girilerek yargılama yapılması gerekirken, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin doğru olmadığı-
Şikâyetçinin, dilekçesinde, SGK’nın alacaklı olmadığını dile getirdiği cümlenin devamında gerekçe olarak, usulüne uygun bir ödeme emrinin bulunmamasından söz ettiği, alacağın aslına yönelik bir niza yaratmamakta, şikâyetin takip hukukunda meydana geldiğini öne sürdüğü usulsüzlüğe dayandırdığı, maddi hukuka ilişkin, alacağın aslından kaynaklanan bir iddianın mevcut olmadığı, bu nedenle işin esasına girilerek yargılama yapılmasının gerekeceği-
Sıra cetveline şikâyetin, sonunda hukuki durumu olumsuz yönde etkilenebilecek, alacaklı veya alacaklılara karşı yapılmasının gerekeceği, takibin yapıldığı icra müdürlüğünün davada hasım olarak gösterilmesinin gerekmeyeceği-