Daire karşılığı inşaat sözleşmesinin yapılmasından sonra tapuda yapılan devir işlemleri, arsa sahiplerinin edim­lerini yerine getirmesi olarak kabul edilmelidir, yüklenici aksini kanıtlayamadığına göre, tapuda bu işlemlerin satış olarak gös­terilmesinin bir önemi bulunmadığı-
Davada ileri sürülen usulsüz tebligat işleminin takip aşamasında gerçekleştiği ve usulsüzlüğün iddia edilen işlemlere ihale alıcısı davalının katkısının bulunması halinde oluşan sicilin yolsuzluğundan söz edilebileceği muhakkak olup, bu halin sicilin illiliği prensibinin bir sonucu olduğu-
İ. sözleşmeleri bir yandan mülkiyeti nakil borcu doğurması bakımından tarafları bağlayıcı, diğer yandan, mülkiyetin naklinin sebebini teşkil etmesi açısından tasarruf işlemlerini bünyesinde barındıran sözleşmeler olduğundan koşulların oluşması halinde taşınmaz mülkiyetini nakil özelliğini taşıdığının kabul edilmesinin gerekeceği-
İ.lı işleme dayalı olup dinlenilirliği kabul edilen iddiaların isbatının, şekle bağlı olmayan yazılı delil olduğu, inanç sözleşmesi olarak adlandırılan bu belgenin sözleşmeye taraf olanların imzasını içermesi ve en geç sözleşme konusu işlem tarihinde düzenlenmiş olmasının gerektiği, bunun dışındaki bir kabulün, hem İçtihadı Birleştirme kararının kapsamının genişletilmesi, hem de taşınmazların tapu dışı satışlarına olanak sağlamak anlamını taşıyacağı-
Davalı H. ikinci el değil ilk el konumunda olduğundan 27.12.1939 tarih 11/60 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği üzere ilk el olan davalı H.'nin Türk Medeni Kanununun 1023. maddesinin korumasından yararlanamayacağı-
1. HD. 11.07.2007 T. E: 6219, K: 7876-
Yolsuz tescili bilen ve bilmesi gereken kişinin iyi niyet iddiasına değer verilemeyeceği-
Davacıların; tapu kaydı, irsen intikal ve kadastro öncesi sebebe dayanarak genel kadastro sonucu davalı adına oluşan tapu kaydının iptali ve adlarına tescili isteminde bulunmuş olup, 1383 ve 1053 sayılı parsel­lerle ilgili inceleme yeterli bulunmadığından ilk tesisinden itibaren tapu kayıtlarının geti­rilmesi tapu kayıtlarının mahalline uyup uy­madığı bakımından mahallini bilen tanıkların eşliğinde fenni bilirkişi incelemesi yaptırılma­sı, varılacak sonuç doğrultusunda karar ve­rilmesi gerekeceği-
Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş tarafından tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesi istenilmemiş olsa bile işlem tarafı iyiniyetli üçüncü kişinin ayni hak kazanımının 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun 1023. maddesi hükmü ile korunduğu, şerhin etkisinin ise eşin rızası alınmadan gerçekleştirilen kazandırıcı işlemlerin üçüncü kişinin iyi niyetine rağmen geçersiz sayılacağına yönelik olacağı-
Aynı taşınmazların farklı tarihlerde ve farklı kişilere satış vaadinde bulunması durumunda yarışan şahsi haklardan önceki tarihli olanına değer verilmesi gerektiği- Sözleşmenin tapu siciline şerh edilmiş olması vaad alacaklısına ayni bir hak sağlamaz ise de bu şerh kendisine taşınmazda sonradan hak sahibi olanlara karşı kişisel hakkını ileri sürme olanağı vereceği- Tarafların şerh tarihinden itibaren 5 yıl geçtiği halde satış işlemi yapmaması durumunda taşınmaz malikine tapu sicilinden kayıttaki şerhin silinmesini isteme hakkı sağlayacak olup, şerhin yazıldığı tarihten itibaren 5 yıl geçmesine rağmen satış işlemi yapılmamışsa vaad alacaklısının sözleşmeden kaynaklanan haklarına dayanarak mahkemeden mülkiyet naklini istemesine engel olmadığı-