Kanun yoluna başvuru harcı yatırılmak suretiyle süre tutum dilekçesi veren davacı, gerekçeli kararın tebliğ edilmesinden sonra süresi içinde sunduğu karar düzeltme talepli dilekçesinde; yerel mahkeme kararının bozulmasını gerektiren sebeplerin bildirildiğinden, dilekçe başlığında "karar düzeltme talebi" yazılmışsa da, özü itibariyle direnme kararına karşı verilen temyiz dilekçesi niteliğinde olduğu- İnanç sözleşmesi ilişkisinin varlığı kural olarak yazılı veya kesin delillerle ispatlanması gerektiği- Yazılı belge ile akdi ilişkinin varlığını kanıtlayamayan davacı açıkça yemin deliline dayandığından, hâkimin davayı aydınlatma ödevi ile yargılamanın sevk ve idaresi çerçevesinde, mahkemece davacı tarafa yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak varılacak sonuca göre hüküm kurulması gerektiği- 03.03.2017 T. 2/1 s. İBK kararının HMK'nın yürürlüğe girmesinden sonra açılmış olan davalarda tarafların dava ve cevap dilekçeleri ile delil listelerinde "sair deliller, her türlü delil, ve sair deliller" gibi ibarelerin bulunması hâlinde, tarafların yemin deliline başvurmuş sayılamayacakları ve bu kapsamda hâkimin ispat yükü kendisine düşen tarafa "yemin teklifinde bulunma hakkı"nı hatırlatamayacağı hususunda olduğu, somut olayda bu İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanma imkanının bulunmadığı- "Yürürlükten kalkan HUMK 344'de düzenlenen yemin; taraf yemini ve re'sen yemin olarak ikiye ayrılmış iken, HMK'nın 227. maddesinde tarafın karşı tarafa yemin teklifinin düzenlendiği, buna göre delil listesinde yemin deliline dayanan tarafın iddia veya savunmasına dayanak yaptığı bir vakıayı yemin ile ispat etmek istiyorsa bizzat kendisinin karşı tarafa yemin teklif edeceğini bildirmesi gerektiği, hâkimin ispat yükü kendisine düşen tarafın iddia ve savunmasına dayanak yaptığı vakıaları ispat edememesi durumunda karşı tarafa yemin teklif etme hakkını hatırlatmasının taraflarca getirilme ilkesine (HMK 25) aykırı olduğu, hâkimin yemin teklif etme hakkını hatırlatmasının "hâkimin davayı aydınlatma ödevi" (HMK 31) kapsamında olmayıp iddia ve savunmanın ispatına ilişkin bir husus olduğu; tarafların iddia ve savunmasına dayanak yaptıkları vakıaları hangi delille ispat edeceklerini bildirmek zorunda oldukları (HMK. 194/2), iddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği hususunun (HMK. 119-f) dava dilekçesinde, savunmanın dayanağı olarak ileri sürülen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği hususunun (HMK. 129-e) cevap dilekçesinde gösterilmesi gerektiği, tarafların iddia ve savunmasına dayanak yaptığı vakıalardan bir yada birkaçını veya tamamını doğrudan karşı tarafa yemin teklif etmek suretiyle ispat edeceğini bildirmediği sürece, hâkimin davaya müdahale sayılacak şekilde taraflardan birine karşı yemin teklif etme hakkını hatırlatmasının hâkimin tarafsızlığı ve HMK'nın düzenlediği taraf yemini ile bağdaşmadığı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Mahkemece, anılan kararın tapuda infaz edilmesi için davacı tarafa süre verilerek, tapu kayıtlarına göre taraf teşkili sağlandıktan sonra ortaklığın giderilmesi talebi hakkında karar verilmesi gerektiği- Mahkemece, dava konusu taşınmazların güncel kayıtları üzerinden karar verilmesi gerekirken işlerliğini yitiren parsel numaraları üzerinden hüküm kurulmasının doğru görülmediği- Dava konusu ... parsel sayılı taşınmazların tapu kaydında Karayolları Genel Müdürlüğü ve TEİAŞ lehine “2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 7. maddesine göre belirtme” şerhi yer aldığından kamulaştırma evraklarının ilgili kurumlardan temin edilerek kararda açıklanan ilkeler doğrultusunda işlem yapılması gerektiği-
Vekille temsilin söz konusu olduğu davada yapılacak tüm tebliğlerin vekile yapılması gereği de gözetilerek, karara esas alınan raporun davalı vekiline tebliği sağlanıp eksikliğin bu şekilde giderilmesi ve davalı vekilinin rapora itirazlarının alınıp değerlendirilmesi ile oluşacak sonuca göre, davalı vekilinin diğer itirazları hakkında değerlendirme yapılması gerekirken, usule aykırı biçimde ve davalı yanın savunma haklarını da kısıtlayacak şekilde yargılamaya devam edilip karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği-
Hakem heyetince, karara esas alınan maluliyet raporunun davalı vekiline tebliğ edilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği- Davacıda oluşan maluliyet oranının tespitine yönelik olarak düzenlenen ve karara esas alınan engelli sağlık raporunda hangi yönetmeliğin esas alınarak rapor düzenlendiği anlaşılamadığından raporun, karar vermeye elverişli olmadığı, buna göre, hakem heyetince, olay tarihinde yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine uygun yeni bir rapor alınarak, temyiz edenin sıfatına göre kazanılmış haklar da dikkate alınarak, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilen taşınmazda intifa hakkı şerhi bulunduğu anlaşıldığından, intifa hakkı sahibinin davaya dahil edilmesi gerektiği- Dava konusu taşınmazlarda hissedara da bilinen en son adresine dava dilekçesi tebliğ edilmeksizin doğrudan Tebligat Kanununun 21/2. maddesi uyarınca dava dilekçesi tebliğ edilmesinin hatalı olduğu-
Erkeğin eşine ağır hakaret ettiği, eşinin işyerine giderek huzursuzluk çıkardığı ve eşinin başkaları yanında küçük düşmesine neden olduğu, buna karşılık kadının da eşine hakaret ettiği uyuşmazlıkta, erkeğin eşine nazaran ağır kusurlu olduğu- "Erkek eşe yüklenen kusurlu davranışlara bakıldığında bu eylemlerin kadının gerçekleştirmiş olduğu kusurlu davranışların bir sonucu olduğu" görüşünün benimsenmediği-
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının 01.03.2000-31.12.2009 tarihleri arasında davalılar nezdinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tespiti istemi ilişkin eldeki davada mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli olup olmadığı-
Somut olayda, duruşmada tanıkların bildirilmesine ilişkin olarak davalı vekiline verilen kesin sürelerin usulüne uygun olup olmadığı-
Tekrar içerikli 39 sayfadan oluşan gerekçeli kararın gerekçe kısmının davacının cevaba cevap dilekçesindeki ifadeleri aynen içerdiği, bu bakımdan; yasanın aradığı anlamda, dava konusu uyuşmazlığa ilişkin ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün bulunmadığı-
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davalarında, bütün paydaşların yer almasının zorunlu olduğu- Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davalarında, paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerektiği- Dava konusu taşınmazın pasif tapu kaydının beyanlar hanesinde, imar düzenlemesine alındığına dair şerh bulunduğu ve terkin sebebinin ise “imar” olduğu görüldüğünden mahkemece, öncelikle dava konusu taşınmazda imar uygulaması yapılıp yapılmadığı tespit edilmeli ve imar uygulaması sonucu oluşan taşınmazların tapu kayıtları getirtilerek imar planında “mezarlık” olarak ayrılan kısmın hangi taşınmaza tekabül ettiği belirlenmeli, bu yerin mezarlık olarak kullanılıp kullanılmadığı ilgili belediyeden sorulmalı ve mezarlığın kamuya ayrılan yer olduğu gözetilerek bu taşınmaz hakkında ortaklığın giderilmesi kararı verilemeyeceği-