Hükme esas alınan .............. tarihli aktüer bilirkişi raporu ile davacı vekilinin talep artırım dilekçesinin yukarıda anlatıldığı üzere tebligat yasasına uygun olarak davalı vekiline tebliği ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, Anayasa'nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenilme hakkının ihlali ile karar verilmesinin isabetli olmadığı-
Dava devam ederken taraflardan birinin ölmesi halinde MK 27/1. maddesi gereğince ölen kişinin taraf ehliyetinin son bulacağı- Bu nedenle, davaya ölen tarafa karşı veya onun tarafından devam edilmesine imkan bulunmadığı- Ölü kişi adına hüküm kurulamayacağı- Yalnız öleni ilgilendiren yani mirasçılara geçmeyen haklara ilişkin davaların tarafın ölümü ile konusuz kalacağı- Yalnız ölen tarafı ilgilendirmeyen, yani mirasçıları da ilgilendiren, mirasçıların malvarlığı haklarını etkileyen davaların tarafın ölümü ile konusuz kalmayacağı- Bu davalarda, ölen davacının en yakın mirasçılarının mirası reddettiğinin anlaşılmış olmasına göre; konunun iflas hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekeceği- Bu durumda, mahkemece tereke dosyasının akıbeti beklenerek, tasfiye memuru atanıp atanmadığının belirlenmesi, anılan mahkemece atanacak ve yetkilendirilecek tereke temsilcisinin huzuru ile davaya devam olunması gerekirken, açıklanan nedenlerle taraf teşkili sağlanmadan kurulan hükmün isabetli görülmediği; zira mirasın tasfiyesi işlemlerinin, talebe bağlı işlemler olmayıp mirasın reddedildiğinin anlaşılması ile re'sen yapılması gereken işlemler olduğu- Talep üzerine yapılabilirliği bu özelliğini ortadan kaldırmayacağı-
Davacı vekiline çıkarılan tebligatın daimi çalışan olduğu ispat edilemeyen avukat adına tebliğinin usulsüz olduğu- Davacı vekilinin katıldığı ancak ertelenen duruşma gününün yazılmadığı celse zaptında her ne kadar “Taraflara HMK’nın 186. maddesi gereğince tahkikat aşamasında önümüzdeki celse sözlü yargılamaya geçilebileceği, hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceğinin ihtarına davalıya çıkacak tebligata da dercine” ifadesi yazılmış ise de, henüz bilirkişi raporlarının temin edilmediği, raporların taraflara tebliği ve rapora karşı beyanların alınması sürecinin tamamlanmadığı anlaşılmakla tahkikat aşamasının bittiğinden bahsedilemeyeceği- Mahkemece işlemden kaldırma kararı verildiğinde henüz tahkikat aşamasının tamamlanmadığı, zapta "sonraki celse sözlü yargılamaya geçilebileceği" dercedilmekle karışıklığa yol açıldığı, meydana gelen bu durumdan davacı aleyhine sonuç çıkarmanın doğru olmayacağı, zapta yazılması unutulan duruşma tarihinin ne olduğunu belirten davacı vekiline çıkarılan tebligatın usulsüz olduğu gözetildiğinde, davacı vekilinin celseden haberdar olduğu ve duruşmaya bilerek katılmadığı sonucuna varılamayacağı-
İtiraz Hakem Heyetinin ara karar tarihi itibariyle davacı başvuran vekili konumundaki Av............’in meslekten yasaklanmış olduğu, adı geçen vekile yapılan tebligatın usule uygun olmadığı anlaşılmakla, İtiraz Hakem Heyeti ara kararının davacı asilin dosyaya sunulan usule uygun vekaletname uyarınca yeni vekiline yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu hususun gözetilmeyerek dosyadan el çekilmesine dair karar verilmesinin doğru olmadığı-
Vekille temsilin söz konusu olduğu davada yapılacak tüm tebliğlerin vekile yapılması gereği de gözetilerek, karara esas alınan raporların davalı vekiline tebliği sağlanıp eksikliğin bu şekilde giderilmesi ve davalı vekilinin raporlara itirazlarının alınıp değerlendirilmesi ile oluşacak sonuca göre, davalı vekilinin diğer itirazları hakkında değerlendirme yapılması gerekirken, usule aykırı biçimde ve davalı yanın savunma haklarını da kısıtlayacak şekilde yargılamaya devam edilip karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği-
Mahkemece, davacıya davalı şirketin ihyası için süre verilip, şirketin ihyası sağlandıktan sonra, davalıya savunma olanağı verilerek, varsa delilleri ibraz ettirilip değerlendirilerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Cismani zarardan kaynaklanan maddi tazminat istemi- Davacının Islah dilekçesi kendisine tebliğ edilmeyen davalının savunma hakkının kısıtlanmış olduğu-
MTV alacağının yediemin ücretinden önce ödenip ödenmeyeceği hususu icra mahkemesinde şikâyet yolu ile çözülebilirse de; yediemin ücretinin tespitinde yedieminin kendi tarifesi yerine Adalet Bakanlığınca belirlenen ücret tarifesinin uygulanacağına ilişkin belirleme ve yediemine ödenecek ücretin ne kadar olacağının tespit edilmesinin genel mahkemelerde yapılacak yargılama ile çözülebileceği-
Borçlu şirkete yapılan dava dilekçesi ekli duruşma gününü bildirir davetiye, "iş yeri yetkilisinin tebliğ anında hazır bulunmaması sebebiyle daimi çalışan Müdür .............. imzasına tebliğ edilmiştir" şerhi ile .......... tarihinde tebliğ edilmişse de, tebliğ işlemi sırasında, tebligatı alan şahsın şirket yetkilisinden sonra gelen kimse veya evrak almaya yetkilendirilmiş, evrak müdürü gibi bir çalışan olup olmadığı tespit ve şerh edilmeden ve yine bu işlerle görevlendirilmiş başka bir çalışan olup olmadığı araştırılmadan doğrudan tebligat yapıldığı, buna göre Tebligat Kanunu'nun 12. maddesi ve Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 21. maddesinde belirtilen sıra nazara alındığında anılan tebligatın usulsüz olup söz konusu tebligata dayanılarak taraf teşkili sağlandığından söz edilemeyeceği-
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesine ilişkin davada, dava konusu taşınmazın UYAP sisteminden alınan güncel tapu kaydına göre, davacının taşınmazda payının kalmadığı, temyiz eden tarafından sunulan dilekçede de davacının 'davadan miras payını devrettiğinden feragat ettiğinin' belirtildiği görülmüş, ancak feragat dilekçesi davacı tarafça dosyaya sunulmadığı anlaşıldığı- Bu halde, davacının davadan feragat ettiğine ilişkin dilekçesi ilgilisinden sorularak, ortaklığın giderilmesi davasının iki taraflı oluşu da dikkate alınarak davacının davadan feragat beyanına karşı hazır bulunan davalılar ile önceden yargılamaya katılarak ortaklığın giderilmesini istediklerini beyan eden davalılara diyecekleri sorulmalı, davaya devam etmeyi istemeleri halinde yargılamaya devam edilmeli, davalıların yargılamaya devam etmek istememeleri halinde feragat nedeniyle davanın reddine dair hüküm kurulması gerektiği-